ÖYKÜ 673
LADES – ahmet azgın
Bazen dümeni kırık bir gemini, kalktığı limandır umut. Bazen çölde açan, bir demet gül. Bazen bütün bir çaresizliğin, sonudur. Kimine fazladır, kimine az. Umut edenler unutamaz, en çok unutmak istediğini. Zaten bu yüzden hep buruk bir tebessüme, yarısı olmayan bir cümleye bağlı kalır. İçinde ki koca bir okyanusa hükmederken, bir küçük gözyaşına teslim olur. Alabildiğine […]
Bu Yazı Dünya için ve Benim Dünyam Sensin – Sevim Demiröz
Bilmem kaç tonluk binaları, Bilmem kaç voltluk ışıklar aydınlatırken, Bize hediye gibi sunulan bir ölümden bahsetmek istiyorum. İnsanın insana ihaneti diyorum, fazla uzaklaşmış olamaz. Baksana, her yerde kan, parçalanmış cesetler, can çekişen hikayeler… KÖR, SAĞIR, DİLSİZ -devlet, insan diyetine girdi. Bizi faiş fiyata sattılar Sevgilim, g*tü iyi kollamak lazım. Dış sesimize sağırlar. İç sesimiz zaten […]
Olacak Şey Miydi? – Cennet Güvenç
Olacak Şey Miydi? Genç kadın, bir bahar sabahı, kuşların cıvıl cıvıl sesini duyarak yepyeni bir güne uyandı. Kuşların sesini dinlemeyi oldum olası çok seviyordu. Bu öylesine tanıdığı bildiği bir ses ki, kuşlar ona adeta her sabah “günaydın” diyordu. Kuşdili bilse hani emin olacaktı; ona günaydın dediklerine. Genç kadın penceresini açarak mis gibi bahar sabahını içine […]
Aramızdan Ter Sızmasın -Volkan Kemal
Yalnızlığın gözü kördür derlerse de inanmam… Bazen tavana dikerim gözlerimi… Sobanın ön camından yansıyan ışık kümesine takılır; gerilere doğru gider, yarı uykuya dalarım… Sobanın üzerinde kızaran ayvanın kokusu yayılır odaya. Bir dilim alır; dişlerimin arasında suyunu emerim; tok bir bebek gibi. Üçüncü gözümü açarım yavaş yavaş. Ayağımın baş parmağınıdaki sancıdan başlarım; çocukluğumun neşeli demleri, baltadan […]
BİLÛN KADIN – Şükran Engin Atmaca
Rüzgar, ilk dağı aştıktan sonra gür çayırlarda çimenlerle oynaşır,sonra yoluna devam etmek ister;ama ikinci dağı öldür Allah geçemezdi. Dağ, rüzgarın Bilun Kadın’ ın olduğu yere geçmesine izin verirse bir akıl bin akla dönüşecek…Dağ bunu bilmez mi? Geçemediği dağın ardında Bilun Kadın vardı.Rüzgarla gidip gelirdi Bilun Kadın’ın yaşlı aklı.Yaşlı kadın, üç gün hiç uyumadan ,hiç susmadan […]
dehlizdesin- İbrahim Özdemir
Bir şeyler üreten, yaşama bir küçük nokta kazandırmak derdinde olanlar için kapısı gıcırdayan bir kilerde, kulpları, kapakları tozlanmış az kullanılmış bir turşu bidonu vardır her zaman . Birileri sessiz ve dağınık bir odada kimilerinin on yıllardır aralanmamış gözkapaklarını açar. Kimilerinin beyninde şimşekler çakar o odadaki birkaç kelimeyle, kimilerine de fazlasını yansıtıp kabullenilmiş çaresizliği öğretir. Kimilerini […]
MÜPHEM GÜNDEN ARTAKALAN – batuhan bilgiç
Şehre henüz yaz gelmedi. Serin rüzgâr kaldırımlardaki su birikintilerini titretiyor. Yan caddeye çıkmak için pasaja girdiğimde sarı top sakallı, şalvar kot pantolon giyen emlakçı herifi görüyorum. Tanımamazlıktan geliyor ve sabahın köründe avladığı müşteriye sırıtırken tüm dişlerini göstererek gidecekleri tarafı işaret ediyor. Belki de sahiden tanımıyordur. Bir iki kez borç aldığımda da yüzüme pek bakmamıştı. Arkalarından […]
