Karşılaştığımız birçok zorluğa karşı artık gücümüzün kalmadığını hissedebiliriz. Ancak hayatın hep bir akış içinde, hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, biz fark etmesek de daimi bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Yaşadığımız zorluklar da her ne olursa olsun geçicidir. En zor ve en kötü hissettiğimiz anda bu farkındalıkta olabilmek insana güç verir. Ancak bu bilince ulaşabilmek biraz sabır gerektirir. Sabır ise belki de en büyük meziyettir insan için ve en zor olanıdır da.
Sıkıntılara sabretmek zor olduğu kadar belki de insana yaşama gücünü veren en önemli duygudur. Çünkü sabır içinde dirayeti ve en önemlisi umudu barındırır. Sabır, içindeki bu dinamiklerle insana hayat ve güç verir. Ancak sabretmek demek, hayatı otomatik pilotta yaşamak demek değildir. Yani pasif, eylemsiz bir bekleyiş olmamalı. İçinde bulunulan durumun tüm gereklilikleri yerine getirilmeli, aynı zamanda şikâyetten mümkün olduğunca kaçınılmalıdır.
Sabretmek aynı zamanda umut etmektir. Umut etmek ise ışığı görmektir. Mevlana “Sıkıntılar gecedir. Dinlen, kederlenme. Sabah elbet olacaktır.” sözü ile yaşanılan sıkıntı her ne olursa olsun bu sıkıntının geçici olduğunu; zor günlerin, gelecek yeni ve aydınlık bir günün habercisi olduğunu anlatır. İnsan sabırla zor günlerini atlatır ve gelecek olan güzel günlere sabırla hazır olur. İsyan etmeden, umutsuzluğa kapılmadan, şikâyet etmeden umuda sarılarak sabredilir ve sabrın da bir iç disiplini vardır. Her zaman olumlu olmaya çalışılmalı, öfkeye, ümitsizliğe ve negatif duygulara kapılmadan yaşanılabilmelidir.
Mevlana’nın “Sabır, insan için bir ilaç ve huzura kavuşma yoludur.” Sözü de sabretmenin bir yol olduğuna işaret eder. İnsan zor anlarına sabırla dayanabilir ve sabırla huzura erişebilir. Her gecenin bir sabahı vardır. Yaşanılan her ne olursa olsun, hayat güzel sürprizlerini de hep heybesinde taşır.
@alierenyildiz #alierenyildiz
Bir cevap yazın