ÖYKÜ 673
Uzun Misafirlikler-Josef Hasek Kılçıksız
Sen aramızdan ayrıldıktan sonra yaşama isteğimizin çiçeğini kurutan nihai bir salgın başladı. Bugün, dün ve dünden önceki gün arasındaki bütün köprüler adeta yıkıldı anne. Bizi soracak olursan ablam hâlâ evlenmedi. Bense mezun oldum. Garip gelenekleri olan bir köyde antropoljik araştırmalar yapmak üzere bu sabah ablamdan ayrıldım. Sen gideli zaten hiçbir yere ait değilim. Her yerde […]
AYRAN YOK MU?- Berrin Yelkenbiçer
Önce dumanı tüten pidelere şaştı. Babasının üzeri daha yeni örtülmüş, toprak henüz oturmamış, birileri su döküyor. Taşlar beyaz, annesinin yüzü beyaz, kafalardaki örtüler beyaz, bir tek serviler yeşil. Kutuları kimin getirdiğini görmedi. Onca kişinin tüten dumanların etrafında ayin yaparcasına ne ara toplaşıverdiklerini de görmedi. İştahla yenilen, daha soğumadan midelere iniveren pideleri gördü sadece, parlayan […]
Bir Çift Göz – Aysel Karaca
Yağan karla birlikte işe gitme hevesim de sönüvermiş… Oturduğum yerden, gökten yere usu usul düşen kristallerin dansını izliyorum. Kar altındaki insanlar, telaş içinde sağa sola koşturuyor… Dolmuş kapıları hızla açılıp kapanıyor, otobüs bekleyen kalabalıklar sabırsızlıkla ellerini ovuşturuyor… Durağın arkasında, pembe boyalı taş binanın duvarındaki Tayyare Kültür Merkezi yazısı karla kaplanmış, camekânlı ahşap kapısında ve çıkma […]
Bitirim Maykıl Jeksın – Ozan Kemal
Kasımpaşa’nın ortasından akan Dolapderesi üstü kapatılınca ismi caddede bulunan “Bahriye Kışlası” yüzünden “Bahriye Caddesi” olmuştur. Aslında sadece kışla değil aynı zamanda Bahriye’nin merkezi daha doğrusu Başkent Ankara alınınca “Kuzey Deniz Saha Komutanlığı” bu caddenin başındadır. İşte bu caddenin üzerinde eski “İş bankası” binası ile kesişen dar ara sokağın içinde yıllardır “Pangaltı” dolmuşları kalkar. Bu dolmuşlar […]
Kızılderililerin Suyu-Ruhsar Ünsal
Bir kız çocuğu , 5 yaşında. Bir de oğlan,,8’inde..Güzel bir yaz günü , tepeler silme çiçek,, birkaç kuş ötüşü adımların otları ezerek çıkardığı sese eşlik ediyor…Baba, kızla oğlanı arada kısık sesle uyarıyor: sessiz olun, kızılderililer duymamalı gelişimizi,,,şşşttt !Küçücük kalplerin güm güm atışı duyuluyor adeta masmavi gök kubbenin altında.Güneş yer yer yakıyor, sızlanmak ne kelime;Heyecandan dil […]
Biz Kaç Kişiydik? – Ersin Kurt
Huzurlu olduğum günlerin verdiği rahatlıktan sıkıldığım zamanlardı. Her şey yolunda gidiyorken hep bir şeyler dürter ya insanı. Hâlbuki, evden işe işten eve gidip geldiğim günlerin dinginliği ile avunabilirdim. Bungun bir ruh hâline özlem neden? Mutluluk bir türlü yakamı bırakmayınca güzel günlerimi ellerimle katletmeye karar verdim. Bekir abiyi aradım. Bekir abi değer verdiğim, fikirlerine güvendiğim […]
ÖLÜ DOĞANLAR -Hatice Gül Fazlıoğlu
Yağmur yağıyor, kuru kalan tek yer altımdaki beton. Yüzümün ıslanması yağmurdan mı bilmiyorum. Uzun süre boşluğa bakarak dalıyor, eskisinden dahada unutkan olmaya başlıyorum. Ellerimdeki silik yazılar da bunun kanıtı. Önce ellerimi yıkamalıyım. Kirli bir işe temiz ellerle başlamalısın çünkü. Titrek parmaklarım tuşlar arasında görünmez bir yol alırken her haraketimde boynuma bir ağrı saplanıyor. Uzun […]
