Bizim çocuklar iple çekiyor hafta sonunu
Yalandan da olsa, üç beş saatlik özgürlük her şeyleri.
Geçen hafta Ulucanlar’a gittik,
üç arkadaştık, üç fidandık.
Üçümüz de Fırat’ın öte yanındandık.
Deniz’lerin ağacını çıkışa koymuşlar
Gören bir daha unutmasın diye.
Tecrit koğuşlarını da gördük, kayıttan duyulan
işkence çığlıkları eşliğinde!
Bazı koğuşlar darağacından daha geniş değil
Öyle ki, tecrittekinin canı çekse asılmayı, yeridir.
Eksi on ikide nöbet tutuyorum,
Aldığım nefes ciğerlerimi acıtıyor.
Mamak’ta geceler günlerden daha uzun.
Samsun asfaltı uçsuz bucaksız,
uzayıp gidiyor gözümün önünde.
Burada, akşamla gece arasında,
kimsenin farketmediği bir zaman var.
Kuş seslerinin duyulmadığı bir zaman.
İşte o zamanlar, bazan dinlemeye çıkıyorum
Samsun asfaltını.
Zaten burada akşam olunca
“Hasretlik söyleyen mektuplar” yazmıyor kimse.
“Zagreb Radyosu’nda Lili Marlen türküsü” çalıyor mudur?
Benim yerime de dinler misin?
Bir cevap yazın