ÖYKÜ 673
KIRK KAPININ KIRK DUASI – songül korkmaz
Üzerime sinmiş çekingen bir eda ile alıyorum kitabı elime. İsminin gizeminden midir yoksa içeriğinin kırk kapı ardına gizlenmiş olmasından mı bilmiyorum ufak ufak sızıntılar yaşıyorum içimde. Bir yandan hakkını verebilir miyim korkusu dilime pelesenk olurken diğer yandan bir an önce başlasam da merakımı gidersem tatlı telaşı hücrelerime kadar sızıyor. Ben normalde bir kitapla tanışırken yeni […]
DUVAR – serpil tuncer
Büyük beyaz bulutların gökyüzünde sıralandıkları ve renkli uçurtmaların çocuklar tarafından kanatlandırıldığı mayıs ayındaydık. Benim için mayıs, kendince güzellikleri olan başlı başına bir mevsim gibiydi. Baharın sancılı günlerinden sonra yaza kısa bir merhaba diyen, birkaç gülücükle insanların yüzünü şenlendiren güzel, genç bir kıza benziyordu. Severdim bu mevsimi. Bulunduğum yerden beni alıp ötelere götürdü. Patlayan tomurcuklara, büyümeye […]
PARMAK UÇLARINDA AŞK- 2 Hakan Gülçay
Gözlerimi dört açmış onu dinliyordum, hızla koşuyordum ona doğru oturduğum yerden. Bu benim için okunan son ezan, üstelik hala ona rağmen. Ve bu benim için son atak, hala bana rağmen… Kendimi toplamaya adıyorum artık. Kaç zamandır epey dağılan kendimi. İlk olarak; tüm karamsar hayallerimin tozunu alıyorum titizlikle. Bir bir yerlerine koyuyorum umutlarımı. Yaşamak için bunca […]
gece mavisi yel değirmeninin öyküsü -Efe Fakir
Sabah erkenden çıkıyorum odamdan. Merdivenleri ikişer üçer atlarken sırt çantamdan şıngırtılar geliyor. Çantanın kıçını elimin tersiyle dürtüklememle susuyor nesnelerim. Pansiyonun kapısından zor atıyorum kendimi sokağa. Anamın karnından demincek çıkmışçasına yabancıyım önümdeki şehre. Görülecek, dolaşılacak, fotoğraflanacak sayısız yer var şu birkaç günde. Huzursuzluğumun, telaşımın sebebi bu- az zamana çok iş sığdırmak huyum değildir ama oldu bir […]
EKREM ile MEKREM- galip önlü
Yoksul bir hal içinde sürünen Sabiha Hanım doğum sancıları çekiyordu. Ali Bey ise bir hafta önce otomobil kazasında ölmüştü. Fakat ölmeden önce Sabiha Hanım’a söylemişti. ‘’Hanım, doğacak olan bu ikiz çocuklarımızın ismini ben koyacağım. Biri Ekrem olsun, biri Mekrem..’’ O gece Sabiha Hanım için zor bir doğumdu ama ikizlerini sağ salim dünyaya getirmeyi başarmıştı. Oğullarına […]
Sevimli Hayalet – Kerem Han
Casper’in güneşle pazarlık ettiği bir bölüm vardı. En sevdiğim çizgi filmdi. Mevsimlerden yaz, küçük çocuklar kısa kollu tişörtleriyle ip atlarken, mütebessim balıkçılar inci kefal kovalarken, “güzelim yaz havasında hoş bir ezgiyle yükselen sesi sanki mutlu bir kara sevdayla yüklüyken”, birden hava bulutlandı, görmüş geçirmiş ihtiyarlar soğukkanlı, yaz yağmuru, birazdan geçer diyordu, endişeye mahal yok… Yağmur, […]
PELERİNSİZ BİR KAHRAMANIN BİYOGRAFİSİ-İbrahim Tekpınar
Televizyon garip makine, bazı şeyleri görünür yaparken bazı şeyleri de görünmez yapar. Mesela: hayal dünyamıza kahraman diye, pelerinli, kırmızı donlu tipleri zorla sokuşturan, uzaylıların garip yaratıklar olduğunu, insanları kaçırabileceği hikâyelerini beynimize sokan televizyondur ki dünyadaki tek kötülerin insanlar olduğu fikrinde olmamıza rağmen bize inandırılmaya çalışılan budur. Zihin dünyamıza kahramanları bayram şekeri edasında süslü püslü karakterler […]
