ÖYKÜ 673
DUYUM – Volkan Kara
Ankara’nın alışık olmadığı yağmurlu günlerden birisiydi. Dışarıdaki insanlar ezilmekten kurtulmak için kaçan böcekler gibi bir sağa bir sola koşuşturuyordu. Gök gürültüsü, yağmurun uğultusu ile birleşerek kulak tırmalayıcı bir ses oluşturuyordu. Havaya kesin bir toprak kokusu hükmetmeye başlamıştı. Yağan yağmur, büyük su birikintileri oluşturuyor, sokaklar her geçen dakika yürümesi daha güç bir hal alıyordu. Rafet Bey […]
KÖR ADAM VE KUYRUKLU ÇEMBER İP – HASAN TEKİN
İlmik atılarak hazırda tutulan kalın ve tırtıllı sarmal ip, sivri ucuna tutturulduğu kalas parçasında, sarkıtılmış halde bekletiliyordu. Yoğunluğu sert esintisiyle ters orantılı, çapraz dalgalı rüzgarın basıncı, kuyruklu çember ipin içinden ve kenarından geçerek, hazırdaki asılı ipi bir yaprak gibi sallıyordu. İdam edilecek kişiden önce titremeye başlayan kalın ve tırtıllı sarmal ip, mavi gökyüzünün altında, çemberine […]
Karlı Bir Metropol Akşamı- Deniz Çantay
Yıllar sonra yine aynı şehideyim işte. Üniversite yıllarımın geçtiği o büyük metropolde… Lapa lapa kar yağıyor. Gençliğimde ne çok severdim karı. Annemin ördüğü kırmızı kazağımın üzerine giydiğim o kalın kaşmir paltonun yakasını iyice kaldırıp saatlerce karın altında yürürdüm. Ah, pardon yürürdük. Ben ve ilk göz ağrım… Çoğu insanın haritada nerede olduğunu bile bir bakışta bulamadığı, […]
MEZARBAŞI SOKAK – MEHMET AKİF DUMAN
Altmış yaşındayım. Hala yürüyor olduğuma şükrediyorum. Aklımın başımda olduğuna. Yaklaşık on iki yıl önce kaybettim Nilüfer Hanım’ı. Adını anınca bile için bir tuhaf oluyor. Kendimle iftihar ettiğim bir yön varsa o da başka bir kadını hayatıma sokmamış olmaktır. Evi biraz havalandırdım sabah. Çiçeklere su verdim. Devetabanı bir sürahi su yuttu. Tuvaletin lambası geçmiş, onu değiştirdim. […]
Kafeine Veda – Burak Çakır
Her zamanki mekânımızda, Kızılay’ın hafif yukarısında sakin bir kafede oturmuş konuşuyorduk. Anlam veremediğim bir gerginlik vardı üzerinde. Sorsam söylemezdi, biliyordum. Sormadım, birkaç saçma espri yaptım, yumuşasın yüzündeki kasvet. Biraz gülsün diye. Beni kırmamak için gülümsedi. Ne yapacağımı bilemeden latteme döndüm ben, aklımı onda bırakarak. Sonra nedendir bilinmez o başladı konuşmaya, bir şeyler anlattı biz ve […]
ONSUZ DA YAŞARIM, KALPSİZ DE – Serkan Sakmen
Ertan için sabahları evden dışarı atılan ilk adım hep isteksiz olmuştur. Bu sabahta aynı isteksiz tavır ile sigara ve ekmek almak için dışarı adımını attı. Üstelik dün gece bağıra çağıra kavga ettiği sevgilisi Işıl, evde fosur fosur uyuyordu. Bu nedenle Ertan’ın attığı her adım daha da isteksizleşiyordu. Birde üstüne cila niyetine binanın önüne park ettiği arabasının, aynasının kırık […]
Polenler, Perdeler ve Bebekler – Gizem AĞBAŞ
