Yenilgi Yıllarının Umut ve Direnç Süvarisi: Ömer Gürcan – Mehmet Özgür Ersan
İki bin beş yılının mayıs ayının yirmisinden askerden yeni gelmişim. Sarıkamış’ın soğuk ve duru gökyüzünü yeni bırakıp Ankara’da gürül gürül bir bahara inmişim Esenboğa Havaalanına. Henüz ayaklarım yere basmıyor. Sevdiğim insanı ailemi göreceğim heyecan hat safhada. Yalnız solun o genel hastalığını atamamışım bin dokuz yüz doksan dört yılının on sekiz nisanındaki gözaltından çıkışım gibi […]
Zima’da kış yün çorapsız geçmez Sevgili Yevtuşenko? Mustafa Kemal Gültekin
Sabah ikinci dersteyiz, dalgın dalgın pencereden dışarıdaki kar yağışına seyrediyordum, aniden sınıfın kapısı açıldı. Önde Bölüm Başkanı Altan Hocamız, yanında orta boylu biri , arkalarında ise uzun boylu altın sarısı saçları dağınık halde, yeşil gözleri kanlanmış sempatik başka biri daha girdi. Arkalarından diğer sınıflardan öğrencileri de doluşunca ortalık karıştı. O anda kürsüde oturan sarışın mavi […]
Ağabeyim-Mehmet Özgür Ersan
ÖmerGürcan’ın aziz hatırasına Kim kazanır? Kim kaybeder? Kim gider pencerenin önüne? Kim söyler onun adını herkesten önce? Kim söyler devrimin türküsünü ? Biri var Taşır göğü o sevdalı Kazanır. Kaybetmez. Söylemez Biri var, gözlerine sahip Cesur babasının O benim kardeşimdi Ağabeyimdi Yoldaşımdı cesur mert süvari Kapılar kapandığından beri Sosyalizmin umudu kalmadığından beri Bir süvari Yol […]
UCU DELİK SİYAH ÇORAP VE KIRMIZI TETİKLERİ -Efla Berrin Fırat
Sevgili hiç! Farkı yok birbirinden bu ellerin Uzatmayan Uzanmayan… Suya durdu toprak Kök içti ayrılık Uzun bekledi yas Kabus taradı uykunun saçlarını Yola kıvrıldı ağıt Kıvrandı saat Yürüyüp giderken bir kedi. Bitlendi kış yastıkları uzak soluklarda Ağırlığını taşıyan kaldırımlar yaladı ayaz ayaklarını Büyükada’nın. Görkemliydi ihanetin nazarı Kilise intiharlarında! Pelteleşmiş her avuç […]
KAR YAĞIYOR ŞEHRİME -Zeynel KÜRKÇÜ
Bu gece kar yağıyor şehrime Karamelim Kumrular üşüyor balkonumda Gidici bir beyaz düşüyor yollara Kirlenip gidecek karışıp çamura Sen yine de iyi bak kendine Bahar hayaliyle ısıt yüreğini Üşüme üstünü sıkı giy Gece yıldızları sar sırtına Soğuk yakmasın gül tenini Bak… Yine söyleyemedim Seni sevdiğimi Kar’dın sen karamelim Saf temiz bembeyaz Ta ki eriyene kadar […]
OLSUN -Sevim Demiröz
Bazen öyle olur. Söyleyecek bir düzine cümlen varken nereden başlayacağını bilmediğin için susarsın. Sıra sana geldiği halde susarsın. Daha önce işe yaramadığı için susarsın. Çünkü bilirsin; her savaş kendini tekrar eder ve bir gün er ya da geç bütün aşklar biter. Çarpan bir kapının, kayıplara karışan bir adres olduğunu anlarsın. Mutfak camından bakarsın […]
ALİBEY & CUNDA ÜZERİNE- Fatih Altınbeyaz
