ÖYKÜ 673
bir köpek ölüsünün üzerinden – tuncay arslan
Bir köpek ölüsünün üzerinden geçince ne hissedermiş insan, bunu ancak birkaç gün önce yerle yeksan olmuş bir köpek ölüsünün üzerinden geçince anladım. Daha önce bırakın böyle bir hissi yaşamayı, böyle bir düşünce bile aklımın ucundan geçmezdi inanın. Üstelik bu, sizin bildiğiniz köpek ölülerine de hiç benzemiyordu. Kanım çekildi, nefesim ekşidi, hislerim allak bullak oldu, inanın […]
OYUNCAK GERÇEK… – Volkan BAĞÇECİ
Sevgili okur; Şunu en başından belirtmeliyim ki; amacım asla cinsiyet ayrımı yapmak; kadını ve ya erkeği eleştirmek değil. Tek amacım; anne baba olarak belki de hiç farkında olmadığımız ve her bir bireyin sonuna kadar açık kalplilikle değerlendirmesi gerektiğine inandığım bir konu hakkında yapılan bir özeleştiridir. Geçenlerde yolda kırklı yaşlarda olduğunu tahmin […]
YABANCI KALABALIK – bahtiyar ermiş
Gül ibrişim ve erguvan; öyle sosyal, öyle cezbeder, öyle buyurgan veya belki de öyle harcayıcı bir kapıyı arasına almış. Pizzayı bilmez idik bilir olduk. Bekliyorum. Ammalı humma: -Merhaba şu, ne ağacı? -Kuş ağacı -İlgim kabarık ve kalabalıktır ağaçlara. Şu da kurt bağrı değil mi? -Orman fakültesini bitirmiş bu(!) -Bak bu da akçaağaç. Karşısındaki heybet […]
BEN BAŞBAKANIM – Kemal Kaçamak
Son derece normal görünen ama tuhaf hareketleri olan bir adamdı. İşsiz güçsüz birisiydi. Takım elbisesini giyer, bütün gün mahalle mahalle, köy köy dolaşır; gördüğü herkese bir şeyler anlatırdı. Bazen konuşacak kimseler bulamaz, sokakta gördüğü kedi köpeği kucağına alır, onlarla konuşurdu. Normal bir insan değildi yani. Yine bir gün takım elbisesini giydi, evden çıktı. Bu […]
YOLCULUK – murat öztürk
Selim’in bir gözü arabanın ön konsolundaki sabit ekranda duran, dijital turuncu renkli saatteydi. Saat gece yarısı 12’ye yaklaşmıştı. Bir taraftan dikkatle yolu izliyor, bir taraftan da eve geçince yapacağı işleri düşünüyordu. Evraklarını hazırlayacak, duş alacak, traş olacak, internette maillerini kontrol edip yatacaktı. Dışarıda deli gibi yağmur yağıyordu, bu yağmurla havada eve varmasının ne kadar […]
ÇAMLARIN GÖLGESİNDE – Peyman Ünalsın Gökhan
Ne kadar zaman oldu tam kestiremiyorum, ama yıllar sonra dede evinde olmam, hüzünle karışık heyecanlı bir mutluluk veriyor. Bahçeyi ovadan ayıran büyük demir kapının önünde arabayı durduruyorum. Bahçe, Ağustos ayının kavurucu sıcağı ile alev alev yanıyor. İncir ve zeytin ağaçlarının tam karşısında, sıcağın buğulu görüntüsü altında sadece çatısını seçebildiğim iki katlı beyaz taş evin yanındaki […]
AH-LEP -Uğur Demircan
Beş yaşımda, bir akrabam ağaçtan dut silkelerken, elindeki demir çubuğun arkasında bulunmuş, başıma çarpınca da epey ağlamıştım. Kan akıyor, annem telaşlanıyordu. Boyumun kısa olması dışında suç benimdi. Tehlikeli yerde bulunmuş, akıl edememiştim. Onlu yaşlarımda, Pinokyo bisikletimle şehri lastik lastik tavaf ettiğim dönemlerde, ani fren veya keskin dönüşler yüzünden çok düşerdim. Diz kapaklarımın yarası hiç […]
