bugün gidişinin 5110. günü ne garip söyleyecek hiçbir şeyin kalmamış olması. belki bi gün bi şey olur da karşılaşırsak bi sigara yakıp sensiz gelişen her şeyi döke saça anlatmak isterdim.
dün uzun uzun resmine baktım. gözlerin bana bakıyor gibiydi. senin yokluğun olmasaydı zamanın nasıl geçtiğini anlamazdım.
sık sık arkama baktım senden ne kadar uzaklaştığımı görmek için.
hatırlarsın; bi gün senin doğduğun kasabaya gitmiştik. çay bahçesinde sen bi masada oturuyordun, ben de etrafta oyun oynuyordum. seni kaybetmemek için sık sık arkamı dönüp bakardım. her dönüp baktığımda beni izlediğini görürdüm. sen bana gülümserdin. orada oturup öylece beni izlerdin, ben de senin bırakıp gitme korkun ile oyun oynardım.
sonra senin gibi giyinmiş siyah takım elbiseli bi adamın çay bahçesinden uzaklaştığını gördüm. peşinden koştum elini tuttum.
-beni bırakıp nereye?
adam gülümsedi. o gülümseme sen değildin. sen beni bırakıp gitmezsin.
elin adamını sen sanıp peşinden koşmuştum, sen de benim peşimden koşmuştun.
seni gördüğüme çok sevinmiştim. ne garip tam 17 yıl önce.
sen beni bırakıp gitmezdin 14 yıl önce.
Bir cevap yazın