ÖYKÜ 673
Hasan Hüseyin Korkmazgil -Cennet Güvenç
Ben ne zaman hüzünlensem alırım elime bir şiir kitabı. Ve ben ne zaman seni okusam dağılmış yıkılmış bir harabeye benzetirim kendimi. Duvarları yıkılmış, sıvası dökülmüş bir kerpiç ev gibi. Anadolu’nun bağrından kopup gelen yeni yetme bir delikanlı sevdası gibi çarpar durur yüreğim o anlarda. Hüzünle karışık hasrete bürünen bir mısranın haysiyetinde kaybolurken ruhum, iki damla […]
HİÇ BİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK- DİDEM SAYAT
Onu odanın ortasında yere çömelmiş, elindeki bir şeyi evirip çevirirken buldum. İki haftadır haber alamamıştım. Merak içindeydim. Ortak tanıdığımız herkesi aramıştım. Kimse onu ne görmüş, ne de onunla konuşmuştu. İşten bir iki ay önce çıkarıldığını öğrenmiştim iş yerini arayınca. Şaşırdım. Neden bana bundan bahsetmemişti? Emel’le aralarının birkaç aydır bozuk olduğunu biliyordum. Çocuğu alıp annesine gittiğini […]
PARMAK UÇLARINDA AŞK -Hakan GÜLÇAY
Bazen umarsız dikkatime rağmen kendimi diğerleriyle karıştırıyorum. Fakat diğerleri de bendim ne garip. Belki de karışıklığın asıl nedeni buydu. Çünkü ben tek değildim. Hayatım boyunca diğerleri peşimden ayrılmadı. Ne yalan söyleyeyim, hoşuma da gitmiyor değildi hani. Bazen biriyle, bazen de bir diğeriyle yaşanılan hayat her ne kadar zor olsa da, aslında bir o kadar da […]
AHMET UYSAL’DAN BURSA’YA ŞİİRLER… -TAMER UYSAL
(1) Sevgilim bir kaşı eğik bursa ikindisiydin sen (Ahmet Uysal) Hölderlin, “insan yeryüzünde şairane mukimdir” der.Yani hayat bir şiirdir aslında ucu sonu belli buna layık olmak isteyen bir insan gibi, şair dili ile bu yaşamı dokur… Yani onu alelade olmaktan çıkartır yeniden kurar ona yeni bir mana katar… Kuru toprağı işlemek mümbit hale getirmek gibi […]
DÜŞ – Turgut Say
“Başkasının düşünde uyanmak…” Turgut Say Is all that we see or seem But a dream within a dream? Edgar Allan Poe* Bir başkasının düşünde uyandığımda sersem gibiydim. İlk önce nerede olduğumu kestirememiştim sanki gövdeme bir başka kafayı yerleştirmişlerdi. Elimi ayağımı tanıyamaz haldeydim. Kendi kendime yabancıydım. Kendi içimde gariptim. Sonra yavaş yavaş alışmaya başlayınca anladım başkasının […]
Karanlık – fatma şahin
Onu kendi karanlığına itenler, diğer insanlardı. Onu anlamayanlardı. Çünkü o insanlar hiçbir zaman yeterince düşünmemiş, anlamını kavrayamamışlardı hayat denen yolculuğun. Farkında değillerdi içinde ve dışında olup bitenlerin. Oysa o, onun içine işliyordu her sözcük. Gördüğü deniz manzaraları usunun duvarlarını süslüyor, güneşin doğuşunun sıcaklığını kemiklerinde hissediyordu. O insanlarla konuşurken de bütün yargılarını bir kenara bırakarak karşısındakini […]
BÖCEK – Özgür KARAOĞLU