Hiç hayatın dışında kaldığını hissettin mi? İnsana Çok Uzak, anlaşılma güç, ağır bir duygu değil bu. Sadece bazen etrafında konuşan onca sese rağmen varlığından bir haber yanında duran resme, başının üzerinde asılı afişe dalan gözleri fark edersin. Sandığın gibi merkezi misin hayatının yoksa çemberin dışında mısın? Peki, bu hayat sahiden senin mi? Aldatılıyoruz ve biz […]
Apolte Kruncky
Bir fikirden kurtulmak için kaç bıçak darbesi gerek atmayan kalbine? Kaç kat toprak örtmek lazım en derine gömebilmek için? Ben, hastalıklı bir zihnin yarattığı son düşünceyim. Yakıp da bitiremediğiniz sigaranın ısınan izmariti, Geçmişten geleceğe gözlerinize kapanan bir perde, Ne zaman beni duymak isterseniz de, ettiğiniz en içten küfrün gizli öznesiyim. Kaç gece kalabalık bir yalnızlık […]
SES – TURGUT SAY
23:20 Treni biraz önce geçti. Şimdi sadece iki tren kaldı. 40 dakika içinde onlar da geçecek. Sonra? Beş saatlık bir sesizlik başlayacak. Bu arada belki uyuyabilir. Beş saatlık sessizlik uyku için yeter de artar. Bir köpek uzakta uluyor. Sokak lambasının koyu sarı renkli ışıkları, koridorun sonundaki pencereden içeriye süzülüyor ve karşı duvarda gölgeler dalgalanıyor. İkinci […]
Güç Yalnızca Sevgide – Begüm Sırmatel
Hayatları yalan üzerine kurulmuştu. Her yalan söylediklerinde hayatlarından bir şey eksiliyordu… “Dalton çizgileri” eksiliyor ve kaz ayağına birer birer ekleniyordu. Daltonlarla aynı cinsiyette bu dört kişilik dördü bir yerde, dördünün de eşi yanılgılarının eşliğinde şeş beş adamın, Hades’ten arınması beklenen bir zamandı. Ben (Ceylin) cennetin kapısından girişi sorgularken; beynim kocaman olmuş ve bedenimi aşmışken kocamın […]
İkiz Kardeşim – Cennet Güvenç
O sabah uyandığımda gitmişti ikiz kardeşim olacak zilli, çok uzaklara gitmişti. Onun ardından gelen yalnızlığın, sessizliğin hâkim olduğu belki de o an huzur olacak sandığım bir huzursuzluğun resmiydi yaşadığım hüznün adı. Biliyordum, gideceğini hissediyordum. İnsan bilmez mi? Aynı karında dokuz ay boyunca yaşadığım ve ilk kokusunu duyduğum anamdan sonra dokunduğum, bana müthiş derecede benzeyen, aynaya […]
Gölge ve Ölüm -Uygar Barış BUDAK
Karanlık, ruh, karanlıkta kaybolmuş ve surların önünde diz çökmüş krallığın prensi ölümün habercisi ve tanrıların lanetlediği zavallı. Ama korkmuyor, yürümekte tereddüt etmiyor, surların dev kapılarından içeri adımını atıyor, sarayın bahçesine kadar düşünmeksizin, durmaksızın, tereddütten hiçbir iz taşımaksızın yürümeye devam ediyor… Çok uzun bir zaman, çok uzun bir yolda aklına durmak gelmeksizin yürüyor… Ufka bakıyor ve […]
kesit – Deniz Gürmen
Üç gündür eve girmiyordum, üniversitedeki arkadaşlarımla tekrar görüşmeye karar vermiştik ve hala hızlılardı. Kendimi yaşlı hissediyordum, yürüyecek gücüm kalmadığında ya da bir yere uzandığımda. Gecenin sonunu hatırlamamam benim için riskli olsa da onlar bana anlatıyordu olanları ertesi gün. Bir keresinde oturduğumuz hamburgercide hamburgeri beğenmeyip mutfağa girmişim, onlara nasıl yapılacağını göstermek için, güvenlikler gelince de aşçılardan […]
Son Yorumlar