ANLATI 505
Kadın Nidasında Gizem – Gürsel Özkır
Yaradılış gereği yaratmak; üretmek, fayda vermek ve gelir sağlamak adına kadının sesine uzanmak yetmez, oraya varmak gerek. Bir üslubun tutulan naralarla biçimsiz kalışın nedeni, o sesten ırak kalışlar olsa gerek. Öyle ya; insanı düşüren, tek taraflı(kanatlı) uçmak oluyor. Nasıl ki; bilgeliğin bir kanadı bilim ve bir diğeri ise sanat oluyor ise, aynen, insanın da sanat […]
KIŞIN KAPINA GELEN MASALCI – Saniye Kısakürek
Yazmasaydım iyi mi olacaktım? Bilmiyorum! Niye başladığımı da bilmiyorum bu yazıya. Belki güzel haberlerle başlamalıydım yazıma.. Mesela dünyada ağaç sayısı arttı, diyerek başlasam olur muydu!? Yazmasaydım iyi olurdum, evet. Dünyadan elimi eteğimi çekerdim. Ağaçların, bağların, bahçelerin yıkıntılarında gezinirdim en azından. Ormanlarca acı dolmazdı kalemimin ucuna. *** En iyisi düş mü gerçek mi olduğunu anlamadığımız sözlerle […]
“Gölge” – Turgut Say
“Gölge, kişinin yaşam boyu hesaplaşmak zorunda kaldığı öbür yüzüdür!”-Carl Gustav Jung (1875-1961) Tam olarak onu ne zaman kaybettiğini bilmiyordu. Bilemezdi! Tek hatırlıdığı şey onun yokluğunu fark ettiği gündü; güneş parlıyordu ve gökyüzü masmavi ve yakındı. Hiç onu böyle hatırlamıyordu. Kasabanın meydanında dikilmiş çocukların neşe dolu bağırışmalarını dinliyordu. Çocuklar kaygısızca koşuşup oynuyorlardı. Birden yaşlı bir adam […]
ÖLÜM UYKUSU – Sevim Demiröz
İşten çıkıyorsun. Her taraf yağmur, çamur, korna sesleri. Kafan kazan gibi. Biran önce kendini kutsal mabedine, en güçlü kalene, evine atmak istiyorsun. Trafikle boğuşuyorsun, insanlarla boğuşuyorsun, teknolojiyle boğuşuyorsun, bunların hepsini sıralı-sırasız yerine getirirken aslında bu yorgun yaşamı haketmediğini düşünüp en çok kendinle boğuşuyorsun. Güç bela da olsa kapıdan içeri kendini atıyorsun. Evin sessizliğine kendini bırakırken […]
SON”GÜL”den Sevgililer Gül’ü – songül korkmaz
14 Şubat’ı tahayyül etmemin bir önemi olmadığı şu günlerde kalemimi gönlüme çevirdim ve oturdum iki cihan serverini yazdım. Yirmi birinci yüzyıl aşklarında edebin taban ile tavan arasında gelgitler yaşamasından sanırım en iyi kararı verdim. Bazı konular ve kişiler vardır ki hiçbir dönem, hiçbir karalama eskitemez onları. Aşk gibi, sevda gibi, ölüm gibi, Nedim gibi, Bâki […]
AŞKTANDA ÜSTÜN AŞKIM ŞİİRİM ANADOLUM – remzi kokargül
Sonbaharın en gri günleri. Gökyüzü başka başka desenlerle kaplı. Gün batımı öyle rengârenk ki! kırmızı desem değil, mor desem değil, pembe hiç değil. Ufukların muhteşem manzarasını bir tek renge mahkum etmek istemiyorum. Ve o ışık saltanatı çağırıyor beni uzaktan. Gel diyor güllerin ülkesine. Sonbahar yağmurları değerken toprağın ateşli alnına düşüyorum yollara. Yollar ki bıkkın¸ yollar […]
Hala Ben Olmak İster Misin? – Elif Yavuz
