ÖYKÜ 673
Sokak Lambası – Ezgi Seçkiner
Erkek ve kadın dar bir sokakta gölgelerini adımlayarak yürüyorlardı. Kadının gölgesi ince ve kısa, erkeğin gölgesi kalın ve uzundu. El ele tutuşmuşlardı ve parmaklarında tatlı bir dokunuş vardı. Sıcak yaz akşamının geç bir vaktinde etraf karanlıktı. Kadının sol kolu yaralıydı, dirseğinde henüz kanayan ince bir kesik vardı. Kaldırım taşlarına kırmızı damlalar bırakarak ilerliyorlardı. Köşede […]
RÜYANDA GÖR AMA İNANMA – erdem özçelik
”Olmaz Kaya.” diyordu. ”Olmaz anlıyor musun, olmaz. Senin gibi asalak, yetersiz, silik biriyle birlikte olmak istemiyorum. Seninle böylesi ilişki yaşamaktansa ölürüm daha iyi. Ne sanıyorsun sen kendini. Yüz verdim diye kendini bir şey mi sandın. Sen kim, ben kim. Böylesi düşüncelere niyet etmeden önce bir aynaya bak istersen. Nefret bile etmiyorum senden anlıyor musun. […]
MASA VE PÜRÜZ-Ayşen YILMAZ
Ortada bir masa ve sandalye. Beyazdı. Oturdu. Elini şöyle üzerinde gezdirdi. Pürüzlüydü. Eski olduğu her halinden belli diye düşündü. Niye gezdirdim ki elimi üzerinde. Ne aradım. Pürüz, hep bir pürüz var mı diye yoklarım her şeyi. Bir masa olur, bir elbise bir saç veya bir hayat. Hep elimi gezdiririm. Etrafına bakında, gelmek üzereydi. Onunla […]
Hicran -Hakan gülçay
Hicran o gece çok düşündü. Düşünden feragat etti de derdine taşındı. Duraksadı. Yüzünü yukarı, yağan yağmura kaldırdı. Bakındı etrafa, duası Hamd’a layık mıydı? Önce etrafı sıcaksadı. Hemen sonra alnı. Bilirdi Hicran, bu ateş denilenle hem ısınılır hem de yedi düvel cayır cayır yakılırdı. Fayda etmezdi karşıtı. Ne fayda etsindi? Su dahi donunca kırılırdı. Razı oldu […]
Kütüphanedeki Kadın – Onur Belli
Elinde kitabı ve kalemiyle gözlerini hiç ayırmadan sözcükler içinde kaybolmanın keyfini çıkartıyordu. Arda kitabın kenarlarından insanlara bakıyordu. Elindeki kalem hayatla savaşını anlatıyordu. Yalnızlıktan yorulmuş gözleri ağlayacak kadar dolmuştu. Fakat o kendini kelimelerin denizine bırakmıştı. Sanki bütün kitaplar onun elinden geçmek ve onun kaleminde yerlerini almak istercesine savaşıyorlardı. Kelimeler heyecanla onun eline dokunmak, kalemler onun […]
ERİMELİLER- Hakan Doğan
Güneşi erken gören toprağın çocuğuyum ben. Sabahın ışığını karanlık ve bir o kadar acı ve kan kokan mağaralarına girdirmeye çalışanların komşusuyum. Güneş ufuktan suretini göstermeye başladı mı silah sesleri de susar, korkunç siyahlık yok oluverir. Bu yüzdendir ki güneş bizimdi. Karanlık ve ölüm kokan mağaralara hapsolmuş bizlerin. Güneş adil, Güneş karanlığın düşmanı. Hayat […]
İçimdeki Med-Cezir -Taner Sarp
Yağmurda ıslanan izmaritlere döndük . Son nefesinde sönmek zorunda olan. Biraz enkaz ,biraz ayağa kalkma çabasıyla ; bir avuç , bir avuç yüze sığar mı düşünmeden! Tarih ayraçlarının , bıçak gibi saplandıkları sokakta kan kaybedip düşerken. Makus telvesini dilimle yaladım ışığın. Tende kaybettiğim savaşı bedende bırakıp çıktım. Bir çift göz nasıl […]
