BEN ÇİKOLATALISINI SEVERİM – Dilara Dinçer
Dondurmayı yiyebilmek için yazın gelmesini beklemiyorum artık. Portakal yiyebilmek için kışın gelmesini de… Eskisi gibi sevemiyorum da zaten onları. Çok sevdiğim bir oyuncağımı çokta sevmediğimi fark etmiş gibiyim. O kuşkusuz, katıksız, sorgusuz sualsiz sevgiyi naftalinli kazakların arasına kaldırmış gibiyim… Ben biraz büyümüş gibiyim. Mevsim gözetmeksizin talep ettiğim an istediğimi bulabilmek mutluluk değil acı veriyor […]
ANNEM VE BEN -merve balcıoğlu
Nereden gelmişti bu mektup bilmiyorum. Tadımız kaçırmaya yetti. Yağmuru severdik, eskiden. Çok önceleri, camdan sokağı izlemek yeterdi. Şimdiler de sokağa da çıkamaz olduk. Yıllar önce annemin bana aldığı keman, bir süs bitkisi gibi duruyor dolapların üzerinde. Müzik yapmaya vakit bulamadık. Herşey için zaman yarattık ama, kendimize dönüp aynada bakamadık. Korkardık aynalara bakmaya, annem ve […]
Döner Sandalye – Serdar Şen
Kaybolan çocukluğa… Yağan karı umursamadan arka sokağa bakan bir pencere açıldı. İntiharı seçen kar taneleri hiç düşünmeden odaya daldı aynı anda. Bu acı sonu görmeyen sıkıntılı bir çift göz havada uçuşan kar tanelerini izliyordu. Oysa bu gözler çok değil birkaç yıl öncesine kadar coşkuyla, sevinçle bakardı […]
UYUMAK iSTERDİM – ozan sezgin
Dizlerin de uyumak isterdim. Yıldızlara sarılmak, Geceyi tüm çıplaklığıyla sarmak, Acıyı ve kederi değil, Sadece huzuru ve mutluluğu, Bir an olsun çocuk gibi, Yaşamak isterdim. Dünü dünde yarını yarında, Acıları ve kederleri, Bir an olsun his etmeden, Bir çocuk gibi, Mutlu ve huzurlu. Ara 26, 2016KİRPİ EDİTÖR
RÜZGAR SENDEN ESER-MÜCAHİD YAMAN
Şimdi Rüzgar olsam Gittiğin yönün tersine essem Yüzüne çarpsam Şimdi kelebek olsam Yaşamak için Sebep bulamam Yarını beklerim Şimdi Bir kar tanesi olsam Bütün hücrelerine Temas etmek isterim Taş olsam dağ olsam Bütün derdini yüklenmek isterim Şimdi yeni bir dil bulsam Sözcükte anlamım sen ol isterim Şimdilerde pek bir şey […]
Kırkımdan sonra -Kenan ŞAHBAZ
peleriniyle aydınlık ama ne aydınlık geçmiş dertlerimin üstünden göğsümü kör ediyor ziya adını görüyorum her yerde duvar gazetelerinde devrim aşk ve öfke söylenceleri tut ki her biri sen her biri ikimiz vakitsiz gel artık yalnız kaldı başımda iki tel saç hareleri simsiyah tepeden uykusuz hayaller asude yaşlılık belirtileri bunlar bunca yıl […]
GİTTİN – İdris YILMAZ
Gözyaşlarımı akıtacaksam da yollara akıtırım Belki yağmur katılır arasına Sokağından geçer Evin önünde kurur Belki hissedersin ruhumu Bekçi bıraktım aşkımı kapına Adımların hafızamda Düşüncelerin ellerimde tutsak Sahte duygularına bile hükmün yok Yanlış kararlarla yanlış yolda sürünüyorsun Korku yüklü hayatına ben rahatlığını yay Özgür sandığın hayatında Belki özgürlük tadarsın Ara 26, […]
DEVİNİM – Süleyman Saybo
Soğuyan akşam, Kırlangıç gülüşlü denize hasret balık devinimi, Sayısız köpürmelere gebe olan ben, Her gidenin arkasında yarayım, Bulutlar çevrili gözlerime, Kirpiklerimde damlarım, Dökülüyor yorgun düşmüş kış ceylanları, Güneşe uzanan doruğunda köprülere, Şırıl şırıl akan koyun ağızlı dere, Kurda kuzu eşliğinde, Sen üzerine kurulu akımım, Çok uzaklarda, Sesin soluğun, Çok yakınlarda, Geçmişin yokluğun. Ara 26, […]
KABİL’İN ÇOCUKLARI – Ebru SORHUN
İnsanın zaman şartelini indiresi geliyor. Akan ahir zaman yediğim her lokma da can buluyor. Yüzyıllar ötesi ademi kalmayan cihan düşün. Kirli ne varsa içinde mekan tutmuş olan yok. Güçlü olan kafa eziyor; kuleler yapılıyor, deri yüzüyor; deneyler yapılıyor, tasmalıyor; ”çalışsın köle!’ ‘diyor. İnsan insana, insan cihana tükürüyor. Ama artık, tükürük çiseliyor üstüne ey […]
İSTANBUL – soykan altunyurt
İstanbula benzetiyorum seni. Kimi zaman bir vapur keyfi Kimi zaman bir otobüs çilesi En az senin kadar güzel bu şehr-i istanbul Gözlerinin yeşili gibi istanbul Çok az nadide biryerlerde kalmış Ama olan yerleri de en az Senin kadar göz kamaştırıyor Bu şehir varya bu şehir Ya şanslı doğarsın hayatını yaşarsın Yada pişman olacağın şeyler […]
Kır Çiçekleri’nin Altında- aysu altaş
Topraklarla örtülü odaya akşam vakti çoktan gelmişti,zaten orası hiç aydınlık olmuyordu. Sarp kayalıklardan yapılma oval masanın üzerinde kemikleri cilalamak için kullanılan beyaz çakıl taşları dünden kalma biçimde duruyordu. Odaya ne birisi geliyor ne de birisi çıkıyordu,toprakların arasındaki boşluklardan süzülen rüzgarların ıslıkları odayı yalnızlık senfonisiyle dolduruyordu. Ansızın odaya incecik kemikli,çıkık elmacık kemikleri ve uzun […]
Sokak Kadını -Mert Tahta
Teninde dökük döşemesiyle Beton sesleri Dudağında çürümüş tütünüyle Yarı baygın bir pipo Bayan nazik Bilmem bişeylerden Bir sokak kadını -yahut bir hayat kadını – Güneşin şafaktan izliyor kaçışını Kamer kovalıyor Ya da kamerden kaçıyor bu nur Yarı sisli odasından Yanaşıyor mutfağa doğru Upuzun tırnakları Dağınık beline uzanan saçları Ağzında gereksiz laflar Bu gidenler saçmalıklardan […]
Temiz Elbise – ayşegül korucu
Şefika ayakkabılarını giyerken annesi içeriden seslendi “Sakın üzerini kirletme yoksa bayramda gündeliklerini giyersin.” Kız cılız bir sesle “tamam” dedi. Sonra kapılarının önündeki yarısı kırılmış eski aynada kendine baktı bembeyaz elbisesi ve sıkıca atkuyruğu yapılmış saçlarıyla harika görünüyordu. Tabi pazardan aldıkları pespembe ayakkabılarını da unutmamak gerek. Mutlaka bütün çocuklar ona imrenerek bakacaktı. Dışarı çıktı. Oynayan […]
Son Yorumlar