Sait faik Öykülerinde “İnsan” – Melek Koç
Duygusallığın ve insan sevgisinin anlatım ustası Sait Faik ölümünün üzerinden kuşaklar geçse de hâlâ canlı, dipdiri karşımızda duruyor. Bunun sonraki nesiller için de böyle olacağını hepimiz biliyoruz. Çünkü O, insana ve yaşama, çağını aşan bir bakışla yaklaşarak insanın tüm hallerini öykülerine yansıtmıştır. Öyle ki konu her zaman “insan”ın ardında kalmış, onun nitelikli anlatımı içinde kaybolmuştur. […]
Yaz Kızım – Berrin Yelkenbiçer
Yataktan o kadar hızlı fırladı ki her zamanki gibi başı döndü. Tamam, dedi, kendi kendine, baş dönmesi cepteydi ama gece yatmadan önce perdelerin bir kanadını nasıl olmuş da kapalı unutmuştu? Hiç sevmiyordu karanlık odalarda uyanmayı. Her iki kanadı ardına kadar açınca odaya parlak gün ışığı doldu, her şey yoluna girdi. Saate baktı, vakit tamamdı. Saat […]
Kayıp – Josef Hasek Kılçıksız
Evden dışarı çıktı. İçeride bunalmıştı. Yenilikleri hurda, zamanı saatsiz bir gündü yaşanan. Güneş az önce Torosların arkasında gözden yitmiş, karanlık doğuda yükselip gökyüzüne yıldızlar serpiştirmeye başlamıştı. Dağları örten kışın ilk karı ve Akdeniz’den gelen son güz sıcakları arasında bir yerdeydi mevsim. Yürüdü nehir boyunca. Sazlığa geldi. Gölgesinin durduğu yere. Toprak katıydı orada. Basılmış ve düğüm […]
Uyanış – Dilek İşcen Akışık
Heyecanla hazırlanırken birden nasıl tanıştıklarını hatırladı. Londra’ya gittiğinde bir kafede başlamıştı her şey. Birbirlerini ilk gördükleri an parlayan kıvılcımla koskoca bir kent aydınlanmıştı sanki. Otuzunda, en güzel yaşların başındaydı o zaman. Kendini bildi bileli söylediği hep aynıydı. Âşık olmadan evlenmem. Tanıştıklarında David kırk yaşındaydı. Gizemli havasını daha etkileyici kılan mavi gözleri Esra’nın engin denizi oldu. […]
Dilek Uçurmaca – Hatice Dökmen
Toprak yığınının başucunda bir tahta dikiliydi. Üzerinde tebeşirle yazılmış yazılar vardı ama Berat henüz onları okuyacak kadar büyümemişti. Ancak ne yazdığını kendince yorumlayabiliyordu. Annesi, abileri, ablaları ve amcaları; babasının başındaki o tahtaya bakarak dua ederlerdi. Mesela amcası; “Has adamdı. Yiğit adamdı gardaşım,” derdi. Tahtayı okşardı. “Yüzümüzü yerden kaldırdı.” Annesi gülmeyi çoktan unutmuş yüzünü sürerdi tahtaya. […]
Binbirdirek Masalı – Güler Demir
SESSİZLİĞİMİN SESİ Odamdayım, pencere ardına kadar açık Dinliyorum sessizliğin sesini; Rüzgârın sesi, gecenin rengiyle dans ediyor, Nameler hüzünlü, adımlar yavaşça. Dinliyorum sessizliğimin sesini; Arındırıyor bedenimi iç dünyamı. Gecenin sessizliğimdeki sesi Arındırdıkça bedenimi, Düşlerim aydınlanıyor, nameler şenleniyor. Hışımla geldi, Buzlu camdan ışık sızıyormuş odasına Ne yapıyorsun gecenin yarısında, dedi Öykü yazmaya çalışıyorum, dedim Baktı e o […]
Akif’e – Süleyman Ethem Erdoğan
