Acılarım dinmeden önce duyduğum ses biraz önceki adamdan geliyor.
“Ölüyor …”
Benimle yüzmeyi seviyorlarmış. Birçoğu da terapi yapıyormuş benimle. Ne güzel! Benim ne düşündüğümü önemseyen yok. Haftada bir gün onlarca insan izliyor beni. Bir kadın ve bir adam dans edip yüzüyorlar yanımda. Onlar gibi yüzmemi, dans etmemi istiyorlar bu havuzun içinde. Japonya’dan getirdiler beni. En iyi, en güzel yunuslardan biriydim. Beni alıp götürürlerken arkadaşlarımın katledilişini gördüm, haykırışlarını işittim. Beni alıp götürüyorlardı. Onlar bağırdıklarına, haykırdıklarına göre ben mutlu olacağım bir yere gidecektim. Yanıldığımı anlamam uzun sürmedi. Uzun süren yolculukla küçücük bir su birikintisine bıraktılar beni. En azından sevdiğim yiyecekleri yiyebilecektim. Yediklerimin karşılığında istekleri vardı. İlk gün heyecanlıydım. Adına “Eğitmen” dedikleri taytlı adam yüzgeçlerimden tutup çekiyor beni. Yüzmeyi öğretiyor bana sanki. Oysa ben çok büyük adadan geldim, bu küçücük havuzda yüzemeyecek değilim. Onun istediği gibi yüzmemi bekliyor benden. Müzik alçalıyor, yükseliyor. Suyun altına girip çıkmamı bekliyor eğitmenim. Yoruluyorum.
Suyun altındayım şimdi. Çıkarken yüzümde mutlu bir ifade olmalı. O ifadeyi yüzüme yerleştirirsem ödüllendirecek beni. Müzik alçalıyor, yükseliyor. Müziğin sesiyle yüzeye çıkıyorum ve gülüyorum. Eğitmenim de gülüyor. Ses dalgalarının şiddeti epey rahatsız ediyor beni. Katlanmalıyım. Karnımı doyurmak, uyumak, dinlenmek için onun dediklerini yapmalıyım. Yapmazsam çıldırma eşiğine getiren sese maruz kalacağım. Yalnız ses değil canımı acıtacak, türlü işkenceler uygulayacak üzerimde. Ne kadar mutluydum geldiğim yerde. Sonu olmayan bir adada yaşıyordum. İstediğim gibi yüzüyor, arkadaşlarımla birlikte oluyordum. Şimdi sürekli bu adamlayım. Hazırlıklarımız bitmek bilmiyor. Bir program yapmış ikimize. Hep aynı zaman geliyor yanıma, müziğin sesini açıyor, başlıyor dans etmeye, benimle birlikte yüzmeye. Benim halimden memnun olduğumu mu düşünüyor ?
Eğitmenimin beklediği gün geldi. Erkenden başladık çalışmalara. Aynı hareketleri defalarca yaptık. Yanlış yaptığımda, istediği gülümsemeyi bulamadığında yüzgeçlerimi sıkmaya başladı. Bir de sürekli iki kelimeyi söyledi kulağıma: Hadi aslanım! O bağırdıkça ben hareketlendim. Suyun altına girip çıkmalarımız arttı. Halatlarla çekmeye başlıyorlar, istedikleri yöne yüzmemi sağlıyorlar bu sayede. Canımın nasıl yandığını düşünmüyorlar. Müzik alçalıyor, yükseliyor
Onlarca insan sardı havuzun çevresini. Beni gördüklerinde inanılmaz sesler çıkardılar. En çok da çocuklar gülüyordu bana. Birbirleriyle yarışıyorlardı adeta. Önce bir kadın geldi yanıma, diğer yanımda da eğitmenim vardı. Eğitmenim ona benimle nasıl yüzeceğini gösterdi. Yüzgeçlerimden tutup kadının yanına çekti beni. Kadın, eğitmenimin bıraktığı yerden tuttu beni. Gözlerinden nasıl mutlu olduğu anlaşılıyordu. Heyecanlıydı. Onun da ağzından tek kelime çıkıyordu: İnanmıyorum! Yüzmeye başladık. Benimle yüzmekten mutlu oluyordu. Eğitmenimin aksine o beni okşuyor, öpüyor. Kısa süreliğine mutlu oluyorum, seviyorum onu. Ayrılıyor yanımdan, süremiz dolmuş.
Yeni biri geliyor yanıma. Küçük, mavi gözlü, sarı saçlı bir çocuk. Eğitmenimle birlikte yüzüyorlar, beni izliyorlar. Arada bir yüzgeçlerimi çekiyor, kuyruğumu tutuyor. Müzik alçalıyor, yükseliyor. Ben hep gülümsemeliyim. Ben gülümsedikçe çocuk da gülümsüyor. Kahkaha atıyor benimle yüzerken. Akşama kadar böyle devam ediyor. Gelenler hiç bitmiyor. Eğlenceli başlayan yüzmeler can sıkıcı olmaya başladı. Eğitmenimle geçirdiğimiz günlerden daha zor geçiyor bugün.
Sesler duyuyorum beni izleyenler arasından. Bir adam “Şuna bak ne güzel dans ediyor, adamın yaptığı hareketlerin aynını yapıyor, ne zeki yaratık.” Diyor. Oysa bu hareketleri yapabilmek için ne acılar çektim. Aynısı olsun diye yüzgeçlerimi. Kuyruğumu nasıl sıktı eğitmenim. Şimdi burada da benimle birlikte yüzen adamlar, kadınlar tokatlıyorlar onlara gülümsemem için. Gülümsüyorum. İstediklerini yapıyorum. Eğleniyorlar, mutlu oluyorlar, yüzüyorlar benimle.
Dayanacak gücüm kalmadı. Aylardır bu su birikintisinde her gün aynı hareketleri yapmaktan yoruldum. Müziğin sesinin suya girip çıkma zamanlarını belirlemesinden bıktım. Eğitmenimin ve haftanın belli gününde benimle yüzen insanların beni köle gibi kullanmalarından, hayatın bütün yorgunluğunu benimle tatmin etmek istemelerinden sıkıldım. Yaşamak istemiyorum artık. Eğitmenim uzaklaştı yanımdan. Yeni biri daha gelecek birazdan yanıma gelmeden bu acıya son vermeliyim. Müzik alçalıyor, yükseliyor. Müziğin sesi, insanların çığlığı beynimi tırmalıyor. Duymak istemiyorum! Havuzun kenarındaki korunaklara zıplıyorum. Bu bitmek bilmeyen acıya son veriyorum.
Acılarım dinmeden önce duyduğum ses biraz önceki adamdan geliyor.
“Ölüyor …”
Bir cevap yazın