küplenmiş bir dünyadan geldim
suyu çekilmiş öpüşmelerin bozkırından
çoğaltılmışlığıma rağmen ölümlü
aniden sönen kandil olmaktan bıkkın
göğün ısırganına dokunduydu avuç içim
içime işleyen sonsuzluğun serinliği
parlıyor muydu hala akışkanlığı
yerçekimsizliğin surlarının üzerinde
lafa boğuyor ruhumu oyan o kara delik
söylemesem bir türlü
akıl vicdanın sığınağıdır
onlarca kez düşsende
başka bedenlere
sökülmüş sarmal takvimlerinden
süpürür müydü zamanı
GÜNEŞ RÜZGARLARI
sürekliliğin kilim altlarına
mümkün müydü ?
ayın sana senin gibi bakması
hacmim genişledi
parçalı bulutlu uykularım
Bir cevap yazın