ÖYKÜ 672
HUNTINGTON – Semiha Civirci
Yine soğuk bir gündü , belki havanın sıcaklığını tenimde hissedebiliyordum fakat kalbimde kopan fırtınalar bedenimi esir alıyor, hiç bir sıcağa yenilmiyordu . Üzerime gelen duvarlardaki keskin rutubet kokusu ciğerlerime işlerken kararmaya yüz tutmuş bir bez parçasıyla pencerenin kenarından giren rüzgar ve o garip uğultusunun önünü kapattım . Bu uğultu kimileri için ürkütücü bile sayılabilirdi […]
MEKTUP TERAPİSİ (LÜTFEN YARDIM EDİN) – B. TOLGA YILMAZ
Sevgili Ender, Öncelikle gönderdiğin mektup (gerçi sen elektronik posta gönderdin; ama bu yazıda gönderdiğin şeye mektup diyeceğim; zira elektronik posta kulağa pek hoş gelmiyor doğrusu) için zannediyorum ki sana teşekkür etmem gerekiyor. Eğer bu seni mutlu edecekse teşekkür ederim. Psikolojiye emek vermiş bunca hocanı ve arkadaşını seçmeyip beni seçmen şahsımı oldukça memnun etti! Her […]
ÇOCUKLUĞUM -Uğur DEMİRCAN
Kıpkırmızı toprağa düşen iri yağmur damlalarından mütevellit, Nevzat Bey tepesindeki çam ağaçlarının diplerinden yükselen çemenli toprak kokusu, benim ilk ve tek bağımlılığımdı. Çocukluğumun resmi tarihi, sıcak bir kovboy filmi pazarında başlamışsa da bana göre tam olarak, yaz akşamüstlerinin ani bastıran yağmurlarının serinliğinde, ellerini açıp ‘ver allahım ver’ nidalarıyla semazen misali dönen çocuklardan biri […]
Hiç Çocuk Olmamış Gibi – Ece Yavaşcan
“Büyümek güzel değil. Geçen her gün, her dakika aklım ve kalbim bütün hayal kırıklığıyla şahit oluyor buna. Gördüklerim, duyduklarım ve yaşadıklarım… Oysa çocukken ne kadar da güzeldi her şey. Tek endişemiz terli terli su içmemekti;salıncak sırasını kaçırmamaktı ya da apartmana giren bir kedinin yavrularına gizlice süt verme savaşıydı ruhun tüm saflığıyla. Oysa en çok […]
Figüranın Ölümü – Ayşe Gül Selamoğlu
Küçücük odanın üçte birini kaplayan masaya tiksinti ile baktı. Üzerindeki mavi beyaz muşambadan sadece eskimiş ayakları gözüküyordu. Bu şehre geldiği ilk gününü hatırlatıyordu bu masa. O güne de, talihine de küfrederek masaya yöneldi ve üzerindeki sakinleştirici haplarından 2 tane içti. Hapları yutacağı sırada gözüne kostümü çarptı, papyonunu gördüğü sırada ilaçlar boğazında düğümlendi ve […]
ÇOCUKLUĞUMDAN – nizamettin korucu
Çocukluğum pantolonu; aşırtmaları pantolonum. Kemer yerlerinden sağlı sollu, omuza çapraz atılan ve tekrar pantolonun kemer yerinde düğmelenen pantolonum. Paçaları bilek hizasında kadifeden pantolonum. Yaz kış sadece gerliğe ( misafirliğe ) gittiğimde annemin değiştirdiği pantolonum. Kumaş pantolonla ortaokula başladığım yıllarda tanıştım. Okul dönüşü kumaşı çıkarıp tekrar kadifeyi giyerdim. Mintanım ( Gömleğim ): Gömleğimin bileklikleri, toprakla […]
Söylesene bana senin yalnızlığın kim? – Volkan BAĞÇECİ
Madem ki duymak istiyor kulakların; öyleyse haykırıyorum dinle beni… Kanatlı bir gece kelebeği kadar hafif, başına geleceklerden habersiz, hoşuma gidecek yerde konaklayacak kadar saydam ruhum. Her defasında kendimi korumak için uçup kaçıyor, uçup kaçtıkça genişleyerek ağırlaşan ruhumu hiç bir bedene sığdıramadığım zamanları anımsıyorum. Oysa dönüşüm yıllarımda taşıdığım onca ağırlık soluduğum havanın katmanların da zehirlemişti bedenimi […]
ŞEHİR KUŞLARI -Metehan ÖZKÜN
En iyi şehir kuşları bilir, bir dala tutunamamanın ne olduğunu..Kanatlarında baharın kokusunu taşımaları gerekirken, egzoz dumanları eşlik eder onlara.. Uçabildikleri halde en çok onlar evsizdir ve bazen bir çatı, bazen klima ünitelerinin arkası ya da balkon demirlerini kendilerine yuva edinirler.. Elektrik tellerine bir söğüt dalı edasıyla konarlar ve beş yıllık plazaların arasında uçarken hayallerinde yüzyıllık […]
Hece Taşları Aylık Şiir Dergisi 18. Sayısı Çıktı….
