Karanlık, sinsi bir baykuşun kanatları gibi
Üstümüze gerildiğinde -hiç şaşmaz huyumdur
Balkondan sarkar, şehre bakarım
Yani şehir dediysem, evlere..
Yani ev dediysem, pencerelere..
Yani pencere dediysem, cama vuran gölgelerine
Bakarım daha yüzünü bile görmediğim dostlarımın..
Ve her birinin ayrı ayrı
O ışıkların ardında mutlu olduğuna inanarak
Kıskanırım onları
Uzakta silahlar patlar, havaifişekler patlar..
Bir kadın çığlık atar belki zenci gırtlağı patlar..
Bense meraklı bir yarasa gibi balkondan sarkar,
Daha seslerini bile duymadığım
Dostlarımın gölgelerini seyre dalarım
Balkonda fesleğenler dikilidir yere;
Yani yer dediysem, saksılara..
Yani saksı dediysem, yoğurt kovalarına..
-ve fesleğen, sardunya, hercai, begonya!
Her akşam en çok anneme kızarım
“Manolya” denen çiçeği bile
Yoğurt kovasına yakıştırmak.. yok daha neler!
Bir cevap yazın