ÖYKÜ 707
17.DEFTER – FUNDA TARAKÇIOĞLU
Kocaman bakışlı, kara gözlü kız yeni elbisesinin eteklerini savura savura koşturuyor evin içinde. Az sonra arkadaşları ellerinde hediyeleriyle gelmeye başlarlar. Neler getirecekler ona bakalım, heyecanla koşup kendi odasına dalıyor, küçük aynasından kabarık eteklerini hayranlıkla izliyor. Birden onu görüyor aynada. Adam her zamanki gibi, kısılmış gözleriyle sırıtarak bakıyor ona. “Şeker kız gel bakayım, al bak bu […]
DENİZ KUMU KAMPİNG 2.KAVGA – OĞUZ BATIN
Gazino diye adlandırılan harabe yere yakın mesafeden bütün kampı inleten bağırış ve çağrışlar duyulmaya başladı.Kamptaki insanlar kısa bir süre sonra bağırış ve çağırışın olduğu yerdeydi.Bu gürültü meydana gelen şiddetli bir tartışmanın yansımasıydı: “Senin kadar sahtekar adam görmedim.Paramı hemen geri ver Kadri.” Ağarmış sakallarının ve bıyığının altından Kazım Bey,adeta öfke kusuyordu.Kampın sahiplerinden Kadri Bey,durumu toplamak adına […]
DUVAR SAATİ – YASİN ERTAŞ
Yorgundu, başını yastığa koymasıyla uyuması bir oldu. Vakit bu yorgunluğa aldırmadı ve güneş gösterdi takma altın dişlerini salonun penceresinden, biraz sonra da bir kadın, ellili yaşlarda, dişleri görünmüyordu; somurtkan, yarı uykuluydu, girdi salondan içeri; -Hadi, hadi kalk oğlum, hadiii! Salondaki kanepede uyuyordu çünkü odası yoktu. Bıraksalar iki gün aralıksız uyuyabilirdi. Bunu tanrı da biliyordu, kadın […]
YANLIŞLIKLA YALNIZLIK – EMRE GÜRKAN KANMAZ
Sessizlik. Kulakları sağar edercesine sessizlik. Gece sanki Adil’in başucunda bir bekçi gibi nöbet tutuyordu. Havada tek bir yıldızın olmayışı biraz ürkütücü olsa da Adil, gökyüzünün başıboşluğuna böyle zamanlarda hep hayran olurdu. Bu yıl otuz birinci yaş gününü kutlayacak olması midesine sancılar girmesine neden olduğu için her yıl sadece bir gün yas tutardı Adil. Babasını ve […]
MANDALSIZ GÜNLER – NESLİHAN ÇELBİŞER
Hüznün kaç karat olduğunu sordu kadın adama. Adam her zamanki gibi onu duymadı. Kadın, pencerenin pervazına açılmış anten deliğinden kayıp giden zamanın hesabını yapıyordu. Daha ne kadar yakması gerekiyordu canını? Kulakları duyuyordu duymasına fakat ruhu sağırlaşmıştı. “Doğalgaz faturası bu ay da gecikti.’’ dedi adam. Kadın tavuğu parçalayıp buzdolabı poşetlerine koyduktan sonra gerçekleştiremediği, boğazında düğümlenen düşler […]
HANFENDİ – AYŞEGÜL CENGİZ AKMAN
Kısa bir an tereddüt ederek bir adım attı. Sonra bir adım daha. Kimse kalbinin ne kadar sıkıştığını farkedemezdi o anda. Olsa olsa çekingen biri olarak algılanabilirdi dışarıdan. Sonra bir adım daha. Adım attıkça parçalanıyordu ruhu, yerlere saçılıyordu dağınıkça. Elinden bir şey gelmiyordu yapabileceği tek şey oradan uzaklaşmaktı. Paramparça etrafa saçılmış ruhunu toparlayamadan ilerlemeye devam ediyordu. […]
SANDIK – MÜNİRE ÖZGENCAN
