ÖYKÜ 672
A Y A K K A B I L A R V E P A S A P O R T / ÖYKÜ DİDEM AYDIN
NEREDE O KARA PARÇASI, O GEMİNİN GİDECEĞİ HANİ Nerede o kara parçası, o gemi gidecekti ya hani? Çok çok uzakta, her denizcisi bilir… Nerede peki yelken açtığı o yer? Geride, çok çok geride, tüm diyebilecekleri budur. Güneş güvertenin parlak yüzüne öğleyi çalarken tam tepede, Kolkola ne hoştur süzülmek sularda! Ya kıç tarafına dayanıp aşağıyı izlemek Uzayıp giderken biz, enlenen köpüklü yolda Fırtınalı gecelerde vahşi kuzey rüzgarları kükrerken, […]
HİÇ KİMSE / JALE SANCAK
Önce rüzgârı doldurdu odayı. Sonra saçları. Upuzun, topuklarına kadar dalga dalga, bal rengi saçları, tutkulu bir şarkı gibi bütün odayı kuşattı. Beyaz tül giysisiyle çıplaklığını sıkıca örtüp pencerenin kıyısında asılı duran fanusu aldı, soluğuyla yaktı. Sonra delişmen uğultularla dans eden denize doğru eğilip fırtınanın kanatlarına dokunuverdi. Fırtına, geceyle el ele, suyun üzerinde uçuşuyor, su da […]
DÖNÜŞÜM / DİYDEM DENİZ KOÇ
Kollarından tutan iki kişi onu odaya girdirdi. Odanın büyük bir kısmını kaplayan masanın arkasında oturan beyaz gömlekli birinin, önündeki kâğıtlara bir şeyler yazdığını gördü. Duvara muntazam bir şekilde asılmış üzerinde adamın resminin olduğu belgelere bakılırsa bu adamın, başarılı ama bir o kadar da sonunu hazırlayıp onu ölüme bile götürebilecek bir karakter bozukluğuna sahip, küstah tavır […]
BİLGİ AÇLIĞI / AYŞE KAYGUSUZ
Kafamın içinde gidip gitmemek arası bir çelişkiye düşünce, elimde okuduğum kitaptan bir şey anlamıyorum. Oysa sınava sadece on gün kaldı. Bitirmem gereken dokuz ünite var. Test de çözmem gerekiyor daha. Yine de içimdeki gitme isteğini engelleyemiyorum. Birçok şey öğrenebilirim bugün. Elimdeki kitabı bırakıp kurşun yemiş gibi fırlıyorum yerimden. Soyunup dökünüyorum. Pantolon gömlek mi, gömlek etek […]
AYNALARI DÜZELTİR GİBİ / ZEYNEP SÖNMEZ
Yarım kalan ve yankılanan sözcükler, yürümek gibi, nereden gelip nereye gittikleri belli olmayan yolcular gibi, tanrı misafiri gibi kuruluyorlar içime. (Yanımdan hızlı adımlarla geçenlerin konuşmalarından kırpıp sana yoruyorum…) –…dese bana… –…az kaldı… –…den arıyormuş… Evden çıkışımı, yol boyunca düşündüklerimi, az önce konuştuğum simitçiyi bile buzlu bir camın ardından izler gibiyim; gömülü demir külçe kalkmıyor yüreğimden. […]
İŞÇİ ÇOCUK, İŞSİZ BEN VE ANNEM…- NESLİHAN NESLİ
Ne için başardım ve mutluyum diyebiliyor insan kendine.Kafamın içinde sorular ve sanki hayatın bana sunacağı hep o mutsuzluk korkusu dolanıyor.Kendime keşkelerden ve belkilerden başka hiçbirşey sunamıyorum.Ruh halimin dalgalı denizinde bir nefes almak için çırpınmaktan yorulduğumu hissediyorum,yoruldukça kırıyorum,kırılıyorum.Sanırım böyle bir zamanda kırmıştım annemide,onun verdiği mahçubiyetle teklifine tamam diyorum. Koyuluyoruz pazar yoluna.Yol boyunca telkinlerini dinliyorum. Sürekli herkesin […]
90lı yıllar: biz büyüdük ve kirlendi dünya! / Albeniz T. Ezme
