Hu! -Mehmet Özgür Ersan
O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işiten ve görendir. Cismi, kalıbı, cüssesi, şekli, eti, kanı, şahsı yoktur. Cevher ve araz değildir. Rengi, tadı, kokusu ve duyargası yoktur. Sıcaklığı, soğukluğu, nemi, kuruluğu, uzunluğu, eni ve derinliği yoktur. Birleşmez ve ayrılmaz. Hareketli, sakin ve bölünen değildir. Boyutları, cüzleri, organları ve uzuvları yoktur. Yönleri yoktur. Sağı, solu, […]
Şeb-î Ârus – Canan Tuncer
Ve bir gün cümle Can’lılar yerde ,gökte yaşayanlar Aslı’na dönecek,iste o gün sağınızda solunuzda bulunan kâtib Melek’ler şahidiniz,davacınız olacak … Ve o gün haberdar Ol’an,haberdar Ol’mayan ve dahi haberdar olup’da haberdar olmayanları saf,saf ayrılacak,yeniden diriltecek… Ve o gün yeniden O’nun izni ile dirilenler can bulacak … Ve o gün ne kaçacak yer,ne hile olacak … […]
Akrep -Efla Berrin Fırat
Uluorta söz verene, Göz ucu kalp. Kesmez katran tuz ve kan, Olmayanı. Ayrılığa sadakattendir Köze toz Butimar! Yoksa hep aynı yerde Aynı yerinde, çizik plak taşımazdı Kavafis’in biri. Sokaklarda milyarlarca ayakkabı numarası, Kabusla uyku çiftleşmezdi. Şüphesiz sevdadandı toza da köz. Gidişi, Ölüşü bile güzel olmazdı yoksa bahçesi olan denizin! Kovulduğun, gömüldüğün… Butimar, senden sonra sahte […]
ÖLÜM NEDEN SOĞUK ANNE -Zeynel KÜRKÇÜ
Özgürlük adına çıkılan yolda Buz gibi denizden geldiğinden mi? Beton duvarların göçüğü altında Güneş doğmadığından mı? Habersizce sokaktan gelen Hain merminin çeliğinden mi? İdam sehpasında sallanan Urganın yağından mı? Cehalet ateşinde yanan bedenlerin Musalla taşıyla tanışmasından mı? Boşu boşuna inatlaştığımız Karanlık azrailin nefesinden mi? Ölüm neden soğuk anne Sen olmadığından mı? Ölüm soğuk […]
ALAİMİSEMA’DAN -Ayşe Asrın Yılmaz
Gökyüzü yağmurdan sonra terk edilmiş gibi. Yeryüzüne beslediği muazzam aşkı daha da çok hissettiriyor. Yanımdakinin omuzlarına düşen saçlar her rüzgâr esişinde şahlanıp köprücük kemiklerinin üzerine düşüyor, boğuk nefes alış […]
KÖY -Hikmet Güzelkokar
Hiç gitmediğim köylerden geçtim Aç mısın diye sormadılar Ekmek su verdiler Yorgunluğumu sakladım sofalarında Hasır serdiler döşek serdiler En koyu muhabbet Toprak ve yağmur ve bereket üstüneydi Ve bir ağaç için bin yıl savaşmış bedenlerin Bir de hasret ve özlemini bağladık sazın teline Bir karış toprak, bir damla su, bir fidan uğruna gidenlerin […]
YARIN SAVAŞTA BENİ DÜŞÜN – Sevim Demiröz
Direksiyon başında küfretmediğim tek bir atom parçacığı kalmamıştı ki havaalanının otopark girişini gördüm. Alelacele arabayı park edip, bavulumu vıcık vıcık beyaz ışık kusan alana, öfkeden deliye dönüp karısını saçından sürükleyen adam edasıyla sürükleyerek girdim. Güvenli geçiş kapılarından geçerken bizden değil de üzerimizde taşıdığımız sert, sivri, yanıcı, patlayıcı maddelerden nasıl korktuklarına bir kez daha […]
BUNU SEN İSTEDİN – Çağla Tuncay
“ Onu öldürmeliyiz.” Karşısındaki adam -Enver- utangaç bir tavırla evet dercesine ağzını oynattı. Kararsızca başını aşağı yukarı sallıyor ve Emir’in henüz ikna edemediği iki adama kaçamak bakışlar atıyordu. Çaprazındaki adam hemen atıldı: “Oğlum başka seçeneğimiz olsa aslında… Yani, herhangi bir şey! Keşke bu raddeye gelmeseydi işler.” Dediğim dedik tok ses sakin ve […]
Vatan Nedir?- Gülbahar Yılmaz
Vatan; asker ve polisin uğruna öldüğü şey midir? Peki buradaki ‘’şey’’ nedir? Sınır mıdır? Bir şehirden bir şehre midir vatan? Somut, sınırlı, renkli, şarkılı, marşlı, içinde insanlar olan, kanlı-savaşlı, bölünmesi yasaklı atadan miras bilmem kaç parsel toprak mıdır? Vatan sağa yakın, devletlilerin dilinde heybetli, çocuklar taş atınca yıkılacak camdan duvar mıdır? Sevmek zorunda olduğumuz –madem […]
Kırmızı Pazartesi -Josef Kılçıksız
ne zaman seni hatırlasam bir ‘kırmızı pazartesi’de deşilir bağırsakları nasar’ın ve ıslak gagalı akbabalar vefanın ulaşmadığı kuytularda… seninkilerle bitişmeyen korkularım artık toz içinde yaradır… ne zaman seni hatırlasam susar kuru güllerle örttüğüm veda… susar şeyh bedreddin serez çarşısında vakitsiz yağmurlar ve sükûta direnen hayallerim… mağrip’te yılanın dansı başlar usulca… tibetli keşişler bakar yaslı yüzleriyle… […]
Belizya – Buse Ellidört
İnsanlardan başka hayatlar dokunuyor daha dün gözümde benimken denizler iklimler , şehirler ve bu aşk nasıl değişir birden anlayamadım Ve pul pul dökülüyor bak mavinin karanlığında belizya Çarpışırken gördüm gündüzdü belki karanlık mürekkep tenli balıkçı çocukları kavrulmaya yakın beyaz bir beden var diş izleri büyükce yumruğundan insanın Ağlıyordu , yanılıyor da olabilirim sevmiyor da olabilirim! […]
KÜRT MUSTAFA – galip önlü
Mustafa siyah çantasından bir flüt çıkarıp ağzına dayadı. Elleriyle bilinçli bilinçsiz delikleri kapatırken topladığı bütün nefesini verdi. Garip, anlaşılmaz sesler çıkıverdi. Dudaklarının arasından çıkardı. Sinire bürünmüş kırmızı suratı ile ters ters baktı. Konuşmadan, bir daha denemek için dudaklarının arsına iliştirdi. Üfledi. Yine düzgünce çalamadı. Kaldırıp attı öbür tarafa. Başını sallayarak ‘’seni bir […]
eylül kapıda -Neval Savak
-arada yaşamak da gelir belki aklımıza- önce bulut geçti üstümüzden saçlarımızı okşayarak sonra eylül çaldı kapıyı tuzlu bir maviye kapanan yüzüyle aklımızda yazdan kalmışlık kuşlar seslerini alıp gitti şimdi yorma kendini hükmü verilmiş […]
Son Yorumlar