Her tarafın çeşitli kokularla bezendiği bir gün, Ayvalık, Alibey/Cunda adasındaydım. Yalnızdım, keşke yanıma bir arkadaş alsaydım diye evzindim (hayıflandım) ilkin. Sonra bu nereden geldiği belli olmayan düşünceyi unuttum gitti. En yakınlarımın bile alaylı/imalı bakışları arasında, arada içime peyderpey gelen karamsarlığa düşerek de olsa, ‘yazmakta, roman yazarı olmakta’ karar kılmış biriydim ben. Bu yüzden, […]
Dönüşüm, Franz Kafka -Özge Şentürk
İlkokuldaydım. O zamanlar sosyal aktivite olarak çeşitli kulüpler olurdu. Hâlâ oluyor mu herhangi bir bilgim yok. Eğer yoksa kulüp dediğimde anlamayanlar çıkacaktır elbette. Bu kulüpler okullarda öğrencilerin sosyalleşmesi ve bir arada etkinlikler yapması için düzenlenen aktivitelerdi. Hatta bazı haftalar da toplantılar düzenlenirdi ve ben bu toplantılardan hiç haz almazdım. Nedeni ise, hep okul […]
aldanış – Josef Kılçıksız
camdan bir kalp bırakıyorsun gözlerime, bir günbatımı kırılıyor, ölü gölgelere savrulan… beyaz dantelli düşlerine kan damlıyor mor memeli kızların… atlar ayaküstü ölüyor azra, tütün kokuyor gecenin ağzı… ölçüsüzce yaşanıyor zaman; deniz gibi hoyrat, vakitsiz çiçeklenmiş badem kadar narin… aykırılığa dön yüzünü, gecenin yırtıldığı yerde kal, kopar bir kaç hiçi yerinden… sert çekirdeğe ulaşasıya, kazı, […]
PİYANGO -Serkan Karadağ
Ben önce binmiştim, o ardımdan gelmişti. Dışarıda sağanak halinde yağmur yağıyordu. Islanmasın diye ses etmedim. Taksici de razı olunca yola koyulduk. Gideceği yer benimkiyle aynı güzergâhtaymış, ne tesadüf! Acelesi varmış gibi kelimeleri ezerek konuştuğundan söylediklerini anlamakta zorlanıyordum. Zaten araya giren öksürük nöbetleri de sözlerinin sık sık kesilmesine neden oluyordu. Arada bir kafasını uzatıp taksi […]
OSMANLI HANEDANINDA BİR HANIM ŞAİR: ADİLE SULTAN ve HECE ÖLÇÜSÜYLE YAZDIĞI ŞİİRLER – Mehmet PEKTAŞ
Âdile Sultan’ın Hayatı: 30 Mayıs 1826’da İstanbul’da dünyaya gelen Âdile Sultan, ıslahatçı kimliğiyle tanınan ve aynı zamanda hattat, şair ve musikişinas olan Sultan II. Mahmut’un kızıdır. II. Mahmut, şiirlerinde kullandığı Adlî mahlasından hareketle kızına Âdile adını verdi (Azamat, 1988: 382-383). Âdile Sultan, henüz 4 yaşındayken annesi Zernigar Hanım vefat etti. II. Mahmut, annesiz […]
KÖYÜMÜZÜ YAŞATALIM-Hikmet Güzelkokar
Asıl Köyleri uzak tutmalı şehirlerden Dut silkmeli çarşaflara Kiraz toplamalı sepet sepet Bilmeli incir koparmayı dallarından Derin nefes almalı Geçerken köy yollarından Asıl Köylerden uzak tutmalı Yüksek binaları, şifreli kapıları Is kokulu duvarları Ayçiçeği, buğday tarlaları görünmeli Süt taşmalı tencerelerden Asmalardaki salkımlar Göz kırpmalı açık pencerelerden Asıl Okulları çoğalmalı köylerin Koşuşmalı cıvıl […]
Son Yorumlar