beni bir
alnında “yakın ölünecek” yaftası taşıyan menekşeler üzer
bir de üstüne geceyi çekmen senin
hani o sabahçı kahveleri vardı ya eskiden
saat başı
öne sürülen mecburi çay
hani o parasızlık
ve yurtsuzluğun baş belası hâl
yarısı dün
kalanı sabah olan allı morlu duygular yani
anlat bana
aklının erdiği kadar
nerede bıraktılar şu ölümüyle ölünmeyen
yeniden doğulan günleri
çünkü artık her olasılıkta
her gün
taze bir ölünün haberine çarpıyor ömrüm
soruyorum adım başı
kim özgür sevişmiş ki bu dünyada
yüzüne gece serilmiş yaşam
kınına ölümü zulalamış bir kere
yürütüyor çarkını alenen
ne sıra biliyor
ne düzen
kahır taşıyor küpünden
Selah Özakın
Bir cevap yazın