Bir anlık ben olmak ister misin? Benim yerime geçmek , gördüklerimi görmek, duyduklarımı duymak , hayatımı iliklerin de hissetmek ister misin? Eğer cevabın evetse güzel bir hikayeye başlayamayız haberin olsun ,zaten doğrudürüst okuma da bilmem ben . Bizim köydeki mektebin sınıfları küçüktü o yüzden bütün köyün çocukları olarak sıkış tepiş otururduk sıralarda. Tahtayı görmek zaten […]
Kaybetmek …Keşkelerim – TUĞBA BAĞIRGAN
Kaybetmek! 3 heceli en uzun kelime… içinde hüzünden yenilgiye, kasvetten ayrılığa bin beter duygu barındırma hali… Benim sandığın o şeyin ; mesela aşkın, mesela başarının, mesela hafızanın, mesela geçmişinin ve hatta geleceğinin bazen parmaklarının arasından akıp gitme hali,su gibi,kum gibi… Hayatın ele avuca sığmayan akışkan hali… Kaybetmek! Tüm kişi zamirlerinde aynı hezimette çekilebilen yegane fiil. […]
Hayallerini Bırakma – Emrah Gök
… Belki de sadece gökyüzüne sığacak diye hayallerimizi uçurtmalara yazdık. Tertemiz ve kimsenin ulaşamayacağı göğe karşı, saf duyguların katıldığı hayallerin yazılı olduğu uçurtmaların ipine değil, hayallere sımsıkı tutunuyorduk en yükseğe çıkması için… Güneşin göz kamaştırıcı tüm güzelliğine rağmen bir saniye bile ayrılmıyordu gözler gökleri dolduran hayallerden. Küçücük ellerle yazılmış, inanç dolu küçücük hayallerin ne yazık […]
özgürlük yağmur kokar- Ayça Kurtuluş
Yağmurda ıslanan su damlaları… şimşekler güneş olup aydınlatırken ve hava kara bulutları battaniye etmişken… gözlerimi kapatım sırılsıklam kaldım boş sokakta. Tek bir çıt duymadım ve belkide duymak istemediğimdendi. Kediler kaçışmış, çöpler toplanmış ve saat sorsan inan bilmiyorum. Vücuduma değen yağmur damlalarıyla sönmeden üç dört dakika önceydi. Seni sevdim. Seni de… ve seni de. Hayatı sevdim, […]
Rüyaları Ondan Kaçan Adam – Gupse Nur Aydın
Kendine saygı diye duyduğu palavralar uzun zaman önce üstündeki paçavralar kendini kötü hissetmesin diye belki de paramparça olmuş. Şimdi sokakta yürürken çarpıştığı insanların yüzüne ettiği okkalı küfürleri kendine etmeye bile yüzü yokmuş. Neydi geçmişinde yaşanmış da içinde bu kadar kalmış, sonra da içinde bundan başka bir şeye yer bırakmamış; büyümüş, büyümüş. Büyümüş de adamı kemirerek […]
Pervaz kıyısı yaşam – fatma şahin
Pencere kenarında oturan tüm kadınlar gibi ağırlaşmıştı gözbebekleri. Onlarca suret ve sayısız şehir yorgunluğu taşıyan plakalar geçirmişti içinden. Kolay değildi. Esmer kadın yorgundu bu pencere kenarı bekleyişinden ama başka türlüsünü de bilmediğinden bekliyordu. Ne yapsındı? Ona göre değildi ki sonunu bilmediği yollara kendini bırakıp yürümek. O, pencere kenarından seyrederdi hayatı. — Esmer kadın bir gün […]
İŞARET – nihat karakas
Umutsuzca bekliyorum, mezarıma haftalardır tek bir kişi dahi ziyaret etmedi. Bedenimin her geçen gün çürüdüğünü hissediyorum, yavaş yavaş toprağın ağırlığı tüm varlığımı kendi içine hapsediyor. Tam bu sinir bozucu sessizliğin, sonsuza kadar süreceğini düşünürken hiç beklemediğim bir şey oluyor. Bazı sesler duyuyorum. Yüksek sesle konuşan iki adam kahkahalarla gülüyor. Ne olduğunu bilmiyorum ama tuhaf bir […]
Son Yorumlar