ÖYKÜ 673
Ne büyük vakit kaybı! – Seyhan Kara
Ne büyük vakit kaybı!” diyordu. Neyi, neden yapmışlar diye düşünmek. Zeki Müren dinlemek varken üstelik. Ne büyük israf! Ne gereksiz bir uğraş; her insanın içinde mevcut olan, kapının arkasında çömelip tuvaletini yapan küçük bir çocuk gibi gizlenmiş bir parça kötülüğü gün yüzüne çıkarmaya çalışmak! “Şarkıların ezgisiyle iç dünyanın titreşimlerinde uyumu yakalamak varken üstelik.” diyordu. Ardındaki […]
İKİ YARGI TEK GERÇEK-Sevim Demiröz
Sabah saat dokuz. Havanın yağmurlu olması bir şeyleri değiştirmek için yeterli değil elbette ama o gün yolculuğa çıkacaklar için bunun şanssızlık olduğu düşünülebilir. İstasyonun önünde TCDD’ ye ait 1900’ lü yılların başından kalma eski bir lokomotif ve o lokomotifin yanına çocuklar için kurulan iki salıncak, mendil satan çocuklar tarafından karargâh kurulan bir çeşme ve […]
Kanın Hafızası -Josef Kılçıksız
O gün cesaretini toplayıp onunla konuşma fırsatı yakalamamış olsaydı, kimbilir belki de büyütürdü, hayalkırıklığını değil mutlu olmayı, iyi bir eş iyi bir sevgili olamamak hayatının en büyük başarısızlığı olmazdı belki de. ”Dışardaki dünya yenilenlerin dünyası değil miydi zaten, hayat bir başarısızlık anlatısı değil miydi”, diye söylenerek bir an için kendini avutmaya çalıştı. Sanki DNA’sında […]
GALİP – Sülbiye Yıldırım
Alışkın olduğu, patlamalardan biriydi duyduğu. Annesinin sesinden de önce tanıdığı sesin, neye sebep olduğunu görmek için sokağın bitimine kadar yürüdü, köşeyi dönünce o’nu gördü. Az önce koşarak yanından geçen, asker postallı, sivil giyimli genç adam boylu boyunca uzanmış yatıyordu. Elinde tuttuğu silah duvarla bedeni arasında sıkışmıştı. Büyülenmiş gibi yanındaki silaha baktı, onu oradan çıkarabilirdi. […]
İLK SAHNE – Özhan Ulaş
Zamanın insanlara sunduğu en kötü günlerin hakim olduğu bir dönemdeydik. Özgürlüklerin yokedilmekte olduğu, sanata, sevgiye ve barışa olan nefretin kendini hiç sakınmadan, usanmadan gösterdiği şehirlerin sokaklarındaydık. İnsanlar yasaklanmış düşüncelerle oradan oraya savrulmaktaydı. Sert rüzgarda dengesini kaybedip yere hızla çakılan kanadı kırık serçe gibi. Korkunun bütün iliklere işleyişi ve esaretin vazgeçilmez olduğu düşüncesiyle yaralı serçeyi […]
AYSEL EKİZ’in ÖYKÜLERİ… -Necdet TEZCAN
İyi bir giriş olmasa da BRAVO diye başlamak istiyorum bu kez. BRAVO Aysel!… BRAVO AYSEL EKİZ… Çünkü öyle öyküler yazmış, öyle güzel bir kitap oluşturmuş ki: “Eline , diline, zekana ve kalemine sağlık” diye haykırmaktan kendimi alamıyorum. “Oysa Bütün Fotoğraflar Mutludur” Adlı yapıtıyla insanı, okuyanı , okumayanı bile şaşkına çeviriyor. Modern öyküleriyle, sürükleyici […]
kapılar – zeynep karaca
