ÖYKÜ 673
BİRİSİ ADINA – Caner Sünecli
Sabahın ilk ışıklarında yatağında dört dönen bir insan bozuntusuyum. Uyku sersemi bir halde kafasında “bu sabah erken uyandım sensiz olmaz” la sakarlığın doruğunda bir adam. Hayatını adayacağı insanların onu umursamamasına aldırmadan yaşayıp giden biri. Şimdiye kadar uyandığım en erken saatte uyanmış işe gitmeye hazırlanıyordum. Çok susamıştım ve böbreklerim artık isyan ediyordu. Su içmek için kalktım. […]
Şişede durduğu gibi durmuyor gemiler – fegar saçma
Çocuk parkındaki gibi değil sevgiler, sevgililer. Hayat nereye açılıyor beni almadan. Evcilik en küçük yapımız mı? Büyüyünce ne mi olacağım, bir gün o kalpte bir gül o toprakta öleceğim. Duyarsın, mutluluktan uçuyor insan, oysa kuşlar öylemi, konacağımız kalbi bilemedik. Söylermisin havan kime dünya. Gişe yapmamış insanları izliyorum, yaşamayı beklemiyorduk. Nereye dönüyorsun bir şeyler söyle dünya, […]
Sivas’ın ışığı sönmeyecek
Aziz Nesin Madımak cehennemini yazmış: Müthiş bir çığlık Aziz Nesin’in Madımak katliamı hakkında aldığı notlar ortaya çıktı. Nesin, Metin Altıok’un nasıl öldürüldüğünü yazmış Aziz Nesin’in Sivas’taki Madımak Oteli Katliamı’ndan hemen sonra kaleme aldığı notlar 15 yıl sonra ortaya çıktı. Nesin notlarında, “Müthiş bir çığlık, kadın çığlığı… Sonra korkunç bir sessizlik. Evet ölüm sessizliği… Kısa sürüyor” […]
Adı Ayşe, Fatma, Hayriye – Aylin Özer
‘Kadını kadının içinde özgürlüğe kavuşturmak gerekir.’ Kadını kadının içinde özgürlüğe kavuşturmak gerekir” derken Nietszche’in kastettiği herhalde Harem-i Hümayun değildir. İlk toplumların anaerkil olduğu düşünülürse uygarlaştıkça medeniyetin tek “dişi” ile karşılaşma sanrısıyla yüz yüzeyiz. Klanlarda aynı klan içinden evlenmek yasaktı. (endogami yerine egzogami) Çünkü klan üyeleri aynı toteme inandıkları için kendilerini akraba sayarlardı. İlkel toplumların ilkleri […]
SEN İNANDIKÇA – Tuba İNCİHACILAR
Tüm düzen, hayatlarının şu ya da bu döneminde çevrelerinin onlara veremediği şeyleri arayan insanlar için kurulmuştur ve ya çevrelerinin onlara sağlayamadığını sandıkları şeyleri arayan insanlar için. Onlar da aramaktan vazgeçerler. ( Çavdar Tarlasındaki Çocuklar/J.D. Sallinger) Daha önce anlatılmamış bir hikâye ya da söylenmemiş bir söz bulamayabilirsiniz. Özneleri farklı olsa bile, böyle hikâyeler defalarca anlatılmıştır, belki […]
AŞKLAR BELKİ ÖLÜMSÜZ, AMA İNSANOĞLU ÖLÜMLÜ… – Deniz Çantay
Tam karşımda duruyordu. Aradan geçen onca yıla rağmen bir insan hiç mi değişmez? Bu değişmemişti işte. Aynı yüz, aynı model saçlar ve hafif dişlek yapısından dolayı sürekli aralık duran ve hep gülüyormuş gibi alaycı görünmesine neden olan o ağız. Değişiklik olarak sadece şakaklarına düşmüş tek tük aklar vardı, bir de o güzel gözlerinin kenarlarındaki ince […]
Yeni Bir Hikâye – Cennet Güvenç
