Eylül – Zeynep Kasap
Karla karışık yağmur geliyormuş İstanbul’a, hafta sonunda Eylül’de geleceğim bekle demiştin Gidişinden altı ay sonra bir gece rüyamda Sağanak yağıyordu telefonda Konuşurken sesine, sesime, sevincime İki eylül altmış altı yağmur geçti üzerinden Yoksun yine Kaç eylül daha var? Onu da söyleseydin sabaha uyanmadan keşke Kaç yağmur yağacak sensiz. Korkutuyor bilincim Soru işareti koymak istemedim Cevabını […]
Aynılıklar Denizi – Hasan Eren Demir
Yalan vilayetin hayaletlerinin Kaldırıma kazınmış siluetleri Güneşi uğurluyor ufkuna Bir gün daha, Bir kez daha Zenginler ve fakir arzuları . Aynı güne uyanacak Aynı işte, aynı okulda çalışacak Aynı paranın hayalini kurup Aynı kadında mahvolacak Aynı aşkı Aynı basit kelimelerle Aynı hayatı Aynı yirmi dört saatli sistemle bitirecek Kızgınlıklarına Aynı ünlemi koyarken Çevresinden aynı yardımı […]
Kurtuluş – Derya Eke
Derme çatma bir evdi aslında paylaştığımız o dönem, dubleks bir dairenin alt tarafından tereyağı gibi kesilip ayrılmış, bazı yerlerinde ayakta durmakta bile zorlandığımız tatlı mı tatlı canlı mı canlı bir çatı katı… “Ora”’nın gürültülü caddesinden, cana yakin sokaklarından, hem dost hem çakal esnafından uzaktık. Odamız; her daim aç, her daim uyuşuk, her daim dost martıların […]
Kaçak – Berkay Karataş
Ayak sesleri dökülüyor gecenin en karanlığında Yürüdükçe çürüyen kaldırımlar dökülüyor ayaklarımın altından Zifiri karanlıkta yürüdüm mü dar sokaklarda Koşmak isterim gecenin getirdiği sessizliğe . Ne ay ne güneş aydınlatıyor önümü Korkar oldum gölgemden Birazdan bütün bu yaşananlar karanlıkta kalacak Güneşin doğmasıyla üzeri bir yorgan gibi kapanacak . Karanlıkken göremediğim dar sokaklarda boyalı duvarlar Çirkin çizilen […]
Söylenmeyeni Duymak – Dilek İşcen Akışık
İkizimi uğurladım. Yüreğime ekilen özlem çiçekleri sık sık sulandıkları için maalesef büyümekteler. Elimden ancak bu kadarı geliyor, ne yapabilirim? Çok az sözcükle anlaşabilmenin ne demek olduğunu ondan öğrendim. Anlaşıldığımızı hissettiğimizde, mutluluk filizlenmez mi benliğimizde? Dinleyen kendini bizim yerimize koyabildiğinde nasıl da güvenle sarılırız ona. Babamla konuşarak ve konuşmayarak paylaştıklarımız ruhumu hep yatıştırdı. Ölümünden çok kısa […]
Patlamış Mısır – Yasemin Evren
Güya kahve aldıracaktım. Hiç aklımda yokken bir paket mısır aldırdım. Bu ara patlamış mısır çekiyor canım. 30 yaş daha genç olsam “aş mı eriyorum, yoksa hamile miyim?” diye kuşkuya kapılırdım. Yoo… Öyle bir durum da yok. Kapı gibi menapoz diploması alalı onaltı yıl oldu. Aman canım, insanın her yaşında bir şeyler ister canı. Mısır taneleri […]
Zombi Algoritması – Josef Hasek Kılçıksız
Bir zombi alegorisi olarak kapitalist modernite Otuz yıldan beri milyonlarca insan, hayatlarını piyasa güçlerinin çekip çevirmesine, davranışlarını şekillendirmesine ve demokratik haklarını zapturapt altına almasına izin verdi. Zamanla adı ekonomi olan bir din ve bu dinin kendilerini bu düzeneklerin iktidarına ve denetimine tapmaya adamış müritleri oluştu. Şimdi serbest piyasa sistemi kendi içine çöküp patladı. Bencillik, hiyerarşi […]
Ertelenen Hayal (A Dream Deferred) – Zübeyde Demir
Bu şiir, 2013 senesinde 1. dijital sayımızda yayınlanarak, o sayının en çok okunan şiiri olmuştur. Biraz nostalji biraz da eski yazar ve şair arkadaşlarımızı yeniden hatırlamak için bu şiiri yeniden sizlerle buluşturmak istedik. Ne gelir ertelenen bir hayalin başına? Kurur mu güneşin önünde kuru üzüm gibi? Yoksa bir yara gibi iltihaplanıp, sonra da geçer mi? […]
İçimden Gelen – İsmail Güneş
Denizlere dalmak gibiSenin gözlerine bakmakSaçlarında kum tanesi. *** Nereden geliyor bu ahenkSaçların gökkuşağına benzerSaçların çıkmaz sokağım *** Hep kendime çarpıyorumSavrulan bir kum tanesiyimGözlerinin melikesiyim Eyl 6, 2020KİRPİ EDİTÖR
La – Ali Köseoğlu
Aşkı ölmüş aşkı öldürmüş Ninnilerle uyutan Uyandığımızda boğazlayan Kandan karanlıktan beslenen Kargalardan nameler dinleyen Ayı baharı saklayan umudu çalan Hürriyeti budayan Hoyrat tanrılar büyütürüz Yüreğinde suni aşklar Kucağında ölü ceninler taşıyan Kent meydanlarında Mahrem duygularına gem vuramayan Nobran kent delikanlılarını Nadan kent kızlarını büyüten Hayalleri yağmalayan Yalnız ve şaşkın sanal âlem çocuklarını doğuran Tanrılar büyütürüz […]
Leblebi Tozu – Oğuzcan Ertürk
Salı pazarının girişinde peynirci gözüme çarpıyor. Annemin peynircisi. Hemen yanında da zeytincisi, sebzecisi, meyvecisi… Kalabalığın içine giriyoruz. Ayakkabı alınacaktı bugün bana. Şimdiye kadar bir defa geçti ayakkabının konusu. İnşallah unutmamıştır sözünü. Akşama okulun bahçesinde çok önemli maçım var. Topumun da havası şişecek. Saçlarımı dağıtarak, güya beni seven amcalardan sıkıldım. İkide bir ‘Bu okula gidiyor mu?’ […]
Entelektüellerin Büyük Korkusu – Senur Ünver
Geriye yazmak ve kafein tüketmek dışında bir şey kalmadığında; yemek ve su, tuvalet ve gezinti bir hiç olduğunda, alışveriş öteki insanları gözleme halini alıp bir süre sonra da sıkıcılaştığında, işte o berbat zamanların başlangıcı, düşünsel sürecin kendisi gelip çatmış demektir. Artık siz, bundan sonra, kolay kolay bir şey satın alamaz, kendinize ihtiyaç yaratamaz, yemeği kısarsınız. […]
Bir Varmış Bir Yokmuş -Zeynep Kasap
Daracık sokaklar Daralır sahilden tepeye Çıktıkça git gide Sokak daralır ağaçlar çoğalır Her evin yalnız çatısı görünür Her bir eve seksen ağaç düşer Köyde tüm ağaçlar senindir Büyük şehirlerde servetin Denize bakar evler burada Ormana ağaca Kuş sesleri duyulmaz Yanı başından geçmeyince Evler kalın duvarlar ardında Görünmez olur Bir varmış bir yokmuş buranın adı Mahalle […]
Son Yorumlar