ANLATI 505
Bir Küçük Ayşe -Hakan Gülçay
Gün gelecek biliyorum. Ah, bu devran dönecek. Duyuyorum. İşte o zaman. O zaman karşısında olacağım. Yanında, sağında, solunda değil. Tam karşısında. Gözlerinin içine bakacağım önce. Gözlerine. O ta içine bakarak haykıracağım. Sorular soracağım. Küfürler edeceğim. Sonra. Sonra ellerine sarılırım belki. Belki kollarına atarım kendimi. Geçmiş yılların acısını alırım. O acınası yılların. Ama yok. Yapamam bunu. […]
NÜ: TUTKU VE MAHKÛM-YASİN TAÇAR
Arkadaşını içeri buyur etti ve ardından kapıyı kapatarak yanına gitti. Arkadaşı davet edildiği odaya girdiğinde şaşkınlık yaşadı. Perdeler çekiliydi, içeriye zerre ışık girmiyordu. El yordamıyla yoklayarak bulduğu ilk koltuğa çöktü, gelmesini bekledi. İçeri geldiğinde elektriği yaktı. “Neden odayı karanlıkta tutuyorsun?” “Aydınlık sevmiyorum. Şimdi de sen varsın diye açtım.” “Bak bana düşmez ama aydınlık, su […]
Absisyonlar – Abdullah özçelik
Kayın, Kavak, Gürgen, Mabet ve Dişbudak ağaçlarının dökülen yapraklarını görünce yazın vardiyasını tamamlayıp, nöbetini sonbahara devrettiğine emin oluyorsunuz. Kaldırımların bitimine, yolun kenarlarına, caddenin, sokakların köşelerine, ağaç diplerine toplanmış soğan kabuğu rengindeki yapraklar gözlere görsel bir şölen sunsa da, nedense ben bu panayırın altından bu topluluğun yükselen hüzünlü sesini duyuyorum. Yaz ve bahar aylarında, ağaçları […]
DEDEKTİF BAY Z – I – Ali Akkoç
Siyah geniş fötr şapkası, ayak bileklerine kadar uzanan gri paltosu, boyu dizlerinin biraz altına kadar gelen siyah botlarıyla Bay Z elindeki para dolu çantayla A kentinin en işlek bulvarındaki bir taksi durağında bekliyordu. Yağmur yavaştan başlayınca elindeki siyah şemsiyesini açtı. Durağın sorumlusuna doğru yürüyüp taksi için acele etmesini söyledi. Sorumlu biraz sabredin telsizden anons […]
İÇ SAVAŞ- Fatih Ayrancı
Beni kimse dinlemiyor. Ağzımın olmadığını biliyorum. Hiçbir şeyim yok. Kıvrımlarla bezeli iki lobtan ibaretim. İnan nasıl konuşuyorum bende bilmiyorum. Bilmiyorum. Çünkü konuşmuyorum. Sadece düşünüyorum. En […]
MUJİK İLE TUJİK – Aydın Yılmaz
Aceleci olmayan adımlarla Qolit tepesinin yamacındaki yayvan düzlükten aşağılara doğru kaydı ve kendisini yamaçta bulunan, köyün ileri gelenlerinden Efendi tarafından yaptırılan çeşmenin yanı başında buldu. Yıkılmaya yüz tutmuş olan bu hayrat çeşmesinden, hafif bir gürültüyle, ancak işeyen bir erkek çocuğunun nazlanarak yaptığı çişini andıran, sızıntı halinde bir su akıyordu. Aylardır yağmur görmeyen […]
Göğe Komşu Topraklar: Artvin – Kerem Han
Bu toprağın onurlu ve soylu çocuklarına selam olsun. ‘O güzel dağlara gaz bombası değil, türkülerine kadar sinmiş sis yakışır’, demiş Maçkalı şair Sunay Akın… Artvin’ın olağanüstü tabiatına yükseklerden baktığınızda, Maçahel vadisi gibi bir yerden, kendinizi bulutların sisli kollarında hissedebilirsiniz. Sinop cezaevinde Sabahattin Ali’nin umutsuzluğun dibindeyken yazdığı “Deniz gibidir gökyüzü” şiiri bu dağ ve […]
