Yaz işte kırk sayfalı geceyi
kılı kırk yaran aydan al ışığını
gün çoktan bitti, kavgalar dinmedi, yoruldu dövüşenler
eylemsiz kalma hakkımı kullanmak istiyorum
.
tut ki yeni bir şey öğrendik karşı durmak için hayata
işçilerden yana kırıktı yüreğimiz
kılıçları çektik tahtadan
savaşacak kimse yok, çocuklar büyümüştü
herkesin bir zinciri vardı yitirmek istemediği
.
kırk sayfalı günü de yaz
maden ocaklarında yaşayan ölüleri
yapıyerlerini yaz
geçerken aklından hayatın bin türlü notu
kurtar kendini kul halinden di’li geçmiş zamanın
.
nasılsa olmayacak diyorsun, bilmez miyim
çoktan geçildi köprüler, yıkıldı barikatlar
yüzümüzden silindi izleri diyorsun
ve öğrendik kapkara kitabını biadın
bizden geçti, geçtiler üstümüzden paletleriyle
sonbahar diyorsun, yapraklar diyorsun
orman artık bir ağaçlar kümesi
yollarsa sadece yorucu bir iz
sür atlarını dağlara
sür yalnızlığını çoğaltmaya
sür başakları çocuklara
demiyorsun bir türlü
.
çocuklar büyümüştü
kitaplarsa kapakları tozlanalı beri
sadece adlarıyla biliniyordu
ama sen gel yine de
birlikte şiirler okuyalım
bakarsın yürürüz de
kolay yorulmam bilirsin
belki elini de tutarım
bir papatyanın yapraklarını dökmemek arzusuyla
dökülür yağmur
sen yine de gel
Bir cevap yazın