ANLATI 505
Bir intiharçının məktubu – (Esse) – Habil Yaşar
Sizin xəyallarda özünüzün özünüzü aldatdığınız “cənnətinizi”, mənim “cəhənnəmdəki” göz yaşlarım təravətləndirəcək. Habil Yaşar Oxuyun, amma, dərk eləyin, sonra gec olacaq…(Növbədə siz də ola bilərsiniz). Yüz faiz əminəm ki, bu məktubu oxuduğunuz təqdirdə məni cəhənnəmə göndərəcəksiniz (buna yalnız Tanrı qərar verir), amma əsl cəhənnəmdə sizlərin özü olduğunu unudacaqsınız. Bəli, mən intihar etdim. Amma, […]
*Duvardaki Delik – Aysu Altaş
Portakal çiçeği ve nar suyuyla yıkanmış gümüş bir tarağın üzerinde olduğu,ısıtılmış sımsıcak bir havlunun üzerinde her çeşit kokuyu barındıran parfümlerin ahenkle yan yana dizildiği,hepsinin ortasında ise kenarlarına aslan başları ve testi taşıyan küçük peri kızları oyulmuş oval biçimli büyük,siyahlaşmış,eski bir aynanın soylu bakışlarının eski çekiciliğini kaybetmediği küçük bir makyaj masası,boyası soyulmaya başlamış krem rengi […]
Geçip Giden -Seykam Karadağ
Üç şey söylüyorsun,kendini tekrarlayan üç şey “mayıs,fesleğen ve nar”.boşluğa mı bakıyorsun yoksa bakmaya korkar tüm duygularınla gözlerin kapalı bir ifademi takınıyorsun,kestirmek güç.söz dilinde bir çığlık oluyor “benim dünyam da “doğu”ölümsüzlüğün başkentidir.”…nekadar su dökersen dök sönmeyecek bir ateşle yanıyorken,sen konuşarak yıkanacağını sanıyorsun.sanmak,en çok da her sabah sanrılı rüyalardan uyanmak.tüm bunlardan azade,zamanı tesadüfe,tesadüfü tevafuk’a bağlamak,ah,,,nekadar duyarsızsın.bu anlarda […]
TURUNCUDAN SONRA – umut kaygisiz
“Adın aşk olmalıydı senin, ölüm değil.” Sessizlikle çevrelenmiş ruhunu çırılçıplak bırakabilecek şekilde sürmüştü ellerini. Titriyordu güzel dudakları. Açıkta kalmış omzunu örtmek için kırmızı elbisesini aceleyle çekiştirdi ve birkaç ürkek adımın ardı sıra daha keskin gözlerle bakabildi Boris’in yüzüne. Tekrar rüzgardan sıcak, topraktan ıslak ve nemli nefesini savurarak genç adamın yüzüne, yaklaştı. […]
Barut Kokuyorum-Gürsel Özkır
Savaşmadan savaşıyorum ya! Ey namlunun ucunda pür dikkat beklemeden patlamaya hazır mazisiz ve yarınsız aciz barut… Kulaklarını tıkayacak bir ateş yok, o yüzden beni işitmemek için pamuk aramaya da yoktur hacet… Telsiz sesimle geliyorum sana, tınısı sana olur azamet; elinde ne hikmet, ne nimet ne de bir minnet dolayısıyla çok gaddar-sın, yine de bilirsin yürürüm […]
LÜZUMSUZ KİTAP – Ali Akkoç
Yıllar önce bir kasım sabahı uyandığımda o güne değin başıma gelmeyen bir olayla karşı karşıya kaldığımda henüz yirmi yedi yaşındaydım. Özel bir okulda memur olarak çalışıyor ve işimi gün geçtikçe daha çok seviyordum ama sonradan başıma gelecekleri tahmin etmiyordum çünkü kendimi tanıdığımı sandığım bir çeşit yanılgının içinde olduğumu ne daha önce ne o zamanlar […]
CESARETİ OLMAYANIN HEP BİR BAHANESİ VARDIR -ESENGÜL YILMAZ