AYIP – özgür karaoglu
İyi insanmış dedem.Ben çok tanıyamadım dedemi.Öldüğünde ortaokula gidiyordum.Sorduğum herkesin bir hikayesi vardı dedemle ilgili,bir tebessüm ve son cümle;’’Ama iyi adamdı rahmetli’’ Askere giderken iki yıllık evliymiş dedem.Çocuğu yokmuş.İnsan kendine dert edinmese de böyle şeyleri,dert edecek çok insan varmış o zamanlar.Dedem askerdeyken toplanmış köyün büyükleri.’’Yumurtaları soğumuş bunun,ısıtmak lazım ‘’ demişler.Buğuya sokmuşlar karısını.Ölmüş.Döndüğünde öldüğünü söylemişler.Niye diye sormamış.Bir […]
MATRUŞKA HAVASI VERİLMİŞ ÂŞKLAR – Begüm Sırmatel
Bazı âşıklar ezelden ebede birbirlerini doğura gelir. Matruşka havası verilmiş zaman ve bedenlerdir ruhların bekçileri. Çok fonksiyonlu bir daktilonun hızlı geri gitme tuşu gibi geçmişe götüren ya da seke seke geri ket vurduran her ne varsa şimdinin zehri, An’ı gırtlaklayanların izidir. -Ve her nasılsa insanoğlunun- kendi çıkarını düşünen bir varlık olarak-, neyin kendi çıkarına uygun […]
Bizim olanı bizden ayırmak… – Seda Duman
Bu sabah diğer sabahlara nazaran öğlen değil de sabaha daha yakın bir sabahta uyandım. Yine gerçek yaşamla rüyalarım arasındaki çizgi silikleşmeye başlıyordu. Uyanmamaya çalıştım. Rüya görmeye devam edebilmek için karmaşık hayaller kurdum. Ama kurduğum hayaller de rüyalarım gibi gerçek dünyayla bağlantıların temsillerini içeriyordu. Gerçeklikten rüyalarımda bile kurtulamıyordum. Benim yaşadığım bu çekişmeye yatak keyfi veya şekerleme […]
BENİ YALNIZ BIRAKMA – DİDEM SAYAT
‘‘ Ben kötü bir şey yapmadım. Hiç kötü bir şey yapmam ki ben! ’’ Selma, banyonun kapısını açtığında keskin bir çığlık attı. İstemsizce yapmıştı bunu. Sesi çatlak çatlak yankılandı boşlukta. Firuze Hanım, kendi kendine mırıldanıyor, kötü bir şey yapmadığını söylüyordu durmaksızın. Selma’nın çığlığı yaşlı kadını korkutmuş, söylenmesi bir anda ağıta dönüşmüştü. Neredeyse yarı çıplaktı. Geceliğini […]
DİRİLİŞ – GÜRSEL ÖZKIR
Yıllardır, hatta doğmadan önce beni vadinin kör kuyusunda gözleri kapalı hapsetmeye, kendilerine mahkum diretmeye ısrar ettiler bahar görmemiş vicdan çölleri. Çok uğraştılar beni benden edip, kendilerine uşak kılmaya… Ancak adımın özgürlük, soyadımın eşitlik olduğunu bilemiyorlardı… Yıllardır eşitlik ve özgürlük gözlerimin kapaklarını haksızlık kayalarının ağırlığına ve eşitsiz işkence yüküne terk ettiler. Bilemezler ki, terk edilen özgürlüğün […]
Mum – abdullah özçelik
Yarın giymeyi planladığınız kıyafetler çamaşır; kirli tabaklarınız, bardaklarınız ve tencereleriniz bulaşık makinesinde temizlenirken ve bu yorucu ev telaşınızdan sıyrılıp kendinizi kahve ve güzel bir film ile ödüllendirmişken, aniden kesilen elektrikler öfkeden başka hiç bir şey hissettirmez insana. Yapmanız gereken şey bellidir: Zihninizden uzuvlarınıza doğru koşarak ilerleyen öfke duygusuyla birlikte, evinizin bir köşesinde duran işe yaramayan […]
Son Yorumlar