ÖYKÜ 673
Sevgilim – Ceren ÇEVİK.
Sevgilim, Hayatım tozlu raflar arasında hiç tanımadığım insanları kovalamakla geçmedi ya da derslerine çok çalışıp en iyi olma hayalleri kuran birisi olmadım hiç. Ben makul hayaller peşinde koşan ve her zaman Harikalar Diyarı’ndaki tavşan gibi anları yaşamakta geciktiğini düşünen birisiydim. Pembe panjurlu ev hayali kurmadım hiç ya da sayısız ev, araba… Ben yalnızca mutluluğu istedim. […]
Ihlamur Ağacı – Melisa Yılmaz
Adam, dünyaya büyük şeyler yapmak için doğduğunu düşünmeye, dünyaya büyük şeyler yapmak için doğduğunu düşünen bütün insanlar gibi, dünyanın onun için küçük şeyler yapmasından boğularak başlamıştı. Kadın ise, küçük şeyleri büyütmek için doğmuştu ve bundan fazlasında gözü yoktu. Kadın küçük bir kadındı; çok güzeldi, çok zekiydi, gecenin en karanlık saatini bile kolayca parıldatabilecek […]
Yer Cüceleri-Aysu Altaş
Toprağın altında;insanları deprem olduğuna inandıracak kadar büyük bir çalışma ve çaba vardı. Bu çaba öyle ki yerindeydi de;minik yer cüceleri insanlarla olan yüz yıllık dostluklarını kutlayacak ve ilk defa toprağın dışına çıkacaklardı. Ancak birkaç bilgiç yer cüce bugünün özel olmasını istiyordu,yer cüce ırkı insanlara damarlarında soylu ve erdemli bir kan taşıdıklarını inandırmalıydılar,ataları gerçekten […]
DURAK DAYI – Cennet Güvenç
Durak Dayı ihtiyarlasa da inatla gülümsemekten vazgeçmeyen, az gören gözleri ile dünyaya hep yeşil yeşil bakan şirin mi şirin kasaba sakinlerinden birisidir. Her sabah elinde ki bastonuna tutunarak, küçük adımlarla köyün kahvesine gelir, gözüne kestirdiği tanıdığı bir iki ahbap bulursa onunla dertleşir, sonra okey oynayanların yanına gelir ve boş bulduğu bir sandalyeye gülümseyerek oturur […]
ZEYNEP – ALİ DOĞAN
Ankara’da kaymakamlık yaptığım yıllardı. İlçede yalnız yaşayan yaşlı vatandaşlarımızı evlerinde ziyaret etmeye karar vermiştik. İlkin bu durumdaki vatandaşlarımızın sayısını tespit ettik, sonra ziyaretleri bir takvime bağladık. Haftanın en az bir gününü bu ziyaretlere ayırıyorduk. Yaşadıkları köyün ya da mahallenin muhtarına önceden haber veriyor, muhtarı da yanımıza alarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürümüzle […]
SAAT SEKİZDE, HESPEROS’UN YERİNDE – Gözde Sayınsoy
Pusulayı tekrar tekrar okudu. Orada olacaktı, bu sefer olacaktı ama zamanında mı orası meçhul. Yatağın üstüne yığılmış onlarca renk cümbüşü, kırmızının üstünde mor, morun üstünde mavi, kenardan gözüken işlemeli; bayağı ama gösterişli pullu payetler… Ahh, Margarita,her zamanki kararsızlığın, her zamanki heyecanın diye geçirdi içinden. Aradan geçen onca zaman, sanki hiç geçmemiş gibi… Sanki […]
BİR YEMEK MASALI – Didem Sayat
