ÖYKÜ 673
Kara Sevdam Ankara’m – SILAYA ÖZLEM-Tahsin Melan
Merhaba değerli okuyucularım! Bugün sıla üzerine, sılaya özlem üzerine bir şeyler yazmak, duygularımı sizinle paylaşmak istiyorum. Umarım gönüllerinize hitap edebilirim. İnsanoğlu olur da yolu gurbete düşmez mi? Yolu gurbete düşer de sıla özlemiyle yanıp kavrulmaz mı? Ne demiş büyüklerimiz: “İnsan doğduğu yerde değil, doyduğu yerde…” Doğduğumuz yerler zamanla doyamadığımız yerler olmuş. Okul hayatı, iş hayatı… […]
Caddenin Halleri – Elif Tura
Mine “Baş başa içip müzik dinlemeyeli yıllar olmuş” dedi Burak’a. “Bizimki anneannesinin yanında kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordur.” El ele tutuşmuş, ağır ağır yürüyerek Kurbağalı Dere’nin üzerindeki köprüye gelmişlerdi. Yaşlı bir sokak köpeği yanlarından usulca geçti. Gittikleri küçük mekânda sahneye çıkan amatör grubun gitar soloları, bateri ritimleri hâlâ kulaklarında çınlıyor gibiydi. Kapıda “Yüksek ses işitme […]
Ece’den Biliyorum – Gülşah Babayiğit
Yine kan ter içinde yatağımdan fırladığımda saat gece yarısını çoktan geçmiş, zar zor daldığım uykulardan böyle havaleli kalkışlarım moda olmuştu. Tanrı biliyor ya böyle zamanlarda yaradılışım ile ilgili bir zamanlama hatası olduğunu düşünmüşümdür hep. Karmakarışıktım. Her uyanışım aynı akıbete uğruyor. Düşünceli gündüzlerin ardından gecelerde dar geliyordu artık. Bir garip ademoğluna duyduğum aşk tüm imkân ve […]
Sardunya Kokusu – Melek Koç
Kadınlar gibiydi sardunyalar da. Kokularını onlara dokunan ellere bırakırlardı. Yusuf’un elleri sardunya kokardı. Dokundukça kırmızı bir sardunya olurdu Gülnaz Yusuf’un ellerinde. Öylesine suskun, öylesine kederli, öylesine güzel… Pencerenin önündeki sardunyalara sevgiyle baktı. “Yok, böyle olmayacak, bir şeyler yapmam gerek,” diye mırıldandı. Mutlaka bir çıkışı olmalıydı içinde kaybolduğu […]
Sonsuzluğun Acısı -Ahmet Esat Hotalak
Uyandı. Kendini iyi hissetmiyordu. Ayağa kalkamadı. Beyni sanki sadece birkaç hücreyle çalışıyordu. Diğer zindanlardaki mahkumlara seslenmeye karar verdi. “Hey, kimse var mı?” dedi güçsüz bir sesle. Çıt yoktu bu yeraltı zindanlarında. Oradaki herkes öldü mü, gitti mi bilmiyordu. Bu sessizlik can alacak derecedeydi. Cezası hapis değil de sonsuz bir sessizlik içindeki sonsuz bir yalnızlıktı sanki. […]
YAZARIN KADINLARI-Hasan Güneş
Sahil şehirlerinin herhangi birinin denizinde intihar eden genç bir kadın hayal etti yazar. O sıralarda sevgilisi onu aldattığı için beni yarattığında böyle bir tasavvura kapılmış olmalıydı. İntihar sebebi(m), hayata aynı zaviyeden baktığına ikna edemediği(m) bir yazardı. Bir kitap fuarında tanımıştı kız onu, her kitabını çıkar çıkmaz okuyan hasbi bir hayranıydı. Yeni çıkmış Mekâna Sığmayan Zamansız […]
Benimle Oynar Mısın?- Ezgi Tabar