Bu yorgun kaldırım basamaklarına üşüşen Sen hakikatin yedinci resmisin Sevginin analitik bir çöl olduğu yerden gelen Ayaklarını rüzgara bas Rüzgardan hayata bakan sensin Özgür olduğunu bedenine kanıtlayan Kanatlanan bu değil mi ömrünün çürük Ve paramparça olmuş yıkıntılarından doğan? Sen 70 yıl duraksız çalışmaya karar vermiş Fakat yaşamayı meslek edinmişsin Eline aldığında bu hayat senin mi […]
Okursun – Aziz Nayır
Hangisi daha doğru diye sordun sözlerle yaratılmış güven mi kesilmiş dili imleyen kağıt mı . aklımda bir istasyon dolaşıyor günlerdir sorgusuz bir hükümlüyüm yollara atmosfere girip küllenen göktaşı -yine de ışıldatan geceyi- uzağım – çok uzak- yangınlı bir ormana belki de kederim bundan . hangisi daha doğru diye sordun bir doğrun vardı , belli sorarken […]
UCUZA KAPANMIŞ BİR TİYATRONUN KELEPİR MASKELERİ- Mücahit Kartal
Bir çünkülük açıklaması vardı isyanımın Bahsettikçe yağmur camlara tutunacaktı Bahsettikçe yağmur canlara tutunacaktı… Bir barksızın verdiği nefesin buğusuna İsimlerimizi yazacaklardı Artık kullanılmayan bir alfabenin tozlu harfleri ile Kimse okuyamayacaktı Yitip gidecektik çünkü tamlamasız Kimse bilmeyecekti, Çoluk diyeceklerdi çocuktan önce Çünkü bizim öfkemizde bıldırcınlar çıldırmıştı Küçük küçük eskimiştik kulaktan kulağa İnce bir söz olmuştuk, duyulması marifet […]
Olmazlara Meyyalim – Serap Fidancı
ben gövdesine yenik dut ağacıyımsen bal tutmuş badem ağacıkuşlar konarlarkuşlar uçarlar ben zehirli vedaların tren garıyımsen hasretle kavuşmalarıntren garıtrenler geçerlertrenler dururlar sen istanbulusun martılarınben serçelerin ankarasısen en güzelisin mevsimlerinben renklerin en karası sen bir şarapsın kan kırmızıben kan toplayan ince bir sızısen göğüsün denizlerinben gecelerin sönük yıldızı ah benim hasret türküsü yarimah benim olmazlara meyyalimah […]
Ters Yöndesiniz!-Perihan Çelik
Adil Hür, Stutgart’ta yaşayan, iki çocuklu, dul bir Türk kadınla evlenince Türkiye’deki işini gücünü bırakıp Almanya’ya kapaği atar. Burada epey bir zaman iş aradıktan sonra, ailesiyle birlikte kendini Darmstadt’ta bulur. Büyük bir plastik fabrikasında yük indirme bindirme işine girince şehrin dışında, işyerine çok uzak olmayan, nasılsa Türklerin fazla olmadığı bir semtte ve tek yönlü bir […]
Mürver Ağaçlarının Altında – Belgin Bıyıkoğlu
Aperi, arabayı sokağın girişine park etti. Moloz yığınlarına, söylene söylene, yürümeye başladı. Ne yol bıraktılar ne kaldırım, düşüp kalmasam iyidir. Ayağıyla yoluna çıkan bir tahta parçasını itekledi, birkaç adım daha attı, bir demir parçasına takıldı, tökezledi. Neyse bu sefer de ucuz atlattık. Önüne daha dikkatli bakarak yürümeye devam etti. Sokaktaki bütün apartmanlar yıkılmıştı. Üstelik de […]
KARTVİZİT-Mustafa Bilgücü
Biri gelir, biri gider Biri ölür, biri doğar Beri gelir, geri gider Biri gelir, kimi ölür Yeri gelir, seni sever Kimi ölür, kimi gider Kimi sever, kimi değer Yeri gelir, ona gider Bana bakar, sana yazar Ona doğar, bana küser Seni sever, beni döver Yüze güler, kara çalar Kına yakar, yere bakar Sana yazar, bana […]
Son Yorumlar