Kapılar “bir bir açıldı kapılar Buruşmuş eliyle kapattı tavlayı Orhan -Öğren de gel, oğlum Kemal, suratını astı. Bu ihtiyarı bir türlü alt edemiyordu. Oysa bugün üzerinde bir dalgınlık vardı. Sırasını takip etmiyor, dakikalarca düşünüyordu. -abi, neyin var? -kemal, halletmem gereken işler var. -peki, dedi. Yardımlık bir şey olursa -sağol, aslanım Gelen müşteriyle Orhan içeri girdi. […]
BİR TRAŞ HİKAYESİ – Sipan Dündar
Kavruk geçen bir yaz günü, sabahı güneş ısısı iyice hissedilsin diye, öncesi etraf buz keserdi. Soğuk, ölü bir el gibi dokunmuş, o vakit uyanmıştım. Hava yeşilceydi, daha tan vakti bile değildi. Uykulu gözlerle manzarayı izledim, sonra odaya geçip koltuğa serildim. Bir kaç saat sonra çayda şekeri karıştıran kaşık sesine uyandım. Bir iki gerinip lavaboya yollandım. […]
ATEŞ VE SANAT – Günay Aktürk
MÜJDAT GEZEN VE FALANCA BİR ADAM Adı her neyse işte… Bilmem nerede doğup büyümüş. Belli ki okumuş iki satırını üç beş kelamın! Ama okuduklarından pek bir şey anlamamış. Eline aldığı her kitabı (mutlak dokunmuştur onlardan bir kaçına) “Nece yazıyor bu yahu” deyip yıllarca düşünmüş durmuş. Düşünmek! Dilimize yabancı! Sonunda düşünmeye değer bir […]
DEĞERLİ SANDIK – Erhan Tığlı
Aydın Apaydın işten yorgun argın gelmişti. Tam bir oh çekip oturacağı sırada kapı çalındı. “Sırası mı şimdi?” diye söylenerek kapıya doğru yürüdü. Alacaklı gibi çaldığına göre ev sahibi olmalıydı bu. İyi ama her ay kirayı maaşını alır almaz öderdi, gürültü yapmaz, evi temiz tutarlardı. Niye gelmişti acaba? Kiraya yüzde yüz zam istemişti […]
SEÇİM VE DEMAGOJİ – Tamer Uysal
Her doğan günle biraz daha Arsız bir bulanıklıktır şimdi Duru sularımıza yayılıp giden Aydınlığı yenilmiş ülkemde (Ferit Durmuş) Tabiat ana Anadolu’yu renkten renge boyamış: Ege ve Akdeniz’i maviye, Karadeniz ve Marmara’yı yeşile, İç Anadolu’yu sarı’ya Doğu ve G.Doğu’yu kahve rengine. Siyasal haritaları bir yana bırakıp elimize coğrafya (fiziksel) haritayı aldığımızda […]
BOĞAZ’IN KAYIP RUHLARI -Kerem Nadir Özcan
Çantasından yere saçılan ilaçları, bir an önce toplayıp gitmek istiyordu bulunduğu yerden. Şiddetle esen rüzgar mantosunu havalandırıyor; Boğaz’ın suları her eğilip kalkışında garip garip sesler fısıldıyordu kadının kulağına. “Ruhlar…” dedi, kendi kendine, “Ruhlar gibi özgür olmak isterdim bende… “Kadın, hayata gözlerini yuman her insanın feraha eriştiğini düşünüyordu. Diğer günler gibi anlamsızdı, o günde. […]
Monotonluk Maratonu – özge şentürk
Günlük rutinler… Gece yat, sabah kalk, kahvaltı yap, işe veya okula git, eve gel, yemek ye, tekrar yat. Bu günlük rutinler kimi zaman insanı adeta depresyona bile sürükleyebiliyor. İnsanoğlu işte ! Tek düze bir yaşamdan ne kadar da çabuk sıkılıyor ve devamlı yine tek düzelik içerisinde birilerine hayatının ne kadar da monoton olduğundan […]
Son Yorumlar