ÖYKÜ 673
Yolda İki Ceset – Ali Şefik Arslan
“Yolda, iki ceset uzanmış yatıyordu… İkisinin de başı yoktu…” Kahvede, okeye dördüncü bulamayınca, “hadi gidip rakı içelim bari” dedik ve meyhanenin yolunu tuttuk. Böyle başladı her şey… Sait, Şevki ve ben… Üç sıkı arkadaş… Sait, esnaf, halı mağazası sahibi… Şevki, hastanede sağlık memuru… Ben, oto yedek parçası üreten bir fabrikada işçi, ustabaşı… Akşamları, mesaiden sonra, […]
Marcus’un Şiiri – Reyyan Daçe
“Artık seninle biz, düşman bile değiliz”[i] diye bitiyordu şiir. Marcus elindeki kitabı yanı başındaki komodinin üzerine bıraktı. Gözünün önündeki amansız kasırgada beş apartman yerle bir olmuş, onlarca insan enkaz altında ölmüş, geride kalanlar gidenlerin ardından bakıyormuş ve kendisi balkonundan bütün bu olanları seyrederken elleri ayakları bağlı, atamadığı çığlıkları saklı bir karabasanı yaşıyormuşçasına derin bir nefes […]
Günah Oldu – İlkay Genç
Hasat zamanıydı. Başakların boyunları bükülmüş, her esintide biraz daha toprağa eriyordu başları. İğne oyalı yemenisi boynunda, o traktörü sürdükçe, ekinler arasındaki kuşlar önü sıra uçuyor, gerisin geri yeniden konuyorlardı. Güneş tepeye tam erişmeden tarlanın tamamı olmasa bile yarısını bitirebilmeyi umuyordu. Günler uzamıştı, bitse biterdi ama başka işler de onun yolunu gözlerdi. Annesi anca bir kap […]
Serseri Kurşun – Aybüke Çolakoğlu
Güneşin sıcaklığını yüzümde hissederek gözlerimi açtım. Denizin mırıltısıyla, şarkı söyleyen kuşlara eşlik ettiği sahilde yatmaya devam ettim. Doğanın tüm güzelliğiyle içime işlemesine, huzurun tüm vücudumu sarmasına izin verdim. Sibel’le birlikte uzun zamandır istediğimiz, işler yüzünden sürekli ertelemek zorunda kaldığım tatile çıkmıştık. Uzaktan Sibel’in şen kahkahaları geliyordu. Karımın güzel gülüşüyle herkesi etkisi altına alan bir yapısı […]
Vefa – Berrin Yelkenbiçer
Hediye edildim ben. Sürpriz bir hediye değildim gerçi, babası kadına fikrini sordu beni satın alırken. Rengime, cinsime kadın karar verdi. Göz alıcı çizgililer, neşeli benekliler arasından beni seçince çok mutlu oldum. Pencereden vuran güneş ışığının da yardımıyla daha da kırmızıya çaldım, biraz utançtan ama daha çok mutluluktan. Sürpriz olsun olmasın, hediyeler genelde alanı sevindirir. Kadına […]
Yarına Bırakma – Hüseyin Çağırgan
Ayşe günlerden cumartesi olmasına rağmen erken uyandı. Çayı koydu. Masayı hazırladı. Cezveye su doldurdu. İçine üç yumurta koydu. Kaynamaya bıraktı. Ekmekleri dolabından çıkardı. Dilimledi. Tavayı ocağa koydu. İçinde tereyağını gezdirdi. Eriyen yağ mis gibi koktu. Ekmek dilimlerini tavanın yüzeyine bastırdı. Cızırtı sesiyle birlikte mutfağa hoş bir koku yayıldı. Tereyağıyla kızarmış ekmeği Mahmut çok severdi. Mutfağın […]
Kedi Gömütü Bahçeler – Cilasin Özgün
