KATRE-İ YAREM – Emre Koçak
Şansımın eserinden bahsetmek mümkün, Bahsini açtığım kadar önceleyin hüznümün. Reddediyorum tüm tesadüften bozma sıfatları, Meşru iken tevafuk, olduğunca mucize, Ve mekruh kılarken geçmiş rastlaşmaları, İlkine konduruyorum adını, hatrımın her payesinde. Tavaf ederken Kabe’sini sevdamın, Mısraları talandayım, günlerden fethi kalbinin. Yare kanarken sarısında sokağın, Muhacir gelmekteyim ensarına firdevsin. Hicrana soyunuyorum anadan üryan, Nihayetin vuslatına hazır şenlik […]
Sona Doğru – Emel Bayrak
Yorgun, tükenmiş vücuduna rağmen, ancak bilinci ve ağrıyan vücudu izin verirse gün ışığıyla uyanabiliyordu. Günlerdir gözünü karanlığa açıyordu bölük pörçük uykuların arasında. Uyandığında çok uykum var demeli insan başlayan güne, işe, güce inat, oysa gözünü açtığında ilk duyduğu vücudunun her yerinde, ruhunun derinliklerinde, günden güne onu tüketen acıydı. Sabah uyanıp kendini dinlediğinde insan, duyduğu neyse, […]
Yaprağın ezgisi – yok düşleri
Sancısını bağrına saklamış Mahzun Malul Sancısı bağrında bir atımlık ses Duyan olmaz Bir yaprak Karadeniz kıyısında Biber gazına inat Bir sevda Kışa rağmen Yeşillendi yeşillenecek Kuş cıvıltılarından Dere sesinden Bir koro kurmuş Kardeşlik türküsünü söyleyecek Şub 29, 2016KİRPİ EDİTÖR
hırsızın hikayesi – haluk şahin
Bir zamanlar namı tüm dünyaya yayılmış bir hırsız tanımıştım. Bu hırsız işinde o denli ustaydı ki uğradığı her şehirde, o şehrin sakinleri kapılarını sıkı sıkıya kilitlerler, tüm değerli eşyalarını hırsızdan korumak için en güvenli yerleri olan yastıklarının altına saklarlardı. Fakat bu çabaları bile bile bizim hırsızı durdurmaya yetmezdi. Sabah yataklarından kalkan ev sahipleri uyku mahmurluklarını […]
RESSAMIN TABLOSU – Günay Aktürk
Yetenekli bir ressamdı adam. Yüzlerce tablo, sayısız ödül sahibiydi. Birazcık abartılı da olsa her yerde övgüyle bahsediliyordu. Hatta o kadar övülüyordu ki onun, Davinci’nin ruhunu taşıdığına inananlar bile vardı! Gelin görün ki gerçekte kimdi bu ressam, adı nedir, nerede yaşar, yüzü neye benzer bilen yoktu. Kimliğini saklamayı seçmişti kendince. Bu yüzden hayranları ona, hayalet anlamına […]
AŞK ÇEMBERİ – GALİP ÖNLÜ
Caddenin efsunlu yollarında dolaşırken gözüm ona ilişti. Ayaküstü lafladık. Çok değişmişti. Eskiden kapalı olan saçlarını şimdi açıktı. Garip bir renge boyamıştı, rengini çıkaramadım. Tırnakları uzun ve ojeliydi. Yüzü, sürdüğü boyalar sebebiyle adeta ay parçasını andırıyordu. Onu bir parka davet ettim. Gülümseyerek kabul etti. İçimde garip, anlatılmaz bir kıpırtı oluştu o an. Parka gittik. Dönme dolaba, […]
AYRILIK ACISI VE TÜRKÜLERİMİZ – FATMA GÜL
