ÖYKÜ 673
KALK O MASADAN GÜLŞAH – Didem Boz
Kadının sesinden… Demir Onu öldürmek istemiştim. Üstelik kendim yapamazdım bunu. Başka birinden yardım almam gerekirdi. Profesyonel birinden. Onu öldürecektim. Sadece onu değil, içimde yaşayan bu çift başlı canavarı. Cinayet gününe hazırlandım. Kalbi durduğu an, duracaktı kalbim. Bana ait olmayan hangi duygu varsa çıkıp gidecekti içimden. En çok da utancım. Utancımı öldürecektim. Koşulsuz teslimiyetimi, doyumsuzluğumu , […]
ÜÇ İHLÂS BİR FATİHA- Nazlı Ayça Özkarahan
Su şişelerini torbaya koyarken bir kere daha tembihledi. – İkisini içeceksin, birini dökeceksin unutma! Anlamadığımdan emin bir tavırla son bir kez torbanın içine elini soktu. – Bak, kırmızı kâğıt olanını âdetinin üçüncü günü içeceksin. Sarı kâğıt olanını ilişkiye girince, bitene kadar her seferinde iç. Yeşil olanı, hem senin hem de kocanın donlarınıza serp… Bitene kadar […]
SPİRALLİ HİKAYE – Saniye Kısakürek
Sabahtı. Sardunyayı sulamadınız Hayat hanım. Sabahtı. Yapraklarını büzdü sardunya. Sevmedi yerini. Hiç ölmeseydiniz, İstiklale giderdiniz binlerce kez. Sabahlara kadar gezerdiniz sokaklarında. -Sabahlamayı ilk kez duymuş olsanız da- Galatasaray lisesinin oradaki heykelin altında sarılırdınız bir buluta. Ayağınıza köpekler dadanırdı. Korkardınız. Hızlıca kaçardınız oradan, Emirgan taraflarına doğru. Müziksiz caddeler, ışıltısı sönmüş mağazalar, beyninizi delen yaygaracı AVM’lerin soluk […]
GÜNAH – İzzet ALTUN
Daktiloyu çok severim. Harfleri adeta tek tek taşırsın, uzaklardan çok uzaklardan geliyormuş, gelmiş de yorulmuş hissi uyandırır. Ancak çok sevenlerin duyabileceği bir çığlık ile ölümsüz kılınır harfler. Hikayene dokunursun ellerinden dökülür göz yaşın… Hiç daktilom olmadı harfleri taşıyacak, ellerim olmadı, hikayem olmadı. Sıradan bir taksi şoförüyum, hiç aşkım olmadı ama çok çığlık attım. Büyük arzularım […]
KAZA – Tuba Kır
Yağmurlu bir sonbahar akşamında, iskelenin en ucuna bacaklarını toplayıp oturmuş genç bir kız içini çekti ve neredeyse bağırarak “Ben şimdi nasıl yaşayacağım?” diye denize sordu. Deniz bir iki dalgalandı, ses etmedi. Ne desin bilemedi. Kim bilir kaçıncı kez bu ve bunun benzeri şeyler duymuştu, ne dertler dinlemişti insan denilen canlıdan. Kederli genç kızdan bir haykırış […]
mu-r-at – Canan İNAL
hatırlamayı bilmiyordum daha. ya iki ya üç defa aydınlık olmuştu. her taraf kupkuru. onlarca bacak, yan yana, ardı sıra. bazıları uzaklaşıyor, bir o kadarı geliyor. ben onlara yetişemiyorum, ne o kadar hızlı, ne de o kadar uzun koşamıyorum ki. dizlerimi bile kilitleyemediğim için ayakta uyuyamıyorum. dediler ki, birkaç aydınlık, birkaç karanlığı izleyecekmiş, sonra ben de […]
Ölü Şehir – UYGAR BARIŞ BUDAK
Uyan karanlıkta olan, yanı başındayım! Üçüncü Bölüm Avcı Karanlık gecede dolunayın ışığında kendini ayinine vermiş yitik bir adam. Her dolunayda olduğu gibi, Barış dolunayda kaldırımı sahiplenmiş gibi oturuyordu. Sahiplenme ona mı aitti, kaldırım tarafından sahiplenilen kendisi miydi? Gecenin bütün dolunaylardan tek eksiği Alaaddin’in Barış’ı ilemiyor olmasıydı. Bunu gizli yaptığını düşünen Alaaddin karşısında ki adamın kendisini […]
