Ne kadar da kalabalık,hoş hep derlerdi mahşer kalabalığı adeta diye ama bunu hep gelip geçici uyduruk benzetmelerden biri diye bilirdim,değilmiş.Mahşer kalabalıktı ve bir o kadar da yalnız.Neyse ne boşverin şimdi bunları,siz de gelip görürsünüz nasılsa.
Malumunuz ben bakkal ton ton Hayri amcanız.Bizim köylü iyisine kötüsüne bilir bilir ama beni, kırılmışlığım yok değil hani.Cenaze namazımda ne terzi rıfkı ne de kunduracı Ekrem vardı,ismi aklıma gelmeyen birkaç hatrı sayılır arkadaşım daha yoktu gerçi.Yaşlı hissetmezdim gerçi kendimi – her yaşlı gibi ölümden korktuğum için mi acaba?- ecelin dalgası bana da vurdu o gün.Çok şükür en büyük sıkıntım üç aşağı beş yukarı deftere düşen borçlardı.Hanımsa daha otuzlu yaşlarımda terk etti beni.Haklıydı hani azbuz değil hemen hemen her gece içerdim evet her gece.Uslandım elbet ben de ama benimse tek yalnızlığım kalmıştı elime.Sonrasında kara kara düşündüğüm kara geceler.Çocuk da vermedi yukardaki bize vardır bunda da bir hikmet dedik sustuk.İçimdeki pişmanlıklar gün gelir silinir diyebilsem keşke kendime.Artık karanlığın içindeki ışıkla gökyüzüne yükseldim.Ne yeniden yazabilir ne de silebilirdim kaderimi.Bakkal defteri gibi olmasa da burada da varmış düzülen bir defter borçlusu alacaklısı belli.Eksik gedik ne varsa dökülür dediler tonton amcanızdan söylemesi.
Köyümden iki kelam etmeden susmamı beklemeyin ahali.Herkesin köyünden başkadır elbet.yeşili yeşilden daha yeşilli,elması elmadan daha elmalı,suyu sudan daha sulu,havası havadan daha havalı.Nasıl olur demeyin yaradan yaratmış vardır bunda da bir hikmet!Dağları kucak açar insana hayvana yuva belletir kendini.Hayri amcanız elliüç yıl devirdi dile kolay.dünya gözüyle ziyaret etmeli herkes köyümü,yoksa yaşamış saymam hiçbirinizi şu koca dünyada bilesiniz.Gerçi bu yıl -1981- epey kış etti buralar yazları gelin derim yaylara şenliklere gidersiniz.Baya kar topladı köyün toprağı, ekin ekmek hayli belini büktü çiftçinin.Efendiliği kalmadı köylünün Atam,sen de rahmet istedin heralde…Dükkanda ne şeker,ne de yağ kalmıştı tonton Hayri amcanızın kasabaya inmesi gerekti.Sarı Mustafaların ahmet i gördüm yol ağzında sağolsun “atıverem seni de kasabaya Hayri amca” dedi.Bindim kamyonete yol aldık yavaş yavaş yollar kefen beyazıymış,haberimiz yok daha o vakit. Ahmet de ebe sultan ın ortanca kızıyla yeni evlenmişti,davullu zurnalı bir düğün etmiştik çocuklara…
Havadan sudan konuşurken bizim deli oğlan çıkardı izmariti yaktı,bir tane de bana ikram etti –“yak Hayri amca başka türlü ısınamayız yoksa” dedi.epey yarılamıştık yolu sanayi yolundaydık nihayet.Tabelalar bir bir yola çıkıp selam veriyordu sanki.Ahmet sola dönmek için bir bekledi, iki bekledi,üç … Yandı yeşilinden bir ışık evlat dedim sıra bizde…İşte o an bizim Ahmetin kamyonet sanki konuşmuştu.Hakkınızı helal edin der gibiydi.Ters istikametten bir tır canavar gibi üstümüze geliyordu.Canavar bizi yuttu yutmasına lakin boğazında kalmışız,o da ölmüş.
Vakti gelince göçer gider, kuş misali uçar insan derdi hep ananem,çocuk aklımla “ ama kanatları yok ki insanların” derdim.Herşeyi öğreniyor beşer.Öğrendim ki kanatsız da uçulurmuş.Bizim köyün yeşilinden daha yeşil,elmasından daha elmalı,suyundan daha sulu,havasından daha havalı bir yerdeyim şükür.Herkese selam ederim.Çocukların gözlerinden,büyüklerin ellerinden öperim.Bu ölüm değildi,yeni bir kundaktayım şimdi.
Kandırma değildi oysa sadece hayal meyal düş ettiklerimdi.Çok kar yağmış 1981 de dedem der durur hala “bereketinle geldin”…İnanılacak gibi değil!Neden benim de sıradan(laşmaya) insan olmaya zamanım yok denecek kadar yok.Hissediyorum.Öyle bir an ki bebek teniymişcesine ciltlenmiş kafatasım ve beynimin içindekilerini toz topraktan korumak ister gibi.Halbuki çokca vakit olmuş hesap sormadan saldıran tümörün konaklaması.Aldırmıyorum dersem kendimi de kandırmam gerek.Ton ton yanaklarım varmış tıpkı Hayri amca gibi bu derde düşmeden önce.Beni terk eden karım değilse de sevgilim.Ölüm nicedir gidemediğim parkın –yeşilden yeşil- kırmızı kaydırağından kaymak benim için,kaydıkça yere değil göğe düşmek göğün kucağına maviden daha mavi…Şimdi serbest bırakıyorum kendimi sonsuzluk yakala beni dilediğin gibi…
Bir cevap yazın