“Ölümü göze alan yaşamasını da bilir “diyor şair ben ölümü göze alamadığım için mi yaşamayı beceremiyorum acaba? Neden bazı insanlar hayallerini bile kuramadıkları hayatların tam ortasında yaşar iken ben neden tırnağımla kazıyarak geldiğim bu yerden şimdi düşmek üzere gibi hissediyorum kendimi. Vazgeçmiş. Belki de tükenmişlik sendromu dedikleri bu olsa gerek. Yaşama karşı duyulan bu müthiş […]
Blöf – Burak ÇAKIR
Saatlerle aram bozuk bu aralar, takvimlerle de, bekleyişi hatırlatan ne varsa bozuğuz kısaca. Çünkü beklemek; gelecek bir mutluluk umuduna bugünkü mutluluğunu hiç etmen demek. Çünkü beklemek; meçhul yarınlara bugünden bel bağlamak demek. Oysa ben dünden harcadım bugünün ümidini, bir avuç dolusu anı kaldı ellerimde ki bu anılar fazlasıyla akışkan, korumak adına ne kadar sıksam o […]
ZAMANSIZ AYRILIKLAR – DİDEM SAYAT
BABAM’A ‘‘ Sonbahardı değil mi? Ben öyle hatırlıyorum. Kocaman kırmızı bir kamyon gelmişti avluya. Apar topar toplanmıştı eşyalarımız. Geri döneceğiz bir gün, demişti babam başımı okşayarak. Nenem o gün hiç çıkmamıştı evden dışarı. Son sonbahardı evet. Çükü Sarıkız’ı ziyaret etmiştik bir gün önce. Keşkek yapmıştı annemler her zamanki gibi. Nohut, pilav yanında. Bütün köy oradaydı. […]
Bulutların Evindir Gökyüzü – Gupse Nur Aydın
Herkes sever gökyüzünü. Bir hapishanede çok değerlidir mesela gökyüzü ve bütün denizler yansıttıkları gökyüzü kadar güzeldir. Bulutların evidir gökyüzü, ancak orada rahat ederler. Mecbur kaldıklarında korka korka çıkarlar evlerinden ama her seferinde, onlar için zor olsa da, evlerine geri dönerler. İstemeden, eksilirler bizar, belki biraz artarlar istemeden. Ben, şimdilerde sevmiyorum gökyüzünü. Boş bir evi hatırlatıyor […]
Kör Nokta – İdil Çetinkaya
Umuda rastlasaydım unutacaktım ölümü. Bütün vaz geçenler gibi ağlayacaktım, belki bir kaç aya unutacaktım. Ama öldüm. Hiç bir zamanda güçlü hissetmemiştim kendimi. Ama çevremdekiler hep ne kadar güçlü olduğumdan bahsederdi. Bu benimle çok bağdaşmıyordu biliyorum. Benim güç anlayışım onların ki kadar dünyevi değildi. Sürekli yenilgilerle doluydum ve zihnim olağan savaşlardan harabeydi. Bir çöplüktü içim. Kemikleri […]
YITIK ZAMANLAR VE YAŞAMA AĞRISI – Mert Şahin
Kış ortalarıydı. Yarı çekili perdenin açık bölümünden gökyüzünün gri ışığı odayı sönük bir yarı aydınlığa bürümüştü. Siyah beyaz bulutlar göğü kaplamış, güneşin yüzünü göstermesine izin vermiyordu. İkindi vaktiydi. Yattığı yerden kitabını okurken uyuyakalmış, kitap, sayfaları açık yüzükoyun yere düşmüştü. Uyanır gibi oldu. Etrafına uykulu uyanıklıkla ilgisiz, ufak bakışlarla nerede olduğunu anlamaya çalıştı kısa bir an. […]
ŞÜKRÜ BABA -salih aras
Rüzgâra karşı sigara içen bir adam ne kadar mutsuzsa o kadar mutsuzdu Şükrü Baba. Mihrimah Sultan camiinin duvarlarına yaslanmış, Üsküdar’ın arnavut kaldırımlarına sığınmış, başı iki elinin arasında saçlarına sigara yediriyor. Korkun Şükrü Babadan! Sadece ondan değil, bıyıkları sararmış saçları beyazlamış herkesten korkun. Çünkü onlar seneler içinde eksildikçe kendi hayatlarından anlattıkları hikâyeleri çoğalmış insanlar. Hey gidinin […]
Son Yorumlar