ANLATI 505
İRONİK KLİŞELER ve DUYGU GÖZLÜKLERİ -Zehra TÖRE
Kendi kedine boş bir odada yatıp, yapabileceği sınırsız şey varken yine hiçbir şey yapmıyor belki de yapamıyor olmanın acısı vicdan sızlatıyor. Tam yirmi dört sene oldu. Genç kategorisine dahi alınmadığımı idrak ettiren her bir reklama sövüyorum. Sitemli bir tebessüm dudaklarımı büküyor. Neler hayal ettim, neler oldu… Hepsini ben istedim, ben yaptım, ben yaşadım. Dümenim duygularımın […]
ANILAR SALİH ve BEN -ARZU GÖKBAŞ
Yorgun dudakların sebebi suskunluktandı. Sararıp solmuştu. Canlanmaya ihitiyacı vardı. Kanatarak değil ama. Can suyuna ihtiyacı vardı dudakların. İşin tuaf yanı o bunun farkında değildi. Salih. Siz tanır mısınız onu? Evet elbette tanırsınız. Şu sigarasını cam kenarında tüttüren, uzaklara dalıp giden Salih’ten bahsediyorum. Yalnız yolculukları seven hani. Ahmed Arif okuyan Salih. Hani derler ya şiir seven […]
BEN SAHTE BİR VALENTİNO’YUM – Sevim Demiröz
* Suç işleyip özgürlüğümü tehlikeye atmak bir tür romantik taşkınlık gibiydi benim için… Günlerden Salı. Tüm romantikliğim üzerimde. Arka bahçeden çıkıp, köşedeki marketten sağa sapıyorum. Sağa sapmak iyi değildir, siz yapmayın. 5 dakika kadar köşede dikilip adamın evden çıkmasını bekliyorum. Hiçbir erkek üç dakikadan fazla beklemeye değmez, siz yapmayın. Adam elinde siyah çanta ve otomobilinin […]
Öteki olmak – Özgür Karakaya
“Fikirlerinize katılmıyorum, ancak onları dile getirebilmeniz için kellemi veririm” Voltaire Tarihe baktığımızda öteki kavramını Grekler 6. ve 7. yy kadar yabancı anlamında kullanmışlardır. Diğeri, farklı oluştur. Bana ya da bize benzemeyendir. Öbürü ve ayrı anlamlarına gelmektedir. Dışımızda kalan, bizimle aynı vasatıyı paylasmayandır. Öteki acı çekmeyi getirmektedir. Sıcak bir kucakta kutupların soğuğunu bulmaktır. Asimilasyon tehlikesini de […]
İyi ve Kötü – Canan Tuncer
Allah bütün iyi, güzel şeylerin sahibiyken bütün kötülükler nasıl türedi? diye sormuştur insanoğlu… Filozoflar, bu soruyu her şeyin, zıttı sayesinde varlığının anlaşılacağını söyler…Yani iyiliğin farkına varmak için kötülüğün olması gerekir…Zaten Dünya’da yaratılan bütün varlıklara baktığımızda hepsinin tersiyle var olduğunu görmekteyiz… Güzellik-çirkinlik, iyilik-kötülük, varlık-yokluk gibi…İnsanlar bu sayede iyi ve güzel şeylerin var olduğunu fark eder…Zıt özellikler, […]
Günaydın Kedicik – Mehmet ÖZTÜRK
B’ye, C’den esinlenerek. A ile henüz tanışamadık. Yeterince yeni başlangıç kararları aldığım gece. Gün aydınlandı! Kedim bacaklarıma sürtünüyor. Gülümsüyorduk birbirimize. Bütün gece yanı başımda olmasının, beni yeni kararlarımda yalnız bırakmamasının ödülünü istiyordu benden. Biraz sevip, karnını doyurduktan sonra, mis gibi bir uykuya kaldığı yerden devam etti. Arada karnını okşamamı istiyordu galiba. Onun mutluluğunu, bıyıklarının hemen […]
Yalnızlık döngüsü -Metehan ÖZKÜN