Düğünlerde niye gülüyor insanlar. Düğünde iki kişi bir araya gelmiyor da başka bir şey mi oluyor benim bilmediğim. Yine düğün. Gülen insanlar. Kravat sıkıyor. Çocuk durmuyor. Hanım çirkin. Güzel kendince ve herkesçe. Ama çirkin. Sürekli birileri geliyor. Ayağa kalkıyoruz. Aslında herkes çirkin. Kapıdan biri giriyor. Fısıldaşmalar. Masaya geliyor. Gülüşmeler. Fısıltıyla ne dediler, gülünce ne değişti. […]
Sokak Kedisi Ramiz – Cennet Güvenç
Az önce kitabı bırakıp yazmaya başladığımda bir kedi geldi yanıma, tuhaf tuhaf bana bakıp gitti. İçimden seni de yazayım da gör ey sevgili sokak kedisi dedim! 5 dakika sürdü sürmedi geri geldi. Sanırım onun da bana anlatacak hikâyesi var, bakalım neler anlatacak bizim sokak kedisi diye incelemeye koyuldum. Duvarın üzerinde kuyruğunu havaya kaldırdı. Beni ince […]
AĞUSTOS BÖCEKLERİ – DİDEM SAYAT
Yine akşam olmuş. Yavaş yavaş müşteriler giderken fark ettim havanın karardığını. Bütün gün nasıl geçti anlamadım. Çay getir Ahmet, su getir Ahmet, kola, gazoz, ayran derken… Hava nasıl sıcak! İnsanlar bir türlü serinleyemiyorlar. Çoğu yerde klima da yok. Kapılar, pencereler açık. Sık sık çarpan sesleri yankılanıyor sokakta. Bakkal Arif Amca bir klima alacağım, deyip duruyor. […]
TOZ -Gizem Pınar Karaboğa
Uzun zamandır süpürge sesi kesilmemişti. İnsan neyi bu kadar çok süpürebilir? Bir halı, ne kadar çok toz, tozların yapıştığı ayaklar, ayaklara binmiş vücutlar taşıyabilir? Nereden gelir bu kadar toz? Bu kir, nerede oluşmuştur? Sonra, nasıl bu kadar birikebilmiştir? Bu kadın, bu halının bu köşesine dersini yeterince vermemiş midir? Belki kadın bir gün demiştir: ‘’Bugün sizi […]
BİR KİMYA – Zeynep Uçar
“Karbon ve oksijen atomları…” dedi beyaz tabloya kocaman “C” ve “O” harflerini çizerek elindeki mavi kalemle bıyıklı kel adam. “Elementleri, maddeyi ve çok sonra bizi oluşturacak olan atomlar, bizi var edecek olan minik kütlesel elemanlar.” Sonra keskin zil sesi duyuldu. O dönemde bütün liselerde aynı zil sesi çalıyordu. O zamanlar on sekiz yaşındaydı, saçlarını oluşturan […]
Masada – Turgut Say
Masaya üç tabak koydu. Yanına çatal kaşık bıçak. Ona baktım bana aldırmadı. Masaya üç bardak koydu. Yüzüne baktım yüzüme dönüp bakmadı. Saat yediyi yirmi geçiyordu. Hava kararmıştı. Sokaktan arada bir konuşma sesi duyulsada ortalık sessizdi. Kıştı. Hava soğuktu. Sokaklar erken boşalıyordu. Genelde sekizde yemek için masaya otururduk. Tabi gidilecek bir yer veya gelecek bir misafırımız […]
Sessizliğin Dayanılmaz Çığlığı – Tek kişilik – Özge Filik
Sessizliğin Dayanılmaz Çığlığı Günlerdir düşünüyorum. Kış uykusuna yatmış şu halimize, nasıl müjdelesek baharı? Uyandırmaya çalıştığım her sayrı, ölümden besleniyor sanki. Geceyi giyinmişler ruhlarına. Her rüya, mistik bir çöl rüzgarı. “Herkes önce kendi rüyasına sahip çıkmalı!” dedi eski bir masal kahramanı. Ne olmalı bir hünsanın düşü? Bir ceset var ortada ve sahibi yok! Kendi bile sahiplenmemiş, […]
Son Yorumlar