ANLATI 505
Dünya -Evren İnançoğlu
Yeni bir gerçek yaratacağız, dedi Propaganda Bakanı, hem sesinde hem de yüz ifadesinde evrende eşine zor rastlanır bir kibir vardı. Teo yumuşak bir ses tonuyla konuştu:”Yeni bir kurgu yaratacaksınız demek istiyorsunuz ” Gerçeğin her zaman zaten kurgu içinde şekillendiğini siz benden daha iyi biliyorsunuz, Sayın Senatör, dedi Bakan Teo gözlerini Bakanın gözlerinden ayırmadan kahvesini yudumladı: […]
ISLAK SUSUŞLAR -Metehan ÖZKÜN
Yazmak lazımdı. Ama neden? Çünkü yağmur vardı. Sanırım bu geçerli bir sebep değildi.. ”Yazmak lazımdı; çünkü yazılası gelmişti ruhun susuşlarının..” Evet! Belki bu bir neden olabilirdi? Lakin susmak herkesin harcı değildi. Ben çok susan gördüm. Mesela; ölüler.. Aslında hiçbiri ölü değildi. Ben konuşuyordum, onlar susuyordu. Ve onlar susadıkça ben topraklarına yağıyordum.. Yağmak […]
‘’SON SÖZÜM’’ – Selver KARACA
Rahman ve Rahim olan Adıyla…. Bir şeylerden kaçıyor gibiyim yarı meczup bir halde ruhumun tutkulu yürüyüşünü dinliyorum.Bedenimi hava boşluğuna bırakmış gibiyim.Karanlık odamın aydınlık olan yönünde çökmüş yere bedenim ,dilim […]
DAHİ ANLAMINDAKİ DE, DA – Serhat Barış Özhan
Birisi yine tweet atmış, “dahi anlamındaki de, da ayrı yazılır.” Bir yazıda “de, da’nın” yanlış yazıldığını görünce, bokunda boncuk bulmuş gibi sevinen tiplere çok gıcık oluyorum. Bazen mail ortamında ateşli bir tarışmaya giriyorsun mesela, “sen önce de, da’yı doğru yaz” diyor. Sanki dersin, dil bilgisi uzmanı, dilin bütün kurallarına hakim. Çok biliyorsan noktalı virgül […]
Ahude -Hakan gülçay
Yazdım önceleri. İçimden geçen sonraları karalayarak söyledim. Söylediklerim aslında söyleyemediklerim idi. Korktuklarım. Umurunda olmadı. Niye olsaydı? Mutlu sansın diye, geçirdim yüzüme koca bir maskeyi. Öyle bir kocaydı ki, yaşı bilmem kaçtı. Belki o mutlu olurdu, niye ki? Umurunda olmadı. Oysa sonuna dek açıktı gönlümün tezek kokan ahır kapıları. Utandım. Yazdığım sayfalar, söylediğim sonralar hep sonralara […]
KIRDA – Ali Akkoç
köyü henüz aydınlanmak üzereydi. Köyün üzerinde yağmurun yağacağına delalet iki kara bulut geziniyordu. Sokak lambaları da ha söndü ha sönecekti. Köyün dışına doğru koyunları sürmekte olan Mahmut’la Hasan Hüseyin kendi aralarında sohbete dalmış koyunların peşi sıra yürüyordu. Yak bi cigara dedi Mahmut. Mahmut abi biri görür bizimkilere söyler. Yak sen bir şey olmaz. Hasan […]
Ekmek Kavgası -Meltem Uçkun
13-14 yaşlarında bir çocuk koşuyordu sabahın erken saatlerinde iki sokak ötedeki fırından taze ekmek almak için. Ekmeği alıp hemen eve koşacak, kahvaltısını ettikten sonra da boya sandığını alıp doğruca şehrin en kalabalık meydanında tezgahını kurup ayakkabı boyayacaktı. Her gün sabahları yaptığı gibi o sabah da yine öyle yapacaktı. Öğleden sonra da doğru okula gidecekti. Mahalledeki […]
TURFANDA-Burcu Yalçınsoy
Gözlerim yüzüme vuran güneş ışığından kamaşmıştı. Rüyamda son yarım saattir ‘turfanda bunlar turfanda ’ sesleri yankılanıyordu. Anlam veremedim. Turfanda’nın ne olduğunu bilmiyordum. Ne tuhaf kelimeydi. […]
KALE’M – Mustafa Aplay
Kalemim dondu. Işık asil bir çekingenlikle masama sokuldu. Son 10 senesinde titremekle meşgul olan ellerim hareketsiz kaldı. Aklım, ciddi bir adale sakatlığı geçirdi. Yüreğim fena bir aparkat yedi, ağzı yüzü dağıldı. Çok manyak yaşadım ben şu hayatı. Fark etmedi insanlar. Bütün aynalar anlaşmıştı ve beni kandırıyorlardı sanki. “Aynalardaki ben” in ben olduğumu […]
Kadınlar ve Hayat –
Hayatsız kadın olur. Her köşede vardır elbet hayatı perişan olmaktan yok olmuş kadın. Küçük yaşlardan beri yaşamın sadece kötü yüzünü görmüş, hep ağlamış ve susmuş kadınlar bulabiliriz. Hayata dair tek bildiği şey bir şekilde geçip gittiği; onsuz daha rahat edeceklerini düşündüklerinden şehrin kötü kaldırımlarında karanlığa ulaşmış sonsuz özgürlükte, ruhsuz ve çürümeye yüz tutmuş […]
donör-gülüm yıldız
Yolsuzluğu yol bildiği hangi düşünsel söylem ispatlayabilirdi ki aksini… Mağdur kılındığına mı yansın mazlumluğunun yansıttığı o boynu bükük ve yadsımaz tavrı mı çeksin dikkatini haricindekilerinin… Bir kez baş koymuştu bu yola en çok kayıtsızlılığı mesken edinmişken benliği hele ki şekillendirirken kader günbegün artık demiyordu ki ‘’haksızsınız.’’ Ümidini yitirdiği günlerin ardından şunun şurasında ne […]
BİR PARÇA LİMON, BİR TANE DE KARANFİL -Serhat Baris Ozhan
Lisedeyken kendime şöyle demiştim “harcayamayacağım parayı kazanmak için bir saniye bile uğraşmayacağım.” Doğru söylemişim, bence bu tam bir aptallık. Hayatta gezilecek o kadar yer, yapılacak o kadar çok şey var ki, parası olan birinin bunlardan faydalanmak yerine çalışmaya devam etmesi, toplantılara girmesi, stres olması tam bir akılsızlık. Akşam evde belgesel izliyorum. Konu “para”. […]
TEZER’ E ÖZLEM- Arzu Gökbaş
-Saat kaç? Zamanın anlamsızlığının bir süresi var mı? Çocuk ağlamalarının dayanılmaz ağırlığı altında eziliyorum. Zihnimde Khaçadur Avedisyan’ ın Oratoryosu çalıyor. Acının gücüyle kutsanıyorum sanki. Acı ki beni insan yapan varoluş sebebim. Acıyı içinde duymak, belki acıyı dindirebilmek için çırpınmak ömür boyu. Umudun çiçeğini çocukların koynuna yerleştiriyorum. Ellerimden tutuyorlar, kırlarda koşuyoruz. Kırlarda topladıkları çiçekleri […]
Son Yorumlar