Dün annemin sandığını açtım ilk kez. Neredeyse bir yıl olacak. Annem zaman zaman açar, içinden bir şeyler alır, bir şeyler koyardı. Pek oralı olmazdım. Havlular, sandık lekesi olmuş dantel masa örtüleri, kenarları oyalanmış renk renk yemeniler, nevresim takımları, seccadeler. Aralara serpiştirilmiş naftalin paketleri. Kahverengi çantasında evlilik cüzdanı, ilkokul diploması, gazeteden kesilmiş bir makale, babama ait […]
İÇİ ACIDI- TUBA KIR
Gün akşama dönmeye başlamış, parktan gelen çocuk çığlıkları azalmıştı. Kadınlar tek eğlenceleri günlerden dönmüş, işten gelecek kocalarına yemek hazırlamaktaydılar. Apartmanlar kuru fasulye, pilav en çok da patlıcan kızartması kokuyordu. Çocuklar okul mesailerini bitirmiş, karınlarını doyurmuş, dinlenmişler, ödevlerini yapmaya nazlanıyorlardı. Köpek sahipleri büyüklü, küçüklü cins köpeklerini tasmalarından salmışlar, tuvalet ihtiyaçlarını gidermelerini sabırla ve ağır adımlarla seyrediyorlardı. […]
SABAH – ÖYKÜ DİDEM AYDIN
Sinek gibi örümceğe yakalanmıştı, hepsinin bir ağı vardı, hepsi sabırla beklerdi. Gözleri perdeli, sahne gerisinde duymak isterlerdi; ne çok erkek ve fakat ne kadar az insan, ne çok kadın ve fakat ne kadar az insan hamamböcekleri gibi tezgahın üstünü alırlardı; yeter ki gece olsun, yeter ki nefesleri kesilsin. Hamamböcekleri gibi tezgâhın üstünü almıştı, onun […]
SON DURAK C’NNETTEPE – FÜSUN ÇETİNEL
Ceyda, Portakal yokuşunu tırmanan yorgun otobüslerden birine binmek zorunda kaldığında saat beşi çoktan geçmişti. Zengin sitelerine ev işine giden kadınlar, bahçıvanlar, ayak işine bakan genç çocuklarla tıka basa doluydu içerisi. Furkan, elleri direksiyonda, kırmızı BMW’sinin içinde ağzı açık arkasından bakakalmıştı. Onun otobüse binmeye cesaret edebileceğini, kendisini yolun ortasında ekebileceğini hiç beklemezdi. İntikamı feci olacaktı. Ceyda […]
EMANET SÖZLER DOLABI – MİNE AYKAL
Gün’e Ay’a daha nice yıllara ve yollara… Uyarı: Dolabın önüne kadar geldiğine göre ihtiyaç sahibisin belli ki ey güzel yaralı. Aç kapılarını, korkma. Seç, beğen, al. Olsun bütün bu cümleler yaralarına şifa. Aman ha az bulma. Bunlar son sözcükler değil ki. Aşk, yürekte ölmedikçe; can, tene veda etmedikçe hep gelir yenisi dile. Bırakıver yerine […]
ÇIKMAZ SOKAK – İSA BALCI
…Sağa döndü. Çıkmaz sokak. Bir uçurumun kenarına benziyordu. Her şey bitti diye düşünemeden. Sokağın dip köşesine saklandı. Kalbi, evde kendisini başka bir kadınla basmak üzere olan adamın karısının kapıyı yumrukladığı gibi çarpıyordu. Bir sessizlik, iki sessizlik, üç sessizlik. Nefesinin ve kalbinin sesini yavaşlatıp arkasından gelen polislerin adım seslerine yoğunlaştı. Kimse gelmiyordu. İzini kaybettirdi. İyi yırttım. […]
ÖZÜRLÜ KADROSU – ÖMÜR KURT
… Dairenin kapısını yavaşça tıklattı: “Gel!” “Ben, yeni atandım buraya”, dedi ürkek bir ses. Bir yüz, önce Hüseyin’in olmayan kolunu süzdü… Sonra başını kaldırdı: “Ha! Şu özürlü kadrosundan…” Hüseyin yutkundu; duyulur duyulmaz bir sesle; “Evet” dedi… “Tamam, bir alt kata in. Sol koridorda, en sondaki oda”, Eliyle Hüseyin’in olmayan kolunu işaret ediyordu: “Zaten senin […]
En Çok Okunanlar







Son Yorumlar