-Pardon, bakar mısınız? Benimle ip atlar mısınız ya da sek sek oynasak birazcık, olur mu? – Ne diyorsun Allah aşkına, deli misin nesin? -Pardon, gitmeyin lütfen, bari biraz evcilik oynasaydık… – Çattık yahu, git kızım başımdan, şu alt sokakta çocuklar top oynuyorlar çok istiyorsan git onlarla oyna. – Onlar istemiyorlar beni, geçen gün istemeden biraz […]
Felsefeci ve Güzel Kız – Galip Önlü
Yorganı üzerinden hızla attı, doğruldu ve sisli camı soğuktan kızarmış elleriyle sildi. Sökük ranzanın yanı başındaki kırık dolabın üstünde gözlüklerini aradı. Gözlerinde keskin kırmızılık, yaşarma, bir nevi morarma hâkimdi. Gözlüklerini taktıktan sonra dışarıyı seyretmeye koyuldu. Masmavi gökyüzünün kapkara yeryüzüne olan uzaklığı fazla değil gibi… Martılar mutlu görünüyor, kuşların kafaları rahat. Özgürce uçuyorlar… Böcekler, ne kadar […]
İsmail Bey’in Hikâyesi – Merve Kubanç
Annem, beni buraya bıraktığından beri uzun zaman geçmişti. Öyle uzun zaman ki, ilk başlarda, günlerin hesabını tutmayı denedimse de yolun çeyreğine bile varamadan, saymayı bırakmıştım. Bu vazgeçmişlik, beklemek konusunda yardımcı olurdu belki. Ama olmadı. Birini ya da bir şeyi beklemek, insan denen yaratığa verilmiş en büyük ceza olsa gerek. Aynı bünyede ümit ve hayal kırıklığı. […]
Oysa Masmaviydi Gökyüzü – Sedef Ergürbüz
Oysa masmaviydi gökyüzü, tıpkı pınardan akan su gibi… O halde neden gökyüzüne baktığında bile kapkaranlıktı içi? Neden diye tekrarlayıp durdu kendi kendine; neden, neden, neden? Hayatı boyunca çok çabalamış, hiç bir zaman yılmamış, zorluklarla mücadele etmişti. Hayatın gece ve gündüzü, sevinci ve hüznü kapsadığını bilecek donanımda ve olgunluktaydı. Daha huzurlu ve aydınlıkta olması gerekmiyor muydu? […]
Islahevi – Josef Hasek Kılçıksız
Aslında bu hikâye, bir ülke veya zamanla sınırlı olmayan dünyanın kendisi kadar eski bir sürgün hikayesidir, ama isterseniz siz bunu bir aşk hikayesi olarak okuyabilirsiniz. Bir şey oldu. Belirli bir yerde değil, gezegenin neredeyse her yerinde, nedenleri iyi anlaşılmayan ancak eylem biçimleri ve sonuçları bakımından her yerde aynı şekilde hissedilen bir olay. Bir ıslahevinde […]
Taş Köprü – Zeynep Kasap
Yüzüm de büyük şehrin küçük dünyamdaki büyük mutluluğu, üzerimde koca düğmeli mavi önlüğüm, boynumda annemin elleriyle ördüğü beyaz dantel yakam, sırtımda küçük siyah okul çantam ve bir elimde beslenme kutum minik adımlarımla bir elim boşta, Taş Köprü’nün üzerinde babamla okuluma doğru giderken ya da koşarken, aslında babam hızlı hızlı yürüyüp almış başını giderken, ben […]
Nereden Nereye?- Dilek İşcen Akışık
Her gün ofise gelir gelmez ilk işi kahvesini yudumlarken gazeteye göz atmak. Erken saatte bir davası veya görüşmesi yoksa manşetleri çabucak taramakla kalmaz, bütün haberleri, yorumları dikkatle okur. Hayat ne tuhaf… Günün birinde çok tanınmış bir avukat olacağını söyleselerdi, kendisi bile inanmazdı. Ya şimdi… Hayallerle gerçekler ne kadar farklı. Bir yanda iki çocuk ve ona […]
Son Yorumlar