Çeken Akıntı – Ali Şefik Arslan
Artık, pek umudum kalmadı… Yolun sonuna geldim herhalde… Demek ki buraya kadarmış… Karadeniz’in serin sularında bitecekmiş her şey… 50 yıldan fazla bir zamandır her fırsatta koştuğum bu deniz, yaz mevsiminde, her sabah bir saat yüzdüğüm bu sular, sonum olacakmış… Her yaz, kıyıya paralel, bata çıka resmigeçit yapar gibi yüzen ilk yunusları görmenin sevinci… Derinlerde yüzerken, […]
Aşk Ağır Bir Yük – Mehmet Kabakçı
Zeynep’e aşkta duyarlılık ve fedakârca tutumlar istemediğimi, bunun sonra üzerimde iç daraltan bir ağırlık oluşturduğunu söyledim. Benim gibi incelikten yoksun, katı bir egoistin bile fark edebileceği biçimde gözleri doldu ve söyleyecek bir şey bulamamanın verdiği çaresizlikle yutkundu. Elini tutmam, yüzüne bakıp onu çok sevdiğimi ve asla yalnız bırakmayacağımı söylemem gerektiğini biliyordum. Ama bunu yapmadım. Gelip […]
İLK TERKEDİLEN – Melike Bulut
“O’na sadece bunun kötü bir fikir olduğunu söyledim.” dedi. Bataklığın ilk tohumlandığı yerlerde kaskatı kesilmiş ölü bir böcek cenini gibi yatıyordum. Yüzünü yüzüme bastırdı Şeytan. Gözleri gözlerimde öylece soluklandı. Perdeden sızan sokak lambasının ışığı, gözlerinden taşan elmas damlalarına çarpıyordu. Her nefesine parçalayarak sığdırdığı kelimeleri yaralıyordu onu. Gözyaşları pıtır pıtır akarken ağzı salyalanıyordu. Sonra tekrar etti: […]
Barışın Dört Çocuğu – Hazal Çakmak
Karanlığın serinliğini cilalamak isteyen küçük eller, atlastan gecenin zencefil kandillerinin yıldızlarına erişmek isterler. Onların dünyalarında piramitlerle Tac Mahal’in tepesi arasına kocaman bir salıncak kurulabilir, mutfak seramikleriyle pişti oynanabilir, buzdolabından deniz altındaki restorana çıkılabilir, masanın altından Broadway’e; Disneyland’dan renklidir. Savaş zamanında çocuklar için kocaman bir masada Churchill ve Hirohito oyuncak silahlarla oynuyorlardı ama oyuncak silahlarla oynadıklarını […]
EN GÜZEL YOL ve EN İYİ YOLCU – Erhan Tığlı
Bizde yol kazası ve belası çok bol bir yerdir. Hepimiz yolcuyuzdur bir bakıma. Yazarlar da doğumdan ölüme uzanan bu uzun, ince yolda yürümüşlerdir ama boşuna değildir yürüyüşleri, yolculukları. Yürürken çalıları, dikenleri yolmuşlar, kirleri, tozları süpürmüşler, adım attıkları yerleri çiçeklere bürümüşlerdir. Sanat yolu böyle güzel bir yoldur işte.Atilla İlhan, “Şubat Yolcusu” şiirinde, “seni kimler çizebilir şubat […]
Nevres Hanım – Ruhsar Ünsal
Nevres hanım ailemizin babaannelerinden biriydi, soğuk bir günde tek katlı bahçeli göçmen evine gittiğimde beni sıcacık, yüksek ve parlak pirinç başlıkları olan,nakışlı bol yastıklı bir karyolanın durduğu tek göz odasına aldı, duvarda kocaman bir saat tiktaklarıyla,köşede döküm soba kızarmış kapağıyla , büyükçe bir ekranı olan o zamanların meşhur markası sony renkli televizyonuyla ! bir anda […]
Son Yorumlar