Amerikalı yazar Richard Bach’ın en önemli yapıtlarından biri olan Martı, akıcı dili, özenli çevirisi ve fantastik kurgusuyla elinizden bırakamayacağınız, okuduktan sonra bir kez daha okumak isteyeceğiniz bir romandır. Kısa olmasına rağmen, okuyucu üzerinde güçlü bir etkiye sahip olan bu roman; değişmek isteyen bireyle düzen ve yerleşik düzene boyun eğmiş bir toplum arasındaki çatışmayı ve gerilimi anlatmakta ve yerleşik düzenin gücüne rağmen ona isyan edenlerin sayısının zamanla artmasıyla yerleşik düzenin toplum üzerindeki etkisini nasıl yitirdiğini ortaya koymaktadır. Bilinen anlamda yazılı bir yapıttan oldukça farklı olan bu romanda martıların yaşamı ve yaptıkları, onların konuşturulması yoluyla, yani hayvanların konuşturulma sanatı olan fabl yoluyla insanların yaşamı ve gelecekte ne yapmaları gerektiği anlatılmaktadır. Kısaca martılar ve bir martı üzerinden birey ve tüm toplum yeniden değerlendirilmekte, toplumsal düzen eleştirilmekte ve insanların daha iyi ve daha özgür bir geleceğe yönelmesi istenmektedir.
Bir martı topluluğunun içinde yaşayan genç bir martı olan Jonathan, diğer martılar gibi yiyecek peşinde koşmakta ve güncel ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadır. Ancak onu diğer martılardan ayıran şey, bununla yetinmeyip uçuş yeteneğini geliştirmek için durmadan çalışıp, yeni şeyler öğrenmesi ve bu çabasını tüm zorluklara karşın ısrarla sürdürmeye devam etmesidir. Bu çabaları sonucu hem günlük yaşam çemberinin ve güncel yaşamın kısıtlılıklarının dışına çıkmış; hem de içinde yaşadığı topluluğun düzenini sarsmış ve o düzenin dışında yer almıştır. Bu yüzden o düzene bağlı olan başta anne ve babası olmak üzere diğer martılar tarafından uyarılmış ve düzene uyması istenmiştir. Kendisinden bunu isteyenler, mevcut düzenin devamından çıkarı olan, iktidarını ve gücünü buna borçlu olanlarla, Martı Jonathan’ın anne ve babası da dâhil olmak üzere mevcut düzenin içinde durmaktan başka bir çıkış yolu göremeyecek kadar ufku dar ve alışkanlıkların ve kendilerine öğretilenleri sorgulayamıyacak kadar kendilerini çaresiz görenlerdir. Bunlar, Jonathan’ ın uçuş denemelerini gereksiz görüp onu uyarırlar; ama o bu denemelere devam edip, gittikçe daha iyi uçan bir martı haline gelip yetkinleşmeye başlar. Bunun üzerine kuralların dışına çıktığı için onu martı kurultayında aforoz edip dışlayarak martı toplumundan çıkarıp kayalık bir bölgeye sürgüne yollarlar. Bütün bunlara rağmen Martı Jonathan, kendisini zorlayan ve daha becerikli ve yetkin kılan uçuş denemelerine devam edip, sürüdeki martılarla arasındaki farkı açar ve sonunda kendisini daha yetkin martıların bulunduğu başka bir dünyada bulur. Burada bir yandan yeni dersler ve denemelerle kendini geliştirirken; diğer yandan da yeni arkadaşlarla tanışır ve onlarla yeni denemelere girer. Sonunda arkadaşları onu ikna edip eski dünyadaki diğer martıları da eğitmesi gerektiğini söyleyerek onu geri dönmeye ikna ederler. Jonathan geri döndüğünde orada kendisini taklit etmeye çalışıp, sürüden kovulan yeni martılarla karşılaşır ve bunları eğiterek yetkinleştirip başka bir dünyaya gitmelerini sağlar.
Sonunda eğitip yetiştirdiği ve yetkin hale getirdiği bu martıları geldikleri yere göndererek; onların da diğer martıları eğitip yetiştirmelerini sağlar. Böylece bir yandan martı toplumunun tutucu düzeni sarsılıp yıkılırken; diğer yandan da Martı Jonathan’ ın öğrencileri ve onun öğrencilerinin öğrencileri giderek artar. Böylece Martı Jonathan, hem yaratıcı ve yetkin bir martı olmanın mutluluğunu tadarken; hem de bu yaratıcılığı ve yetkinliği sadece kendine saklamayıp başkalarına da öğretmenin ve onlarla paylaşmanın mutluluğunu yaşar. Ayrıca bütün bu çabalar martılara giderek yaşadıkları dünyadan daha farklı ve güzel bir dünyanın olabileceği ve bunun için çaba sarf edip yaşadıkları dünyayı değiştirebilecekleri ve bütün kısıtlılıklardan kurtulabilecekleri bir dünyaya ulaşabilecekleri gerçeğini öğretir.
Bu roman, martı topluluğu üzerinden, bir toplumun gelişmesi ve ilerlemesinin ve o toplumun daha ileri bir düzene kavuşmasının, o toplumda bir devrim yapmanın nasıl zahmetli, cesaret, emek ve fedakârlık gerektiren bir iş olduğunu ortaya koymaktadır. Devrim ve ilerleme, Martı Jonathan, öğrencileri ve arkadaşları örneğinde olduğu gibi; öncelikle devrimcilerin içinde bulundukları düzenin kısıtlılıklarının farkına varmaları ve bunu aşmaya çalışmaları ve sonra da bunu devrimden yararlanacak olanlara benimsetip, kendi bilgi ve yeteneklerini kendilerine saklamayıp bütün bir kitleye yaymalarıyla mümkündür. Ayrıca bir toplum, ancak içinde bulunduğu kısıtlılıkları aşacak bir emek, özveri, yaratıcılık ve çalışma gösterirse, içinde yaşadığı düzenin kısıtlılıklarını aşıp daha iyi bir dünya kurabilme ufkuna ve cesaretine sahip olabilirse daha iyi bir geleceğe sahip olabilir. Bireylerin ve toplumun daha iyi ve daha özgür bir yaşama geçmeleri için en geçerli yol budur. Gezi Olaylarından beri süren ve güçlenen yaratıcı bir direnişin yaşandığı Günümüz Türkiye’sinde bu kitap, bu yönüyle her zamankinden daha günceldir.
Yazarı : RICHARD BACH
Çeviren: Nuran AKGÖREN
5.Basım 1989/ Baskı: Teknografik Matbaacılık A.Ş.
Genel Dağıtım : SAY DAĞITIM LTD.ŞTİ.
Ankara Caddesi No:54 Sirkeci/İSTANBUL.
Bir cevap yazın