Eski yunanlardan kalma Olimpos antik kenti aşağısında, beyaz evlerin güneşte aydınlanan küçük Ege köyünde, insanlar sıcakta pek dışarı çıkmazdı ve sen kısa endamın Ay yüzünle sokakta eve erzak taşıyordun. O kadar güzeldin ki Maria! Bir an durdum ona baktım. Sanki buraya aittin. Kumraldı, derin dalgın ve baygın bakışlı o anda, denizin salınışlarını sanki kıskandırır gibi, […]
Agnostis – Ece Kuru
‘’Zaman hiç kaybolmaz, kaybolan sadece biziz’’ Ayağa kalkmasıyla beraber dünyası tepetaklak oldu. Başı hiç öyle dönmemişti daha önce. Ayrıca o kadar ağrımıştı ki. Tepedeki güneşten mi yoksa yere düşüp kafasını mı çarptı bilemedi. Bilinci tekrar yerine gelince şok oldu. Gördüklerine inanamadı. Her şey ama her şey yıkılmıştı, harabeye dönmüştü. Bu nasıl olabilir dedi içinden. […]
Zakkumun Kökü – Demet Eker Özenbaş
Yavaşça yatağından doğruldu. Rüyası gerçeğe, gecesi gündüzüne karışırken zakkumun dibine çöreklenen ihaneti görmek için perdeyi araladı. Sıcak bir günün müjdecisi olan puslu havaya ve gözlerini kamaştıran güneşe meydan okuyarak bahçeye baktı. Zakkumun etrafına taştan bir duvar örmüştü. Önce onu gördü. O taşları üst üste koyup sınırı belirlerken acıyı ve ihaneti, belirlediği alanın içine hapsedeceğini sanmıştı. […]
Vitrin Mankeni – Selçuk Karadağ
Gerçekleşmeyeceğini bildiğin bir hayali düşlemek ne acı… (Enemy at the gates). Genç adam koltuğuna oturdu ve sigarasını yakmak için kibritini ateşledi. Kibrit yandığı zaman karşısında bulunan vitrin mankeninin yüzü de kendisiyle beraber aydınlandı. Dümdüzdü yüzeyi; cam gibi pırıl pırıl. Adam sigarasından bir nefes çekti; o sırada közün ışığı yüzünü aydınlattı. Yakışıklı bir adamdı, belki de […]
Boşluk – Ahmet Akif Özcan
Bugün yoktan yere erken uyandım. Saat ona beş var. Diğer insanlar gibi rutin işler. Biraz çay, biraz ekmek. Sonra bir sigara. Sonra tekrar sigara. Günler göz kamaştırıcı değil artık. Tek başımayım. Dün de öyleydi. Biliyordum. Masada duran kitaba baktım. Kalkıp elime aldım. Yazarın ismini okuyamadım. İlk sayfanın yarısında geri koydum masaya. Her şey boş gelmeye […]
Kadifeler Solmasın – Berrin Yelkenbiçer
Önceleri yüksek ve çirkin, sonraları daha da yüksek ve çirkin apartmanların arasına sıkışmıştı teyzemin evi. Çocukların hayalleri solmaya başlamadan önce resimlerinde çizdikleri evlere benziyordu. Tek katlı, yeşile boyalı, kocaman bahçeli. Kışın bacasından çıkan açık gri dumanların havaya karışmadan görülebildiği, konu komşunun mevsimleri bahçedeki ağaçlardan takip edebildiği ama bunun kıymetini hiç bilemedikleri bir güzel ev. Çocuk […]
Annemin Gözlerindeki Serçe – Hicret Birik
Sapanımın lastiğini kendime doğru gererken, bir yandan da çalılıklara konmuş serçelerden birini hedef almıştım. Gez, göz, arpacık. Her şey tamamdı. İki parmağımla sımsıkı tuttuğum, içinde taş olan lastiği bıraktığım gibi çalılıkta kıyamet koptu. Güneşi görmüşken pinekleyen kuşların hepsi farklı bir tarafa doğru uçtular. Uçarken cıvıldamıyor, adeta ciyaklıyorlardı. İçlerinden biri hariç. Kışın bahara yakın bir zamanı […]
Son Yorumlar