anneme ve yeni doğacak umuduma… Dört kardeşli bir ailem oldu ama herbirimiz farklı eğitim sistemlerinde okuduk. Kredili sistem görenimiz de var, ÖYS, ÖSS ile savaşanımız da… Soru sorduğumda ‘ben modern matematik bilmem’ diyen abim de vardı, kafasından soruları çözüp bana anlatmayı başaramayan ablam da… Kimimiz daha ilkokul sıralarında gördü yalanda olsa Osmanlı tarihini, kimimiz Dünya […]
Uzakların Soyutlandığı Yerde / Mine Köker
Yaprakların sarı rengini güneşin kırgınlığından aldığı bir gün, telaşlı bir koşturmaca içindeyim. Sabah vapura binmek için hızlı adımlarla ilerliyorum yolda. Kahvaltı alışkanlığım olmadığından, gözüme ilişen simitçiden simit almak için para çıkardım. Uzattığımda, satıcı ile göz göze geldim. Siyah bir çift göz… Bakışları; şehrin karanlığını derin çizgilere tamamlayan… Kalabalıktı, çok fazla ilgilenemedi benimle. Hızlı hareketlerle, çevresine […]
Köprüler / Cüneyt Kuru
Ilgaz’ın altında can yoldaşın kulübesi, öyle bakma mazlum ben bilirim o bakışın ardını, daha dün bastı jandarma gel buyur çay sıcak. Yürek yaralanınca, düşersin fakirin yerleşkesine. Diz boyunda kar, kitaplarını dondurmuşsun, yüreğini nadasa bırakmışsın, yol uzundu, dediğin köprüden geçtim, herkesin mutlaka geçeceği köprüden, ben erken geçtim yoldaş. Nedir köprü, bizi bize bağlayanımıdır yoksa uzun ayrılıkların […]
İbrahim / Bedros Dağlıyan
Hıncahınç dolu otobüse kıl payıyla yetiştiğinde huzurluydu. Sarsıla sarsıla ilerleyen eski otobüs, şehrin varoşuna doğru ilerlerken; sıcak etkisiyle terleyen insanlardan gelen kokular midesini bulandırıyordu. Oldum olası ter kokusundan nefret ederdi. Bu yüzden sabah akşam duş alıp çamaşır değiştirir, tıraşını olurdu. Bu konuda karısı da kendisi gibi titiz ve temiz bir kadındı. Karısı Emine’yi düşününce gözleri […]
Çay Bahçesi / Özgen Aydos
26 yaşındayım. Hayalim; kıyısı denize uzanan bir şehirde çay bahçesi açmak. Bir birahane ya da bistro değil. Aile çay bahçesi. Çünkü çay bahçelerine kavga etmeye ya da sevişmeye gelmez insanlar. Oraya gelen insanların egoları, hırsları ve birbirleriyle kavgaları yoktur. Ya sakince sohbet ederler ya da çaylarını içerken denize bakarlar… Ne düşündüklerini, neyi arzuladıklarını, ne için […]
Nasılsın? / Nursel Dinler
” – Nasılsın ?” diye sormıyorum. Nefesim yetmiyor.Yokluğunda göğsüm nasıl sıkıştıysa etrafını kabuslar sarmış canım,nasıl çırpınmışsa, bir sürü anımız tozlandı. ” -Güzel gözlüm” derdin.yokluğunda göz pınarlarım kurudu. Düşünebiliyor musun bir nehrin dağa küstüğünü? Yokluk böyle bir şeydi sanırım. Kimi yokluktan çalıyordu. Kimi öfkeleniyordu, vurup kırıp döküyordu. Ben yokluğunda delirmeyi seçtim. Ağaçlarla, dallarla, sokak […]
Leonardo di ser Piero da Vinci’nin İncileri / Begüm Sırmatel
Günah şeyler meyanında yakılan aşklar tekrar tekrar canlanırmış. Kendisine hayran Rafael ile haset Mikelanj arasında harcanmasındı yaratıcı delilikler. Henüz ‘Saray ressamı’ ünvanının yanından geçmemişken saray müzisyeni olmuş biricik sevgilim, keşfettiğin her şey ne kadar sevdalı bakıyor ellerine. Ellerin ki sağdan sola yazışların, bir müzisyenin elleri olduğunu ayna tekniğinin de dansıyla bir şekilde ele vermektedir. Seni […]
Son Yorumlar