Gönlümün Yıkıntıları – Songül Korkmaz
Kan kokan sokaklara güneş bile küskün doğmuştu sanki bugün. Kendini göstermekten korkarcasına geç doğmuştu bu sabah Filistin topraklarına. Semalardan bir garip sitemle yolluyordu ışıklarını; hasadı kurumuş tarlalara. Zamanın kanla harmanlandığı yine böyle bir sabaha açmıştı gözlerini Hanan. Kendine gelmeye çalışırken hareket edemediğini fark etti. Ayaklarına düşen büyük taşlar bacaklarını esir alarak tutuyordu Hanan’ı enkaz yığınlarının […]
Biz bugün mutluysak – Buse Deniz EROL
Serince esen rüzgarın huzurla karışarak her hücrenize dolduğu, yeşillik kokusunun daha sınırlarını geçtiğiniz anda hissedildiği, denizdeki dalgaların sesinin insanın içini ılıttığı, Ege’nin o güzelim topraklarındaydım… Kış bahçesini andıran balkonumuzun açık camından hafif bir rüzgar esiyordu. Elimde bir fincan kahvem vardı. Denizin güzelliğine öyle kapılmıştım ki, yanımdan bir anda gelen sesle ürperdim. ‘’Biraz daha süt ister […]
RÜYANIN KIYISINDA – Hatice Dökmen
Seni yazacak kalemim Çizecek seni Çamur balçık bulaşacak sayfaya Hesaplaşacak belki Belki yüzleşecek aynada Belki kıvıracak sözcükleri İsyan edecek belki de kimbilir Sonra tükenip gidecek çırpınışlarla Hâlâ gördüğüm rüyanın etkisindeyim. Aslında pek inanmam ama bu geceki rüyamı, dün yaptırdığım testlerin kötü çıkacağına yorumluyorum. Doktorum, Hacer’e sonuçları üç günden önce alamazsınız demiş. Rüyamda, baba evindeymişim. Anneciğimin […]
HASRETLİK AŞKLAR – Erdem Özçelik
Rüzgarın uğultusuyla uyanmıştı yeni güne. İçinde tatlı bir huzur vardı sebepsiz. Gülümseyerek açmıştı gözlerini. Yerinden kalktığında güneş yeni doğuyordu. Yatağının ucuna geldiğinde saçı başı karışmış bir haldeydi. Sonra küçük ellerini başına getirerek saçlarını havalandırdı. Tıpkı tatlı bir melodi gibi. Ayakları üstüne doğrulduğunda garip bir enerji hissetti içinde. Sanki dünyaya yeniden gelmiş gibi hafifti. Ve bu […]
YAŞANDI DİYE ÜZÜLME BİTTİ DİYE SEVİN – MUHARREM DEMİRDİŞ
Ulus’ta her şeyi yıkıyorlar Zerrinn. Seni bulduğum ve bulamadığım her şeyi. Sanki bir tragedyanın son sahnesindeyiz ve dünya, yıkımını her zerresinde yaşayacak; ve biz! Yapraklar ve tapınaklar, kale ve yaban üzümleri, oteller ve ayak izleri… Her şey titreyecek; yıkım, sahnede bu kez gösterilecek ve birebir yaşatılacak, seyircisiz bir tragedyanın tüm ezgileri yek bir ağızdan söylenecek. […]
YANIK İZİ – TUBA KIR
(Türk Kahvesi) Tevfik Bey, oturduğu binanın merdivenlerini yavaş yavaş çıkarken, başına gelecekleri henüz bilmiyordu. Dik basamakları ağır ağır tırmanırken, yorgun dizleri iki yana esniyor, kambur sırtı iyice ağırlaşıyordu. Her tırabzan başında devam edebilmek için durup, dinleniyordu. Üçüncü kattaki dairesine yaklaştığında, taşıdığı poşetindeki dört portakal ve bir kepekli ekmek, kocaman kayalarla yer değiştirmişti. Hava alma bahanesiyle, […]
Son Yorumlar