ÖYKÜ 673
Yara – Sümeyra Özçelik
Her cümleyi ona bağlama isteğimi sonlandıramıyordum. İsmim geçse içimden , yanına ismini ekliyordum. Hiç görmediğim bu insanın yokluğuyla bir türlü başa çıkamıyordum. Hep varmış gibi yaşıyordum , hep hayatımdaymış gibi… Canım yansa ona sesleniyordum , tutsun ellerimi kaldırsın istiyordum. Ama o hiçbir zaman yoktu ki. Hem ben düştüğüm yerden kendim kalkardım. Kendim sarardım yaralarımı. Kendimin […]
İnsansılardan İnsanlara – Fadime İrem Çerçi
Güzelleşecek dört bir yanında çocukların o küçücük bedenleriyle açlıkla savaşmak zorunda kaldıkları dünya,annenin sihirli avuçlarında,bir babanın şefkâtinde güzelleşecek . Koca koca adamlar savaşmayacak değeri belirsiz bir kağıt parçası için; çocuklar ağlamayacak annesiz kalmaktan korktukları için; kadınlar boyun eğmeyecek haksızlığa,adaletsizliğe,şiddete;insanlık birine yapılan istismar karşısında sessiz kalmayacak; bir aile çocuğunu aç bırakma korkusuyla gerçekleri söylemekten sakınmayacak; insanlık […]
YÜZ METREKARE – Berrin Yelkenbiçer
Bilmediği, görmediği, dokunmadığı şeylerden en son korktuğunda çocuktu, öyle hatırlıyor. Etrafında gördüğü, duyduğu, izlediği şeylerin zihnindeki izdüşümlerinden korkmanın saçma olduğunu aklı azıcık ermeye başladığında neyse ki keşfetmişti, büyümek biraz da buydu. Bu sefer de bildiklerinden, öğrendiklerinden korkmaya başladı. Korku endişeye evrildi ki daha fenaydı, elini kolunu zihnini uykularını ele geçiriyordu. Az daha büyüdüğünde, bilgisi, öğrendikleri […]
Çile, Korku ve Hayalperest -Galip Önlü
O gün yağan yağmura, şiddetini uzaktan belli ettirip eşlik eden rüzgâr, ağacın ıslanmış gövdesini sıyırıp, soğuktan boynu bükülmüş dalların üzerindeki sararmış yaprakları en güçsüzünden başlayarak yere düşürüyordu. Hayalperest, kulakları kızartıp, gözleri yaşartan bu soğuk günde ilk defa erken kalkmıştı. Güzel giysilerini giyinip mutfağa ilerledi, çayı demledi, ekmekleri doğradı, domatesleri dilimledi, dolmuş çöp kutusunu götürüp dışarıya […]
Aşklar Gülü – Güler Demir
Gül satan çocuklara, kadınlara… Kaçtım büyük şehrin karmaşasından. Bu kaçış uzun soluklu olmayacak olsa da buradayım. Üç gündür ne televizyon ne de sosyal medya var yaşamımın içinde. Kaldığım ahşap evin tahta penceresini araladım. Yaşamın renkleri, rengin her tonu ile sergilenmiş toprakta. Dün gece durmadan yağan yağmurla arınan toprağın kokusuna manolyaların kokusu karışmış. Manolyaların kokusunun baskın olduğu havada derin derin […]
Gökyüzü Kadehi – Râna Duman
uzun zaman oldu taç yaprakları gibi narin sayfaların arasında maviye uzanan sonsuz gezintime çıkmayalı. Özlem… Özlemez olur muyum ? Özlem benim en büyük imtihanım dost! Denize özlem , rüzgarı tenimde duymaya özlem , yârin gözlerini yeniden görmeye özlem , o hayalleri dirilten sesine özlem , maveraya özlem… Ah dost! Nasıl çelişkili bir varlık hali ki […]
Kova – Sedef Ergürbüz
