Bir Polonyalı Yönetmen: Krzysztof Kieślowski-Sevcan Sever
Belgesellerle çekimlere başlamış bir sinemacı, usta bir yönetmen hem bir Polonyalı hem Polonyalılar kadar soğuk bir insan; Krzysztof Kieślowski. 1941 yılında Varşova’da doğdu. Göçebe bir çocukluk, sonra bir sinema okulu derken ilk yapıt Tramvay akabinde Urzad adlı belgeseli çekmiştir. İlk yapıt arasında yer almasına rağmen Urzad, bürokrasiye bir taşlama olarak adlandırılır. Çekimler devam ederken Krzysztof, […]
Yer Cüceleri-Aysu Altaş
Toprağın altında;insanları deprem olduğuna inandıracak kadar büyük bir çalışma ve çaba vardı. Bu çaba öyle ki yerindeydi de;minik yer cüceleri insanlarla olan yüz yıllık dostluklarını kutlayacak ve ilk defa toprağın dışına çıkacaklardı. Ancak birkaç bilgiç yer cüce bugünün özel olmasını istiyordu,yer cüce ırkı insanlara damarlarında soylu ve erdemli bir kan taşıdıklarını inandırmalıydılar,ataları gerçekten […]
YERALTI 5 – İbrahim Karaman
Sizler ‘’çelişmemezlik ahlakını’’ öğrendikten sonra fahişe olacaksınız. Size ‘’fahişelerin kraliçesini’’ anlatacağım, bunu bilmek hakkınız. Henüz binek hayvanları yoktu, dünyada yalnızca köyler vardı, sayısı yüz haneyi geçmeyen köyler. Köylerden birine ‘’dişil hastalık’’ musallat olmuştu. Köyde yeni doğan bebekler, genç kızlar, kadınlar bir bir ölüyordu. Çeşme başları, ağaç dipleri, evler hep dişilerin ölüleriyle kaplıydı. ‘’Dişil hastalık’’ […]
RUMİ FELSEFESİ-Firuze Büşra Ak
Gelin bu Şeb-i Aruz, Rumi Felsefesi ve günümüz dünyası üzerine düşünelim. Bildiğiniz gibi her felsefe daha iyi bir dünya daha iyi bir yönetim şekli üzerine doğmuştur. Felsefeler insanoğlunu bilgi seviyesinde bir noktaya kadar getirmiş fakat ne yazık ki daha fazla ileri gidememiştir. Çünkü hemen hemen her felsefeci kendi yarattığı düşünce sistemini yok etmiştir. Kendi […]
UYKU ÇİÇEĞİ-Sevim Demiröz
Sene: 2417 Yer :Pistanbul Ey uyku, Her gece başkasının koynunda sabahlayan orospu! Gözlerimden şüphen mi var? Adam yataktan kalktığında bileğinde bulunan dijital kontrol paneline baktı. Uykusuzdu ve enerjisi bitmek üzereydi. Pencerenin önünde bulunan metal renkli koltuğa oturup ince siyah kabloyu boynunun arkasındaki jack girişine taktı. Elektromanyetik dalga panelini Alfa boyutuna ayarladıktan 10 dakika sonra koltuktan […]
Dileyelim Olsun! -Seçil Oğuz
Uyanır uyanmaz, taze mutluluklar dursun baş ucumuzda. Ne kadar asık surat varsa, elma şekerine boyansın. Tüm dünya çocukları gülümsesin. Kararmasın henüz tomurcuk hayalleri. Dileyelim olsun!. Zeytin ağaçlarını kesmesin kirli eller. Barış’a uzansın yeşil dalları. Ölü bir şair gibi, durmasın mutluluk. Yüzlerden okunan bir şiir olsun. Dileyelim olsun!. Ön yargı denen kötü adam, düşsün bir çukura […]
İYİLER KÖTÜLER ve LARS VON TRİER – Pelin Doğan
