ÖYKÜ 673
Figüran – Güler Kalem
Kaç gündür bir haller var bizimkinde. Ölse çıtlatmaz ya… Böyle içim kıymık kıymık beklerken hiç oralı olmaz da şimdi. İçime dert olur, oturduğum yerde ben beni yer dururum gayrı. Hani o iş çıkışı geldiğinde şen şakrak şarkılar söyleye söyleye kapıyı açan adam! Dersin ki içine başka bir adam kaçmış mübareğin. Ruhunu yolda giderken ödünç vermiş […]
Ölü Şehir – Uygar Barış BUDAK
Kutsal ve Lanetli olanın bir araya gelmesi Işık ve Karanlığın ufkunda ikisi bir arada An ve Zamanda Beşinci Bölüm Kralın Gölgesinde Sıfır Yine bir dolunay sonrası, oda da ayakta durmuş geceye dair hiç bir anısı olmayışını düşünüyordu. “Neye şaşırıyorsun” dedi içinden bir ses “unuttukların mı yoksa hatırladıkların mı daha fazla karar verebiliyor musun?” Barış iç […]
İSYAN – Esra GÜNAY
Annemi kamelyalara benzetiyorum.Yılda bir kere açan çiçeklere.Hiç tam açıldığını görmedim yalnız annemin.Tastamam kendisi gibi olduğunu izleyemedim hiçbir zaman.Öyle bir yürek var ki bu kadın da tarifi imkansız,sözcükler yetersiz,kalem dilsiz… Çok küçüktüm.Eski evdeyken annemle beraber yatardım karyola da.Kaç gece annemin ağlayışları hıçkırıkları kulaklarımda uyanırdım.Anlamazdım o zaman küçüktüm ya!Ama bilirdim onun üzdüğünü.Özgüveni olmayan,çekingen,çığlıklarını içinde yaşayan ufacık bir […]
UMULMADIK DOST – Mehmet Ali ŞAHİN
Şehir bütün kalabalığını bu daracık sokağa kusmuş gibiydi. Sokağın haylaz kedisi Cengiz, insanların ayakları arasından yılan kıvraklığıyla süzülüp yanıma oturdu. Ellerimi bozkırın hunharlaşmış ayazına teslim etmeye direnen eldivenlerimi çıkarttım. Parmaklarımı Cengiz’in kürkünde nazikçe gezdiriyordum. Özellikle çenesinin altını okşadığımda bakışları kendiliğinden göğe uzanıyor, kedinin suretinden yansıyan yıldızlı gece içime derin bir huzur bahşediyordu. İnce, buğulu bir […]
Ben hep burdaydım Elpis – İDİL ÇETİNKAYA
Bir sabah gökten üç elma düştü insanın ayaklarına. Biri yüreğine yerleşdi insanın, biri zihnine bir diğeride kibirine. Bir yerlerdeyim hala. Herkes gibi. Sürekli bir şeyler değişiyor etrafımda. Zaman sürekli acelesi var gibi akıp gidiyor burukca. Şöminenin alevi yüzümün bir parçasını yakarken insanları izliyorum. Penceremin önüne bir sandalye yaslıyorum. Bir fincan kahve var sol elimde… . […]
KOVULMADIM, BEN AYRILDIM – Arzu Bahar Karakaş
Kapı çalıyor. Uykumdan kopup gelesim yok. “Çalar çalar gider her kimse, boş ver” diyorum kendime. Erken kalkmanızın gerekmediği bir günde, uykunuzun bölünmesi ile hala uyumaya zamanınızın olduğunu hatırlamanız arasındaki o kısacık anın mutluluğundayım. Şöyle bir yerleşiyorum yatağa tekrar. Yüzükoyun yatıp, bir kolumla boştaki yastığa sarılıyorum yumuşacık. Tiril tiril pike görevini yerine getirme çabasıyla yapışmış kalmış […]
HASTALIKLI İLİŞKİLER- Erdem Özçelik