Herşeyin en iyisi olsun istemeyiz ama iyi olsun isteriz .yalnız bunun için de hiç çabalamayız . Sadece ister, hayal kurar kendiliğinden olmasını bekleriz. Olmadığı halde “şimdi zamanı değil demek ki” diye teselli ederiz bir de kendimizi. Kaderi suçlarız üstüne de. “kaderim kötüymüş”, “ kaderim böyle yazılmış demek ki” sözleriyle. Herşeyi erteleme huyumuz var birde. […]
ANKA IRMAĞI -Suna Elik
Hikaye bu ya; bir damlacık suydu sevdaya düşmeden önce. Göğün suyundan içti, kapıldı büyüsüne; fakat ne ulaşabildi ne de dokundu ona. Birikti zamanla, sığmadı bir tutam kabına. Bir gün ansızın çıktı yeryüzüne. Ne yol bilirdi ne de iz. Fakat akmıştı bir kere şaşkın acemi bıraktı kendini akışına. Rastladı sonra o soruya. Ya kendine yeni […]
STRES DOSTUNUZDUR A.Ş – Deniz Gürmen
“Hoşgeldiniz efendim.” “Tepemin tasını attırdılar yine! Duvarları yumruklamamak için zor tutuyorum kendimi…” “Birazdan rahatlayacaksınız. İsminiz neydi?” “Faruk Öztürk. Randevum saat birdeydi,” dedi. Enteresan bir tipti. Takım elbisesi olmasa güvenlik onu içeri bile almayabilirdi. “Şöyle buyrun,” dedim, gömleğimin yakasını düzelttikten sonra devam ettim, “on dört numaralı odamızda sizinle ilgilenecekler.” Uzun koridor boyunca konuşmadan […]
YAZMAK VE ŞİİR OKUMAK – murat kaya
Biz Müslümanlar ilim öğrenmenin kadın erkek herkese farz olduğunu peygamberimizden öğrenmiş bir milletiz. Bu yönümüzle diğer milletlerden ayrılırız çünkü bizim peygamberimiz doğrudan doğruya Hakk’ın tevhidi tedrisatından geçmiş bir peygamberin ümmetleriyiz. Yani dayandığımız yer kapısında beklediğimiz kapının sahibi âlemlere rahmet olarak Allah tarafından gönderilen peygamberimizdir. Yazmak iki şekilde tecelli eder yazan insan ya yürürlükte […]
BİR KAPLUMBAĞA DÜŞÜNÜYOR-ZEKİ AÇIŞ
Toros dağlarının İç Anadolu’ya bakan bir yamacında… Bir yaz günü… Bir kaplumbağa, güneş batmadan önce başını kabuğundan dışarı çıkarıp etrafı kolaçan etti. Karıncalar halen iş başındaydı. Yavaş yavaş ellerini ve ayaklarını kabuğundan dışarı çıkardı. Elleri ve ayakları uyuşmuş, karnı bir güzel acıkmıştı. Acelesi varmış gibi hemen en yakındaki bostana dalıp nar gibi kızarmış […]
UNUTULMA HİSSİ – Toprak Uçar
unutulduğunu hissetmek garip bir şey. mesela bir balonun ucuna bir dilek yazıp, bir gün dönüp dolaşıp o dileğini gerçekleştireceğini düşünerek gökyüzüne göndermek gibi. ama balonun bundan haberi yok. yani o tamamen kendi yolunda ve senin ondan ne beklediğin ve dilediğin umurunda bile değil. işte unutulmakta böyle bir şey olsa gerek. senin, anılarını içine sığdıramayıp kaybolduğun […]
BİR KALABALIK YALNIZLIK – büşra çakır
Hey, sen! Evet evet, sen! Yaklaş bakayım! Neden bana öyle garip bakıyorsun? Biliyorum, üzerimdeki kıyafetler bana yakışmıyor. Bol bir pijama üstü, üstünde örgü hırka, altında bol bir eşofman… Ben aslında böyle bol şeyleri sevmem ama burada balo elbisesi giyecek halim yok ya! Neyse. Bak, ne diyeceğim? Şey, biraz daha yaklaşır mısın? Biriyle konuşabilmem için […]
Son Yorumlar