SON ÖYKÜ-Hasan Hüseyin Güneş
Yine Bartın-Amasra yolundayım ve yine bu yolun her santimetresi bana kilometrelerce acıya mal oluyor. En son öykümü burada yazmıştım, beş yıl önce; sonrasında, Hemingway misali bir tutukluk yaşıyorum. Her gidişimde son öykümü adeta yeniden yaşayarak ve hissederek bilinçaltımın dehlizlerinde kendimi yeniden keşfetmeye çabalıyorum. Son öykümde bal peteğinden gözleri, şiirden bakışları ve hüzünden yapılmış bir kızın […]
dünyasal cehennem-Kübra Kardan
Yorgunluk çökmüştü üstüne. Çaresizliğini, iç daralmasını dindiremiyordu. Sürekli Knut Hamsun’un açlık kitabındaki adam geliyordu aklına. Onun o çaresizliği, o gururu, o mutsuzluğu . Aç değildi belki bedenen ama ruhen açtı o da. Sevginin, konuşmanın, sarılmanın, güçlü hissetmenin açlığı vardı üzerinde. Tıpkı aç insanın midesine giren kramplar gibi kramplar giriyordu göğsüne hisleri çoğaldığı zaman. Aç insanın […]
Ölmeden Önceki Son Mektup-Sumru YILDIRGI
‘’Puslu bir gecenin karanlığı çökmüştü üzerime. Algılayamıyordum nerede olduğumu. Işıklar yandı bir anda, gözlerimi kamaştırarak, görüşümü engellemeyi başarıyordu. Elimdeki kanlı bıçağı gördüm ve…” Janset, büyük bir şehrin göbeğinde on beş katlı bir binanın sekizinci katında oturan yalnız bir kadındı. Yalnızlığını evindeki kedilerle, penceresindeki kuşlarla, parkta tanıştığı köpeklerle ve deniz kenarında onu huzura kavuşturan balıklarla kapatmaya […]
EŞE’NİN YOLU – Alp Yelgeçer
Yörük kadınları, göçün geleceğini Kuluçka Yıldızı’na bakarak bilirlerdi. Bir de tavukların yumurtadan kesilmiş olması gerekirdi. O zaman yaylalardan düzlere inilir, çadır yaşantısından medeniyet kıskacına girilirdi. Yaprakların koyudan açık yeşile döndüğü bir zaman, tam da Kuluçka Yıldızı gökyüzünde görünüp tavuklar yumurtadan kesilmeye başladığında Eşe yükünü hazırlamaya başladı. Ovaya göç vardı, köpeklerin yallarını verdikten sonra eşeğini kolanladı. […]
HİÇLİĞİN ORTASINDA BİR HİÇİZ – Efe nazım Arslançelik
Hayat bu mu ? dedi Tayfun, üç kere havaya ateş etti. Nazan tam karşısında duruyordu. Bir şeyler oluyordu ne olduğunun kimse farkında değildi. Namlunun ucundan çıkan duman, havaya karışan barut kokusu ve Nazan’ın soluksuz nefesinde gizliydi her şey, bitmemiş bir inşaatın soğuk duvarlarına yansıyan gölgeler kadar gerçek durmanın peşindeydi Tayfun. Elindeki silahı yavaşça yere bıraktı […]
Yeşilin Masumiyetine İnat, Beyazın Sevda Bilmezliği – Safiye Karaağaç
Siyah, kırmızı, sarı ve beyazı bıraktım. Yeşile dedim, sensin bu fırtınanın ayazı… Siyah örtbas etmek isterken, kırmızı suç üstüydü sürekli…Sabahları göremeyen sarı, buz tutmayan bir beyazdı… Yeşile dalarken gözüm, kesmiyordu yardan kalan alazı… Camdan damlalar bazen, gözünden süzülenden daha seri damlar…Sesini keser, bol ışıltılı bir gök gürültüsü… Yeşilden olsun istersin kederindeki hüzün, hüzünündeki yüzün ve […]
Son Yorumlar