ÖYKÜ 673
Utanç Tüneli – Hüseyin
Yoğun bir gündü. Gün boyu iş yoğunluğundan zamanın nasıl geçiverdiğini anlamamıştı. Ta ki yan masadaki mesai arkadaşının sorusunu işitene kadar… “ Akşamki yemeğe geliyorsun değil mi?” Her ay şirket, çalışanlarına moral yemeği düzenlerdi. Gerçekten de bu akşam o alışıldık yemeklerin yineleneceği akşamdı. Arkadaşına,” Offf! Tamamen unutmuşum” dedi. “Zeynep’ i arayayım da haberdar edeyim. Akşam […]
Sayın Yolcular – Ali Şefik Arslan
“Samsundangelpistanblstikametne gitmekteoln… Saranturzmişletmesninsayınyolçlarııı… otobüsnüzyarımsaatçayveihtiyaçmlasıvermştrrr… Çaylarşirkttendir, afyetolsnnn…” Gibi, cızırtılı ve anlaması zor anonsları siz de duymuşsunuzdur. Ben, çok otobüs yolculuğu yaparım. İşim gereği, ülkenin çoğu iline gitmişimdir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye… Binlerce kez, otobüs mola yerlerine uğramışımdır ve yukarıdakine benzer anonsları, binlerce kez duymuşumdur. Her duyuşumda anlamaya çalışırım. Kulak kesilirim. İşi gücü bırakır, o sese odaklanırım. […]
Nassın Kız? – Hüseyin Kılıç
Şu Kız Erman’ın havasını görseniz şaşırırsınız. Ne kadar da gururlu ve mutlu. Kırk yaşında adama yakışıyor mu hiç demeyin. Yanındaki Ekrem biraz mutsuz. Erman’ın çizgili öğretmen tişörtü ve kumaş pantolonuna bakanla Ekrem’in tepeden tırnağa marka kıyafetlerine bakınca önyargılarınız tam tersini söylüyorsa da olayımız biraz farklı. Kız Erman artık neredeyse kimsenin hatırlamadığı bu lakabı ne konuşmasından […]
Egzotik Ülke – Cilasin Özgün
Güney Amerika’nın tangoları, çılgın şarkıları, kahvesi, yaygaracı insanları ve doğasıyla Meşhur bölgesi Arjantin’in, balta girmemiş ormanlarından birinde, küçük bir kamp çadırı kurmuş önünde ateşimizi yakmış üstünde alevlerin havaya karıştığı, çıtırtılı bir duman ve közlerin parladığı, ateşin yanında dinlenip seyrediyorduk… Geniş yeşil yapraklı ağaçların yükseldiği, yerlerde altın rengi kuru yaprakların bolca meşe palamutlarının, […]
Vicdan Yarası – Yüksel Akkuzugil
Berkant, gelir durumu orta halli, eskilerin tabiriyle orta şekerli bir ailenin Kolej’de burslu okuyan tek oğluydu. Lise son sınıfta ehliyetini almış, kendisinden yaş olarak bir yaş küçük ama aynı sınıfta okuyan arkadaşı Mevlüt’e direksiyon ve şoförlük dersi veriyordu. Şehirden biraz uzakta sakin köy yollarında talim yapıyorlardı. Yolda giderlerken Berkant’ın gözü yol üstündeki tek katlı okul […]
Sevgili Hocam – Berrin Yelkenbiçer
Gazetelerde okudum, televizyon haberlerinde izledim; bir üniversiteyi yönetmek üzere seçilmişsiniz. Gönülden kutlarım. Öğrencileriniz de üniversitenizin tüm akademisyen kadrosu da çok şanslı. Bu ve benzeri sözleri bu aralar çok duyuyorsunuzdur ama ben duymamış olabileceğiniz bir şey söyleyeceğim; bugüne kadar eğitim vermiş olduğunuz öğrencileriniz arasında en şanslısı benim! Nedenini merak edeceksiniz, hemen söyleyeyim; ben sizin sınavınızda kopya […]
Evdeki Misafir – Nil Saydan
