Sev, bir erkeği sev, samimice, içtenlikle sev, akıl süzgecinden geçirerek ama mutlak yüreğinle sev.
Bırak kaşını gözünü, bıyığını bıyıksızlığını, ruhunda kendini gördüğün varsa onu da geç, ruhun da seni tamamlayacağı keşfet, tamamlayacağını kabul et, ötesi letafet.
Ellerinden tut, tuttuğun ellerinden kalbine gidebiliyorsan, baktığın gözlerinden derinliklerine inebiliyorsan, iyi işte, sev, çok sev.
Dünyayı değiştiremezsin, dünyayı değiştirecek erkek yok, ulaşamazsın. Kesin olan bir şey var, kendi dünyan da değişir, sevdiğinin de dünyası değişir.
Cesur olsun elbette, seni kaybetmekten korkacak kadar korkak, cesur olsun.
Konuşmadan, hiç konuşmadan diyalog içine girebilmeyi dene, mümkün mü söyle, mimikler, tavırlar, gülümsemeler, gerilmeler, sev ya da sevme, hayatına birlikte yürüyecek yoldaşı bulmuşsun.
Sende yanacak sende kül olacak, görsün, bilsin.
En dağılmış, en kül olacak haliyle de, seninle dikilip yürüyecek, bilsin ve sevsin.
Bütün mahremiyetini aç, dök önüne, nereye bakıyor, önüne mi, gözlerine, ifadene, sevgine mi.
Tut elini, al, sahiplen, yatır koynuna, yürü engine. Ruhuna tamamlayıcı olanı buldun, sahipsin dengine.
Güven duymayı beklemen için çok erken, seninle olduğunda, hayat yolunda güvende mi. Heyecan ve istekle seninle olmayı, hayatta seninle yürümek için istekte mi. Sana dayadığında başını, mutlu mu, kendisine olan inancı fevkaladelikte mi.
Acıları, yenilmişlikleri, kayıpları, savaşları, kavgaları, öfkesi, kızgın halları vardır elbet. Başarı, kazanç, zafer, kar, iyi, zirve, neşe, uyumlu mülayim haller gibi. Bu kavramların içinde olması ya da olmaması ölçü değil, ölçü, bu durumlarda ki tavrı, duruşu, hareketleri, konuşma ve mimikleri, vücut dili.
Gör, anla, algıla, sindir, neyi abartıyor, neyi önemsemiyor, hangisi, nedir.
Değişim kişilikte olur, karakterde değil, gör, anla, eşleştir.
Şuh olman mı ilgi alanın da, ihtişamın mı ?
Hepsini istiyor ama farklı zamanlar da, beni sev ama mutlak aklımla, dedi ya, şimdi dedi.
Çocuklar nasıl, senin çocuk yaşıyor mu, seveceğin erkek namzeti çocuğunu yaşatıyor mu, peki çocuklar da anlaşıyor mu, anlaşmak tam uyum değil, birbirlerini tamamlıyor mu.
Eski yıllarda kalmış basitliklere sakın girme, “nelerden hoşlanıyorsun gibi” nelerden hoşlanırsa hoşlansın, nelerden nefret ederse etsin. Önceki yaşanmış sürecin çıktıları bunlar. Biz olmanın ortak seçim ve tespitlerine uyum haline bak, yaklaşım ve tavrına bak.
Hindistan cevizini usulünce kıramaması suçu değil ki, hiç denememiş belki de. Yeniliklere ve değişimlere karşı tutumu ne, tavrı ne, bakacağın ve kendi iç mahkemende yargılayacağın sadece bu durumlar. Yargıla ve onlarca sabıkan olduğunu, onlarca aranma, suçlanmaya müdahil olduğunu unutmadan.
Öç almak mı, kin tutmak mı, ego mu, kapris mi. Eşleştirme yaparken doğru olmaya azami özen göster, zamanlama ve süreç içinde ki kayganlığı gözardı etmeden.
Kırıl, üzül, umutsuzluğa düş, feryat figan hallerini de göster. Ne yapıyor ve neler yapmıyor. Çok sevindiğin için koş sarıl, üzülüp, yıkıldığın zaman da koş sarıl. Sarıldığınla mı kalıyorsun, tüm kötülükleri uzak tutmaya yetecek bir kalkan edasıyla sarılınan mı oluyorsun. Başarı ve kazanımlarına tam ve içten katılımla mı yanında kucaklıyor seni, usulen mi.
Teslim olmak var ya, en önemlilerden, biat değil bu, düşünme hallerinden uzak durup, on dakika, bir saat, on saat, on gün. Olur ya, insan kendi düşünme yetisinden uzaklaşıp, sevdiğine tam teslim haline girmek ister. Yaşamadın tabi ki, hangimiz, kaç kez yaşadı ki. Teorik olarak tesliminde ne yaparsın, teslim olduğunda sevdiğine, ne yapar, öngörülerinle bir taslak oluştur, doğruya en yakınını.
Zevk almak, haz duymak, mutlu olmak, değil değil, çok farklı bu kavramlar. Neresindesin, nerede olmak istiyor, süreçle eşleştirerek cevapla kendine.
Okumaya
devam ederek buralara kadar geldin mi. Halen büyük bir tezatlık,
çözümsüz bir hal, durum yoksa, tebessüm ediyorsan. Sev artık, öyle böyle
değil, sev, çok sev.
Bir insanın yaşadığı bu hayatta, rüya sayılacak
bu ömür süresinde, sevmesi ve sevilmesi çok güzel, muazzam bir aşama,
kazanım. Söyle, sıklıkla söyle sevdiğini, söyle, yaz, objelerle,
müjdelerle sıklıkla öne çıkar, dillendir, her yaptığınla sevdiğini
söyle, sahiplendir. Ne bekliyorsun ki, hayat bu, bu kadar, biz olabilip,
mutlu kaldığın kadar.
Bir cevap yazın