SÜRÜNGENLER – GALİP ÖNLÜ
Dostlarım; Mehmet Almaç, Ömer Boyatan ve Bahadır Elmacı adına… Haco bir kayanın ardına geçti. Sağına soluna iyice baktı. Yere çöküp cebinden tütün tabakasını çıkardı. Güzelce sarıp ağzına iliştirdi. İçine çekmeye çalıştı lakin çekemedi, derin derin öksürdü. Bir daha çekti, bitirene kadar… O gün güneş adeta ortalığa kahkaha atıyordu. Az uzakta mor çiçekler sallanıyor, […]
BİR BEN, BİR ESKİ KALEM, BİR DE YENİ KALEM -samet civan
Yeni bir serüvene başlamak için artık daha profesyonel düşüncelere girmeye ve adımların artık sayılı ve dikkatli atılması gerektiğine inanarak kalemi elime yeniden almıştım. Uzun bir reklam arasından sonra heyecanımı sert kalp atışlarına bıraktığım beyaz sayfaya yeniden bakıp adını sonradan koymaya karar verdiğim hikayelerime ilk hangi cümleyle başlamam gerektiğini saatlerce düşündükten sonra nihayet ilk […]
ORTADAKİ HİKAYE – Mustafa TOKGÖZ
“Nasıl başlayacağıma, bir türlü karar veremedim. Birkaç şey düşünmedim değil; ama bilmem ki… İkinci sınıfla ilgili bir şey söyleyerek başlayabilir: ‘İkinci sınıfta; bir hoca…’, ‘bir arkadaş…’ ya da ‘İkinci sınıfa geçtiğimizde…’ diyebilir.” -Böyle yazmış. Ne diyorsun? -Önce, gönderdiği notları okuyalım; ona sonra bakarız. -Tamam. Çalışma masasına -karşılıklı- oturdular. Biri, bilgisayara bakıyor; diğeri, kâğıtları karıştırıyordu. İkisinin […]
Tehlikeli Oyunlar -Serdar Şen
Bay M sekreterin önünden geçti, birkaç adım sonra durdu. Hafifçe geriye dönerek “Günaydın!” dedi, yürümeye devam etti. Kadının, “Günaydın M Bey” dediğini belli belirsiz duydu. Muhasebe Müdürü yazan tabelanın yanındaki açık kapıdan girdi. Siyah deri koltuğa oturdu. Dizi dizi dosyaların bulunduğu rafların tozunu almakla meşgul şirketin çay ve temizlik işlerini gören kadına, “Şimdi sırası […]
köprüde – mehmet alptosun
Hepsi bu dedi genç adam. yaşlı kadın baktı bir kez daha, haykırmak istercesine . insanları düşünürüm bazen.hepsi kusursuzdurlar. kendilerinden memnundur. sonra kitabımı okurum, içerdim. gülerim onlara… sen gençsin dedi yaşlı kadın endişeyle karışık. bi şekilde büyüyor insan dedi adam güldü. kimsen yok mu dedi kadın. bi şekilde güveniyor insan dedi ve ekledi bi şekilde tanıyor […]
KANAVİÇELİ GÖÇ – HAKAN BİÇER
“Masallara büyüklerin daha çok ihtiyacı vardır.” dedi. Zamanın çok ötesine gitmek istediği belliydi. Bilemiyorum şimdi tam vaktini ama galiba ikimizin de kendini en güzel, en nadide hissettiği zamanlardaydık. Hafif giyinmiş , masamın öbür ucuna oturmuş beni süzüyordu. Zamanın birinde dedi, zamanın birinde bir sık Longoz ormanının içinde yüksek tavanlı bir evde bir kız yaşardı. […]
Son Yorumlar