Her halinden belli nedensellikleri vardı. Sevmek, ise en acısı… Suskunluğunun en tiz notasına betimsel kelimeler arıyordu.. Özünü yitirmiş iki çift göz bebeğine üvey baba arar gibi. İnanılmayacak yalanlarına inanadırabilme çabası ise takdire şayandı. Suyun akmaktan yorulup bir kaya dibinde uyuduğunu gördün mü? Ya da güneşin sıcaktan şikayetini? Bulutun gökyüzüne sitemini?… İfadesi, ispanyol çingeneleri gibi raks […]
OTEL ODALARI-Meltem Kurt
”Kulak verin ki, zaman, tahtayı kemiriyor, Tavan aralarında, tavan aralarında. Ağlayın, âşinasız, sessiz, can verenlere, Otel odalarında, otel odalarında!…” Necip Fazıl Kısakürek Titretir ala şafağı, bir yalnızın gölgesini astığı askılık. Sizlerin güneşi kocamandır da, ısıtmaya yetmez bir evsizin kalbini. Odalarınız; sonsuz telaş birkaç duvar, hırslarınız kadar da tuğlalar. Sobalarınız bedenlerinizi ısıtana kadar yanar, ruhunuzdaki buzlar […]
Bu Kadar Mıydı?-Efe Nazım Arslançelik
Geberiyordum, ilk defa değildi bu. Banklarda çürüyen ruhların gölgesi vardı üzerimde, kafamın içinde çalan sountracklar deprem etkisi yaratıyordu. Hücrelerimde, kimdim ben adım neydi cehennem sıcağında kavrulan göz bebeklerim görme yetisini kaybederken diz kapaklarımda başlayan sancılar coğrafyası belli olmayan kasıklarıma kadar işlemişti. Hangi kadın hangi nedenle öptüğünü bilmeden dokundurduğu dudakların yerini kan lekeleri kaplamıştı. Belli belirsizdi […]
PALTO[1] – reşat coşkun
Erzurum, kılıçtan keskin kışlarıyla meşhur bir şehirdir. Bu nedenle şehir halkının neredeyse bütün ömrü kışa hazırlıkla geçer. Şehir insanı, biraz zoraki de olsa, kışı daha çok sever; belki de önlerinde bekleyecekleri yaz olduğu için… Yazın böyle bir beklentileri de olmadığından, yaz mevsimi kış hazırlıklarıyla geçer. Aslında gelen yaz değildir, kışa hazırlanma ve kışı karşılama meşakkatidir… […]
Gölgeler ve Anılarım – Berk Bozbel
3/12 Deniz usul usul dokunuyor biz Her vuruşunda bir bir damlalar Üstümüze tane tane serpiliyor Ayşe’m ve ben yalnızız koca diyarda İnce kaşları, kan rengi dudakları ile ……….. Tel tel saçları ile yapayalnızız ……… Ayşe’m denizi seyrediyor ben ise onu Hiç rahatsız olmuyor sinsi ama manasız bakışlarımdan Saatlerce durabilirim böyle …. Ama vakit daralıyor……. Ayşe’m […]
Hüsran – Kübra Kardan
Hayatının yirmi yılını insanlardan uzak geçirdi, geri kalanını ise kalabalıklar arasında. Kendini nerde buldu diye soracak olacak olursanız eğer bulamadı bunu biliniz. Yazarın hayatının en güzel yılları monotonluk içinde geçti. Bunu isteyerek yapmamıştı tabiki. Mecburdu. Evleri herzaman sıkıcı ve basıktı. Sıkıcılığı evin insanlarından geliyordu. Babası hiçbir baltaya sap olamamış, beceriksiz, üç kağıtçı, yalancı ve yetmezmiş […]
LADES – ahmet azgın
Bazen dümeni kırık bir gemini, kalktığı limandır umut. Bazen çölde açan, bir demet gül. Bazen bütün bir çaresizliğin, sonudur. Kimine fazladır, kimine az. Umut edenler unutamaz, en çok unutmak istediğini. Zaten bu yüzden hep buruk bir tebessüme, yarısı olmayan bir cümleye bağlı kalır. İçinde ki koca bir okyanusa hükmederken, bir küçük gözyaşına teslim olur. Alabildiğine […]
Son Yorumlar