Türkülerimiz ne güzel anlatır ayrılığı ve ayrılığın acısını…“Ayrılık tan zor belleme ölümü,gormeyince sezilmiyor Mihriban!” ifadesi bizlere ayrılığın çok zor olduğunu, ölümün bile unutulabileceğini; ancak ayrılık acısının kolay kolay geçmediğini anlatır. Sevdiğimiz birinden ayrıldıgımızda içimizde hissettiğimiz yangınları düşünsenize! ölüm her ne kadar bir ayrılık Olsada, acısı pek uzun sürmez Ayrılık ise kişinin tamamen kendi iradesine bağlıdır. […]
Mithat Önal – KAYBETTİK
Ranzaya bağdaş kurdu mahkum, elindeki tesbihin tanelerini saydı. Bir kez daha… Bir daha… Hep otuz üç çıkıyordu. “Ne artıyor ne azalıyor” dedi, gözlerini kısarak. Kimsenin duymasını istemez gibiydi. Kıvırcık saçlı karşısında durdu. Gülümsedi. Dişlerinin sarılığını dudakları kapatmıyordu. Göz kapaklarını yukarı doğru kaldırdı “Vakit yaklaşıyor” diye fısıldadı sağ tarafında duran gözleri kanlanmış, çilli yüzlü adama. Adam […]
Linç – Özgür Karakaya
Lincin tarihsel köklerine bakarsak bu tarihin dinlerin, sınıfların ve devletin tarihi ile yaşıt olduğu görülmektedir. Linç terimi ilk defa Amerikan bağımsızlık savaşında kurulan bir mahkemeye başkanlık eden Charles lynch in adından türetilmiştir. Linç, bir insanın onlarca kişi tarafından dövülmesi, izleyen vatandaşların da müdahale etmemesidir. Ayırmaya çalışanların da dövülmesidir. Bir kaç insanın da büyük topluluklarca dövülerek […]
Ay’a Düşen Lilith – Zeynep Zelal Aydın
Birini seviyorum, Ensesi esmer, boyu bir yetmiş beş Sakalları var her erkek gibi Eli kolu sağlam, gülüşü güzel.. Birini seviyorum ama Adını unuttum, Ayrılık bu Nasılsa unutulmaya mahkumdu… Khaled’e… Şub 5, 2016KİRPİ EDİTÖR
VEDASIZ AYRILIKLAR -Kamber Değirmenci
Güvercin tedirginliği, Yaslanır kır çiçeklerine. Kaybolur gider bulutlar, Puslu akşamların ufkunda, Renksiz ve sessiz… Kırık dökük kelimelerle, Yazılmış gölgesiz mektuplar. Bakınca düne, Sorgulanınca tarih, Yenilginin koynuna kalır, Kalansız, Zamansız isyanlar. Bir burukluktur, Yürekte, Vedasız ayrılıklar. Ve işçinin bedeninde, Vedasız ayrılıklar gibi, Kalansız isyanlar. 02/02/2016 Şub 1, 2016KİRPİ EDİTÖR
AKADEMİ JURNAL’DE EDİTÖRLÜK VE YAYINCILIK ATÖLYESİ KAYITLARI BAŞLADI
Akademi Jurnal’de, giderek büyüyen yayıncılık sektöründe çalışan veya çalışmak isteyenler için nitelikli bir editörlük ve yayıncılık atölyesi açılıyor. Kitapların gizli kahramanları editörlerdir. Editörlük nedir, bir metin yayına nasıl hazırlanır, kitaba nasıl dönüşür, metin çalışması nedir konularının yanı sıra, biçim, tasarım, tanıtım, kitap seçimi, yayın programı da atölyede işlenecek konular arasında. Fatma Burçak’ın zengin sunumlarıyla birlikte, […]
yaban mavi – Mehmet Özgür Ersan
elleri kan ve şaraba bulanmış bir ölü var sanki yatağında yeryüzünün beyaz örtüsü üzerinde siyah bir leke gibi sevdiği zavallı kadından uzakta bir başına bir ölü güne ihtiraslı bakan kadınlar kadar mutluydu oysa merak etmeden önce eksik olduğunu yaşamının diğerlerinden mutlu da sayılırdı oysa kıskanmadan önce bir başkasını hatta merak etmeden önce mesela daha huzurluydu […]
Son Yorumlar