Mutfaktaydık. Mutfak masasına dirseğimi dayamış, başımı ellerimin arasına koymuş onu izliyordum. Koyu bir sessizlik hâkimdi aramızda. Sadece sesini duymaktan hiç haz etmediğim, yerini hiç sevmemiş ve bunu bağıra bağıra dile getiren, fakat sahibinin onu bir türlü işitmediği mutfak saatinin boğucu sesi rutin bir ritim katıyordu ortama. ‘‘ Hadi gel,’’ demişti telefonda. ‘‘Balık pişireceğim.’’ […]
ALIŞAMADIM – Volkan BAĞÇECİ
Ömrümüzün ortasından doğmak gibi bazen yaşam. Binlerce kez söylenmiş kelimelerin yeniden anlam kazandığı, ve yeniden bir ömre bedel sevmenin tadına vardığım, tenha bir sokak lambası gibi, daha sessiz, daha sakin geldiğin o günü ben hiç unutmadım. Saçlarına neleri kazımıştı, geldiğin rüzgarlı tepeler, kokusu nefesimi boğan, bazen kırık bir bakışının ardında gizli, ve sarmayı beklediğim […]
BENİM ANNEMİN ÇOK GÜZEL KİRPİKLERİ VARDI -Hakan Biçer
Bacağından ısırdığımda fazla direnmedi. Olduğu yerde kaskatı kalakaldı. Acı duyduğunu, onu neden ısırdığımı sorar gibi yüzüme baktı sadece. Secdeye gittiğinde yere yapışan alnı, terlediğinde yapış yapış olan ensesi kat kat oldu. Yüzündeki acıyı başka zaman görsem acırdım ona. Ama şimdi acıyı ben yaşattığım için gurur duyuyorum bundan. Derimi değiştireli kaç ay oldu hatırlamıyorum ama, […]
BEN ÇİKOLATALISINI SEVERİM – Dilara Dinçer
Dondurmayı yiyebilmek için yazın gelmesini beklemiyorum artık. Portakal yiyebilmek için kışın gelmesini de… Eskisi gibi sevemiyorum da zaten onları. Çok sevdiğim bir oyuncağımı çokta sevmediğimi fark etmiş gibiyim. O kuşkusuz, katıksız, sorgusuz sualsiz sevgiyi naftalinli kazakların arasına kaldırmış gibiyim… Ben biraz büyümüş gibiyim. Mevsim gözetmeksizin talep ettiğim an istediğimi bulabilmek mutluluk değil acı veriyor […]
Döner Sandalye – Serdar Şen
Kaybolan çocukluğa… Yağan karı umursamadan arka sokağa bakan bir pencere açıldı. İntiharı seçen kar taneleri hiç düşünmeden odaya daldı aynı anda. Bu acı sonu görmeyen sıkıntılı bir çift göz havada uçuşan kar tanelerini izliyordu. Oysa bu gözler çok değil birkaç yıl öncesine kadar coşkuyla, sevinçle bakardı […]
KABİL’İN ÇOCUKLARI – Ebru SORHUN
İnsanın zaman şartelini indiresi geliyor. Akan ahir zaman yediğim her lokma da can buluyor. Yüzyıllar ötesi ademi kalmayan cihan düşün. Kirli ne varsa içinde mekan tutmuş olan yok. Güçlü olan kafa eziyor; kuleler yapılıyor, deri yüzüyor; deneyler yapılıyor, tasmalıyor; ”çalışsın köle!’ ‘diyor. İnsan insana, insan cihana tükürüyor. Ama artık, tükürük çiseliyor üstüne ey […]
Kır Çiçekleri’nin Altında- aysu altaş
Topraklarla örtülü odaya akşam vakti çoktan gelmişti,zaten orası hiç aydınlık olmuyordu. Sarp kayalıklardan yapılma oval masanın üzerinde kemikleri cilalamak için kullanılan beyaz çakıl taşları dünden kalma biçimde duruyordu. Odaya ne birisi geliyor ne de birisi çıkıyordu,toprakların arasındaki boşluklardan süzülen rüzgarların ıslıkları odayı yalnızlık senfonisiyle dolduruyordu. Ansızın odaya incecik kemikli,çıkık elmacık kemikleri ve uzun […]
Son Yorumlar