Her kapı zili çaldığında irkiliyordu Selin. “Bu nasıl bir ses yahu, yok mu başka daha hafif çalanı?” “Yok” dedi Gülten kapıyı açarken, “işte yıllar önce takılmış, kaldı öyle.” Burada bu evde kalmazdı da işte seviyordu parayı, kıyamazdı otele vermeyi. Babasıyla küskünlük olmasa gider baba evinde kalırdı ama o ev, o küçük salon alt katta ki […]
Akşam Güneşi – A.Mehtap Sağocak
Ben Zeliha. On iki yıllık sınıf öğretmeniyim. Bu yıl ikinci sınıfları okutuyorum. Otuz öğrencim var. Ekim ayında bir pazar, bir veli toplantısı günü bugün. Öğrencilerimin anneleri, babaları benimle konuşup, çocuklarının durumunu öğrenmek üzere gelecekler. Sosyal ve ekonomik profilleri yüksek aileler genellikle. Hepsi kendine güvenen, bilinçli ve titiz ebeveynler. Çocuklarımın hepsini tanıyorum. Aile yapıları kadar, kişiliklerini, […]
Eşeğin Şehirlisi – Gülizar Tamer
Çenesinin altına kavuşturduğu çingen üslüğü dizlerine kadar iner, kısa boyuna uyumlu şalvarıyla çadırı andırırdı. Adımları toprağı incitmekten korkar gibiydi. Uluk Ayşe denilse de aslında tembel de değildi. Herkesin yaptığı işleri yaparak günlerini tamamlardı. Gezmeye pek gitmezdi o kadar. Bazlama yapacaktı. Sabah ezanıyla uyandı. Unu eleyip hamuru yoğurdu. Hamurun gelmesini beklerken, avluya indi. Kıyılarda, ağaç altlarında […]
Tırlat, Fırlat At(ma) – Nazım Kayalı
Dedem öleli bir yıl kadar oluyor. Aidiyetle bağıntılı ebedi bir sevgimiz ve isimlerimizin aynı olmasından kaynaklı birbirimize karşı oluşan bir sempatimiz vardı. Sadece bu iki sebep onu diğer dedemden daha çok sevmeme yetiyordu. Sanırım o da sırf bu sebeplerden ötürü beni diğer torunlarından daha çok seviyordu. Zaten beni diğer torunlarından ayıracak dişe dokunur başka bir […]
Gri Defter – Melis B. Yüksel
Her ne şart ve durumda olursa olsun, insan kendini iyi hissetmesi için önce kendine iyi görünmesi gerekir. Saçlarım yok, kaşlarım dökülmüş, sokağa çıkarken maskeli olmak zorundayım. Bu da insanların garip bakışlarıyla karşılaşmama neden oluyor. Olsun diyorum. Ben bununla yaşamayı öğrendim ve kendiimden kaçmıyorum. Buna da şükrediyorum. Çünkü elimden bir tek bu geliyor. Günler, haftalar ve […]
Kavanozdaki Kabuklar – Ahmet Akif Özcan
Güzel bir insanmış. Yaşasaydı bilecektim. Ölmüş. Hatta geçen gün ölmüş. Annesi de kahrından ölmüş. Ölen ölmüş. Kalan sahalar… karşı arazide çocukların futbol oynadığı bir halı saha vardı. Apartman dikeceklermiş. Diğer yandan çocukların umutları da ölmüş oldu. Ölmeyene baktım. Yaşıyordu. Sadece nefes alıp verişinden anlıyordum bunu. Mutfağa geçtim. Bir şeyler pişirmekle meşgul. – Nezihe’nin oğlu ölmüş […]
İncir Zamanı – Esra Sungun
İncir zamanıydı. Gözünü açtı ; duvardaki ana yadigarı saatine baktı , köyündeymişçesine hissetti kendini. Ağzında , en sevdiği meyve olan incirin tadı vardı ; buruk ama tatlı , yaratıcı yapımı reçelli..Hatta minik tanelerinin dişlerinin arasındaki çıtırtılarını bile yaşadı . Ağzı sulandı birden.Sabah saat 6 idi henüz.Nereden düşmüştü ki aklına..Beden ve zihin hafızası idi besbelli. Çocukluğunda […]
Son Yorumlar