Sevgili insan ben neredeyim dergi orada. Hece Taşları Dergisi 18. sayısı ile birlikte bundan sonra Kahramanmaraş’taydım. Derginizin 18 sayısı ekli dosyadadır. İlgi göstermenizi ve dostlarınızla paylaşarak sesimizi çoğaltmanızı istirham ederim. Selamlar saygılar Tayyib Atmaca Bülbül olmuş gülistanı beklerim Geçti cahil ömrüm gülizâr deyu Azgındır yaralar kabul etmez em Ya kime varayım yaram sar deyu Bir […]
İSKEMİK HAYAT – İMEN B.
İSKEMİK HAYAT Mevla’m ayrılık vermesin Gökte uçan kuşa Leyla’m. ŞİMDİ Belki kabustur diye sonuç kağıdına gözüyle bir çimdik attı.Elinin terinden harfler birbirine karışmıştı. Yazılanları da anlamıyordu ya.Kağıdı katladı.Cebine attı.Hastanenin bahçesindeki ağacın dibine ilişti.Herkes,herşey,her renk birbirine karıştı.Doktorun söyledikleri yankılanıyordu sadece zihninde.Nasıl olabilirdi bu?Nasıl onun başına gelebilirdi.O hem genç hem de ailenin tüm yükünü bugüne kadar kız […]
İRONİK KLİŞELER ve DUYGU GÖZLÜKLERİ -Zehra TÖRE
Kendi kedine boş bir odada yatıp, yapabileceği sınırsız şey varken yine hiçbir şey yapmıyor belki de yapamıyor olmanın acısı vicdan sızlatıyor. Tam yirmi dört sene oldu. Genç kategorisine dahi alınmadığımı idrak ettiren her bir reklama sövüyorum. Sitemli bir tebessüm dudaklarımı büküyor. Neler hayal ettim, neler oldu… Hepsini ben istedim, ben yaptım, ben yaşadım. Dümenim duygularımın […]
Islak Forma – Kerem Han
Arif, İzmir’e ilk defa yalnız gidecekti. Ellerini kavuşturmuş, başını cama dayamıştı. Gözleri, güneşin dünyadaki yansıması gibi olan uçsuz bucaksız ayçiçek tarlalarına dalıyordu, tepesindeki güneşten kuvvet alan gündöndüler sarı olan başlarını mağrur ve meraklı bir şekilde dikmiş otobüsü kesiyordu. Arif dokuz yaşındaydı. Nasıl ki yaz mevsiminde, güneş dik geldiğinde ayçiçekleri en verimli dönemini yaşıyorsa; Arif’in de […]
ANILAR SALİH ve BEN -ARZU GÖKBAŞ
Yorgun dudakların sebebi suskunluktandı. Sararıp solmuştu. Canlanmaya ihitiyacı vardı. Kanatarak değil ama. Can suyuna ihtiyacı vardı dudakların. İşin tuaf yanı o bunun farkında değildi. Salih. Siz tanır mısınız onu? Evet elbette tanırsınız. Şu sigarasını cam kenarında tüttüren, uzaklara dalıp giden Salih’ten bahsediyorum. Yalnız yolculukları seven hani. Ahmed Arif okuyan Salih. Hani derler ya şiir seven […]
Son Yorumlar