UMUTLAR DA ÜŞÜR -EMRAH ATİŞ
Bir vardı. Kocaman, içi boş, soğuk ve tutkusuz bir ‘bir’ vardı. Ama bir yoktu aslında. Elde kalan sadece hiçliklerdi. Vakitlerden bir hayal, diyarlardan bir karanlık… Canı sıkılmıştı adamın. Evden çıktı. Cebinde, ayın sonunu görmemeye her daim yeminli bir onluğu kalmıştı. Dolmuşla şehir merkezine indi. Hava olabildiğine titretiyordu bedenini. Üzerinde eski bir montu, bitmiş bir sevdadan […]
“Nene Korkut Eyler ki” – Üst Kurgu – Uygar ÖZDEMİR
Bir gün kanunlu, fersah fersah topraklı hanın oğlu doğdu. On yaşını görmeden ok attı, at bindi, düşmanı bozguna uğrattı. Babasından akın diledi. Baba eyledi; Ela gözlü yiğit oğlan Yaşlı babanı bırakıp nereye oğlan Küçük kardeşini görmez misin Sen olmazsan nicedir hali oğlan Var git gideceksen Al kanını elime sürer dizlerimi vururum oğlan Bu […]
HAKAN ABİM MİS KOKARDI MİS -Sipan Dündar
Mahallede İbrahim Amca’ların evine hırsız girmişti. Kendi evine çıkan bir bina sakini, tesadüfen komşusunun kilidinin patladığını çakozlayıp feryat etti. İstediği zaman görünmez olma yeteneği olan mahallelimiz, bir yokuştan atılan kartopunun çığ büyümesi gibi sokağa toplanıverdi. Eve kimin girdiğini ya da olayın ne zaman olduğunu kimse bilmiyordu ama şuçlu ne olursa olsun bulunmalıydı. Suçluyu görmemeleri […]
Romeyo ve jülyen <3 - Volkan BAĞÇECİ
Ayrı ayrı yüreklerde başlamıştı hikayemiz…Ben tanıdık, yabancı bedenlerin hücre labirentlerinde kaybolurken, sen ezber bozan ayrılıkların esiriydin. Rehber olurken gözlerinin ışıltısı yoluma, ‘KADER’ koyduk adını, birbirimize gelişimizin. Oysa gidişinin ‘KEDER’ olacağını kim bilebilirdi ki? Ben soluduğum havanın tadını bile alamazken, aydınlığa çıktığım yolculukta gözlerimde doğdun. Sıcak bir yaz akşamı, geldin oturdun yüreğime. Karşımdaydın, konuşmadık, ama […]
BÜYÜK KABADAYI -galip önlü
Karanlık odamdaki pencereden yıldızları izlemeye koyuldum. Bana çok şey hissettirir, çok şey katarlar. Belimden tabancamı çıkartıp çekmeceye koydum. Tekrar yıldızları seyre daldım. Birden kapı sesi işitir gibi oldum. Başımı pencereden yana sarktım, kimse gözükmüyordu. Işığı yaktım, pantolonumu ve beyaz kolalı gömleğimi giyip kapıya yanaştım. Garip bir titreşim vardı sanki kapının ardında, […]
ÖLÜM DOĞURDUM KENDİME -Nuray Tekneci
Ne kadar da kalabalık,hoş hep derlerdi mahşer kalabalığı adeta diye ama bunu hep gelip geçici uyduruk benzetmelerden biri diye bilirdim,değilmiş.Mahşer kalabalıktı ve bir o kadar da yalnız.Neyse ne boşverin şimdi bunları,siz de gelip görürsünüz nasılsa. Malumunuz ben bakkal ton ton Hayri amcanız.Bizim köylü iyisine kötüsüne bilir bilir ama beni, kırılmışlığım yok […]
Son Yorumlar