**‘The earth is evil. We don’t need to grieve for it.’ ‘Nobody will miss it.’ Von Trier’in Melankoli’yi aslında sadece bu replik için çektiğine inanıyorum. Von Trier açık sözlü bir adam. Her ne kadar filmlerindeki semboller sayfalar dolusu tartışılsa da ve neresinden tutsak başka bir gizli anlam bulabilsek de: aslında her seferinde vermek istediği mesajı […]
SES GÖLGESİ – EFLA BERRİN FIRAT
/Unutma! Biz güzel ve uzun susacağız. Henüz bir avuç çiçeksin rahmimde Magrip, kokunu benden başkasının al-a-madığı. Babanın elleri okyanustu ve şefkatle yoğurup öldürdüğünde güneşi çırılçıplak bir göz yaşı ile geldim ateşine o nergisin…/ Nergis, vahşi uykusunda evcil rüya… Dün ve yarın bedensizliğinde trenlere el sallamanın bir kokusu vardır bayım. Kar patikasından gidilmez sevi […]
DURAK DAYI – Cennet Güvenç
Durak Dayı ihtiyarlasa da inatla gülümsemekten vazgeçmeyen, az gören gözleri ile dünyaya hep yeşil yeşil bakan şirin mi şirin kasaba sakinlerinden birisidir. Her sabah elinde ki bastonuna tutunarak, küçük adımlarla köyün kahvesine gelir, gözüne kestirdiği tanıdığı bir iki ahbap bulursa onunla dertleşir, sonra okey oynayanların yanına gelir ve boş bulduğu bir sandalyeye gülümseyerek oturur […]
ISTANBULU ARIYORUM – Hikmet Güzelkokar
Içinden Istanbul akan bir nehirdeyim Duyulmuyor martı sesleri Bahçeler taşınırken teraslara Kaldırımlardan siliniyor ayak izleri Duman kapladı gök yüzünü duman Ne zaman yere inecek nuhun gemileri Gökdelenler üstünde köksüz ağaçlar Dalını arıyor göçmen kuşları Rayların üstünden geçiyor zaman Zembereği boşalmış gibi köstekli saatlerin Güneşi görmeyen pusulamla yeniden Istanbulu arıyorum yedi kat altında […]
ZEYNEP – ALİ DOĞAN
Ankara’da kaymakamlık yaptığım yıllardı. İlçede yalnız yaşayan yaşlı vatandaşlarımızı evlerinde ziyaret etmeye karar vermiştik. İlkin bu durumdaki vatandaşlarımızın sayısını tespit ettik, sonra ziyaretleri bir takvime bağladık. Haftanın en az bir gününü bu ziyaretlere ayırıyorduk. Yaşadıkları köyün ya da mahallenin muhtarına önceden haber veriyor, muhtarı da yanımıza alarak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürümüzle […]
SAAT SEKİZDE, HESPEROS’UN YERİNDE – Gözde Sayınsoy
Pusulayı tekrar tekrar okudu. Orada olacaktı, bu sefer olacaktı ama zamanında mı orası meçhul. Yatağın üstüne yığılmış onlarca renk cümbüşü, kırmızının üstünde mor, morun üstünde mavi, kenardan gözüken işlemeli; bayağı ama gösterişli pullu payetler… Ahh, Margarita,her zamanki kararsızlığın, her zamanki heyecanın diye geçirdi içinden. Aradan geçen onca zaman, sanki hiç geçmemiş gibi… Sanki […]
BİR YEMEK MASALI – Didem Sayat
Mutfaktaydık. Mutfak masasına dirseğimi dayamış, başımı ellerimin arasına koymuş onu izliyordum. Koyu bir sessizlik hâkimdi aramızda. Sadece sesini duymaktan hiç haz etmediğim, yerini hiç sevmemiş ve bunu bağıra bağıra dile getiren, fakat sahibinin onu bir türlü işitmediği mutfak saatinin boğucu sesi rutin bir ritim katıyordu ortama. ‘‘ Hadi gel,’’ demişti telefonda. ‘‘Balık pişireceğim.’’ […]
Son Yorumlar