Bazen hepimiz karmakarışık duygulara bürünürüz. Tek söz etmek gelmez insanın içinden. Tüm dünya karşında dursa bile bıçak kesmişçesine kilitlenir kalırsın o an. Sanki dilini yutmuş gibi sessizliğe, suskunluğa sığınırsın. Aslında söylenecek ne çok şey vardır. Söylenecek ne ağız dolusu kelimeler, cümleler bulunuyordur da konuşmaya mecalin yoktur. Hatta delicesine haykırmak, tüm kainata isyan etmek istersin. Zira […]
Beykoz’a Düşen Süptil – Emre Yıldırım
İstanbul’un iki yakasına mevzilenmiş balıkçılar zarif kolyeleri andıran zikzaklı bir desen oluşturur. Gün ağarmadan önce balığın bol bulunduğu yerlere dizilir, takımlarını çıkarır, ağlarını kontrol eder, tükenmiş ama sefihliklerinden vazgeçmemiş kimselere özgü bir huzurla şehrin cana kavuşmasını izleyip katıklarını atıştırırlar. Biri çaparisini hazırlarken diğeri Kıbrıs oltasını bağlar, pek azı da lüfere niyet ettiğinden akşam yemlisi için […]
AŞKIN KAVUŞMA HALİ- Deniz Çantay
Denizin karşısında oturmuş, boş gözlerle ufka bakarak öylece bekliyordum. Kasabanın diğer kadınları her zamanki gibi benden uzakta, ayrı bir küme oluşturarak oturmuştu. O kadar alışmıştım ki vebalıymışım gibi benden kaçmalarına, artık umursamıyordum bile. Oysa aynı kasabada doğup büyümüştük hepimiz. Aynı okula gitmiş, aynı havayı soluyup aynı çeşmeden su içmiştik. Şimdi beklediğimiz de aynı gemiydi. Hepimize […]
“İnsan ruhunun yarası dikiş tutmaz” – Cennet Güvenç
“ Tazeleyim mi abla çayını “ diyen tanımadığım bir sesle irkildim. Öylece baktım bu sesin sahibine. O cümlesini tekrarladı. “Tazeleyim mi abla çayını diye.” Ha evet olabilir dedim verdi bir bardak taze çayını. Buraya ne zaman geldim nasıl geldim kaç saattir burada oturuyorum bilmiyorum, daha doğrusu farkında değilim. Kendi derdimi unutup şöyle etrafa bir göz […]
PARAYI ALLAH BELLEYENLER – Tuba Kır
Güneş doğarken ortalık alaca değil, zifiriydi. Yas Soma’ya erkenden, gündüz yeni yeni başlarken çökmüştü. Ölümün karası Soma’nın ana, ara, tüm sokaklarında sinsi sinsi geziniyordu. Fark etmediler. Telaşla başladı o günde. Diğerleri gibi. Herkes gibi. Kahvaltıda içilen çaylar bardaklarda, ucundan koparılmış ekmekler gümüş rengi sinilerde, kenarından bir çatal alınmış peynirler tabaklarda yarım kaldı. -Ameed, dün Hüseyin […]
” O” Yazan: SOUDABEH ASHRAFI Çeviren:Turgut Say
Bakışlarının, kahve bardağı ve masanın üzerinden geçip odanın diğer tarafındaki pencereye ve arkada yağan yağmura varması o kadar uzun sürüyor ki, bir an hiç o tarafa varamayacak diye geçiyor aklımdan. En son onları gördüğümden beri bir yaş ihtiyarlamışız. O ve eşiyle bir masada oturmuş kahvelerimizi yudumluyoruz. Yağmur tak tak tak vuruyor camlara ve bizim konuşmalarımızı […]
ÖLÜ ŞEHİR – UYGAR BARIŞ BUDAK
Ölü Şehir Kutsal ve Lanetli olanın bir araya gelmesi Işık ve Karanlığın ufkunda ikisi bir arada An ve Zamanda Beşinci Bölüm Ceviz ağacının gölgesinde bir yaşam ve anılar Bal Arısı Kralın Gölgesinde Sıfır Yine bir dolunay sonrası, oda da ayakta durmuş geceye dair hiç bir anısı olmayışını düşünüyordu. “Neye şaşırıyorsun” dedi içinden bir ses “unuttukların […]
Son Yorumlar