SERUM NACİ – Reşat Coşkun
Yaz mevsimde ilk işleri sabah erkenden kalkmak, mesire alanına gitmekti. Ayyaş takımının gece boyunca boşalan şişelerini, yanlarında getirdikleri çuvallara dolduruyor, ardından da satmak için çarşının yolunu tutuyorlardı. İşin tuhaf olan yanı, şişelerin bir kısmının içinde, gece tüketilemeyen içkilerin oluşuydu. Likör şişelerinde tüketilmeden kalan içkilerin tadına bakmak, ilk meraklarıydı. Ne de olsa likör meyvelerden […]
GİDENLERE… TARIK AKAN’A,-Cennet Güvenç
Sevgili Tarık Akan, beklenmedik gidişinin ardından şimdi bütün sözcüklerin anlamsızlaştığı bir yazı yazmak durumunda kaldım. Nasıl anlatsam, nereden başlasam? İnsan çocukluğunun o eşsiz ve en yakışıklı kahramanını, bebek yüzlü aktörünü nasıl anlatır ki? Hangi sözcükleri seçmeliyim o yemyeşil inatçı gözlerine? Hangi renge boyamalıyım şimdi ben bu yazıyı? Şimdi kim inandırabilir beni senin bir daha […]
AĞLAK ZAMPARA – Sevim Demiröz
Bir süredir olduğu gibi o sabah da alarm çalmadan uyandım. Önceleri on dakika daha fazla uyumak için kendime kapris yaparken şimdilerde yataktan kusar gibi kalkıyordum. Mesaimin başlamasına daha dört saat var ama hazırlanmaya başladım […]
Gerçeği Duysan Gerçek Olduğunu Anlar mısın? – Gürsel Özkır
Franz -Gerçeği duysan gerçek olduğunu anlar mısın? Gürsel -Hayır anlamam! Franz -Ya ne yaparsın? Gürsel -Anlamaya çalışırım. Franz-Neyi? Gürsel -Duyduğumu. Franz -Neyi duydun ki? Gürsel -Anlamadığımı. Franz -Anlayamadım. Gürsel -Duyarsan anlar mısın dediğin gerçeği. Franz -Duyduğun gerçeği neden anlayamazsın ki? Gürsel -Anlayamadığım değil, anlamadığım gerçeği. Franz -Peki neden? Gürsel -Zira duyduğum gerçeğin gerçek olduğuna ve duyduğum gerçeği gerçekten mi duydum diye işkillenirim. Franz -Sendeki bu kuruntunun amacı […]
GOGOL’UN İSTEĞİ ÜZERİNE SAHİBİNDEN SATILIK ÖLÜLER- burçin tolga yılmaz
Onları bana veriyor musunuz? …Ölenleri. Şaşkınlığımı gizleyemedim doğrusu gizlemeye de gerek duymadım. Karşıma geçmiş pişkin pişkin ölülerimi istiyordu benden. Şu yaşıma geldim böyle bir istekle karşılaşmadım. Bir de üslupsuz. Rusların konuşma konusunda incelikli olduğu söylenir. Geceden beri “anacığım” deyip duruyor. Ben de anlaması için “babacığım” diyorum; ama anlayacağı yok. Neyi anlayıp neyi anlamadığını önemsediğimi […]
Yer Cüceleri- Aysu Altaş
Toprağın altında;insanları deprem olduğuna inandıracak kadar büyük bir çalışma ve çaba vardı. Bu çaba öyle ki yerindeydi de;minik yer cüceleri insanlarla olan yüz yıllık dostluklarını kutlayacak ve ilk defa toprağın dışına çıkacaklardı. Ancak birkaç bilgiç yer cüce bugünün özel olmasını istiyordu,yer cüce ırkı insanlara damarlarında soylu ve erdemli bir kan taşıdıklarını inandırmalıydılar,ataları gerçekten […]
Son Yorumlar