Sonbaharın en güzel yaşandığı bir yerde, Amasra’da doğdum ben. Sarı, kızıl, kahverengi renkler arasında oynamak en büyük keyfimdi. Hayat dersiydi de benim için bir bakıma. Tabi o zamanlar çok küçük olduğum için anlayamıyordum ama büyüdüğümde önce yeşeren yaprakların sonbaharda sararması, dökülmesi ve sonra tekrar filizlenmesinin hayat bahçesindeki bizim durumumuza benzediğini anlayacaktım. Annem bu küçük ilçenin […]
Kazık – Berrin Yelkenbiçer
Banyodan çıkarken hâlâ çalışan sifonun gürültüsüne rağmen sesi duydu, sanki hafif bir fısıltı. İyi de onun evinde, hem de gecenin bu saatinde fısıltı da neyin nesiydi? Yine kendi kendine mi konuşmuştu acaba? Ama o kendiyle konuştuğu zaman fısıldamazdı ki, öyle gür bir sesle konuşurdu ki bazen etrafındakilerin “ Deli mi ne!” bakışlarıyla karşılaşırdı. Kendi […]
Öykünün İçine Girmek -Belgin Bıyıkoğlu
Peh! Atölyedeki arkadaşlarım öykümü beğenmediler. Ne büyük bir hevesle yazmıştım oysa. “Karakterler oturmamış” dedi, biri. Bir diğeri “Kızın çektiği acıyı, çaresizliği iyi yansıtamamışsınız”.Her zaman suskun kalan Handan Hanım bile, “Küçük erkek çocuğunu hiç konuşturmamışsınız, yok saymışsınız” diyerek adeta hesap sordu. Başka biri “Bu kızın bir adı yok mu?” diye haykırdı. Üniversite öğrencisi kız “Paraları niye […]
Ben ve Hayali Arkadaşım Celal Anılarımız-I – Murat Gökhan Gökdemir
Ben ve hayali arkadaşım Celal, Çılgın Motorcular Kulübündeydik ve yolumuz İlk kez böylesine ilginç bir mekâna düşüyordu. Duvarlar boğazına kadar envai çeşit motor resimleri ile doluydu, bir sürü deri ceketli macera düşkünü motorcu büyükçe bir masa etrafında yüksek sesle kavga edercesine, bağrışarak birbirlerine hikâyelerini anlatıyorlar, arada bir de ani bir tufan çıkmış gibi adabı aşmışlar […]
Savaş ve Aşk – Mehmet Sinan Gür
“Çok buyurgansın. Hiç toleransın yok. Affedici değilsin. Çok inatçısın. Ben erkek olduğum halde senin gibi davranmıyorum. Sevmek birini olduğu gibi kabullenmek demek değil mi? Beni yeni mi tanıyorsun?” “Ya sen? Beni yeni mi tanıyorsun? Kabullenmekten söz ediyorsun. Niçin beni böyle kabullenmiyorsun?” “Ama sen benim kişisel yaşantımı hizaya sokmak istiyorsun. Bu benim yaşantım. Kabullenmek derken başkasının […]
Yanıltıcı Geceler – Galip Önlü
Gece; sadece güneşin batması, ayın parlaması, birbirine yakın görünen yıldızların göğü donatması ve etrafın siyaha bürünmesi demek değildir. Gece bizlere; kişinin ruhuna güzel hisler kattığı, duygusallığın efendileştiği ve kalbin içinde bulunan mevkiye yerleştiği, berrak, kısa ve masum bir zamanı ifade ediyor aslında. Bu safiyetliği oluşturan gecede, kişinin istisnalar dışında mesrur olmaması gariptir zira bu ihtişamlı […]
Gereksiz Tohumlar – Hatice Dökmen
Üç gündür hastanedeyim. Kök hücre nakli bekliyorum. Dedem, çok umutluydu. Dünyayı ayağa kaldırırım, yine de sana o donörü bulurum, diyordu. Buldu da. Benden üç yaş küçük biriymiş. On sekizinde. Dolandırıcılık ve adam öldürmeye teşebbüsten hükümlü biri. Ben bugüne kadar kimseyle kavga dahi etmedim. Hayat o kadar kısa ve o kadar ince bir iplikle yaşama bağlı […]
Son Yorumlar