23:20 Treni biraz önce geçti. Şimdi sadece iki tren kaldı. 40 dakika içinde onlar da geçecek. Sonra? Beş saatlık bir sesizlik başlayacak. Bu arada belki uyuyabilir. Beş saatlık sessizlik uyku için yeter de artar. Bir köpek uzakta uluyor. Sokak lambasının koyu sarı renkli ışıkları, koridorun sonundaki pencereden içeriye süzülüyor ve karşı duvarda gölgeler dalgalanıyor. İkinci tren geçene kadar uyuması imkansız. Ağırlık çöküyor göz kapaklarına saniyelik düşler geçiyor içinden sessizce , ama nafile! Uyuyamaz çünkü o iki trenin geçeceğini biliyor. O ağır çelik gövdenin raylar üzerinde sürüklenirken çıkardığı sesin tam da demir yoluna yapışık üç katlı binanın temellerini nasıl sarsacağını da iyi biliyor.
Dairesi çatı altındadır ve pencereleri sokağa bakıyor. Binada birtek giriş kattakı yaşlı çiftin evleri demiryoluna bakıyor. Ne korkunç manzara diye düşünüyor kendi kendine. Gün boyunca yerde döşenmiş eski demir raylara bakıp durmak çok sıkıcı olmalı ama ondan daha korkunçu o ses!
Hele ki bu yaşta daha fazla sessizlik arzular insan. Yaşlı çift pekte dışarıya çıktıkları yok genelde evdeler bu daha da korkunç bir durum!
Yaşlı çift ile bir selamı sabahı olmamış. Ne o çok meraklı biri ne de yaşlı çift pek sosyal sayılırlar. Uzak ve soğuk bir çiftler, başları kendi kabuklarında başka komşular ile de böyleler. Belki de böyle oldukları için öyle bir evde, demir yığına baka baka ömürleri geçiyor, yada tam tersi o manzaraya baka baka böyle soğuk ve uzak olmuşlar topluma.
Kendi kendine düşünüyor sokağa bakan üçüncü kattaki dairesinde, bu ses onu böyle rahatsız edip uykusunu engelleiyorsa ,yaşlı karı kocanın durumu çok daha zor olsa gerek. Belki de hiç uyuyamıyorlar! Belki de bu uykusuzluk onları böyle soğuk ve uzak kılıyor!
Sonra düşünüyor uyuyamıyorlarsa hiç bir düşte göremiyorlar, düşsüz bir hayat sürdürüyor olmak ne soğuk ne uzak bir his onun için! Evet belki de düşleri olmadığı için böyle uzak ve soğuklar bu yaşlı çift.
Düşlerin yoksa,gerçeğin ucu kıyısı belirsiz soğuk dehlizlerinde kaybolursun, o zaman sürekli başkalarının düşlerinde daha az görünmeye başlarsın düşlerden silindikçe, hafızalardan da kazınırsın yok olursun yok sayarlar seni işte bu iki yaşlı insanın da böyle bir durumu var başkalarının düşlerinde artık yoklar! Onlar giderek düşsel dünyamızdan silinmişler!
Bir tren daha geçiyor bu trenin geçişi daha kısa sürecek zira vagon sayısı normalden daha az ve pekte kimselerin yolunun düşmediği bir kasabaya gider. Orada uzandığı yerden, yolda boş loş ışıklar altındaki vagonları ile bu treni düşler. Sonra düşünür insan gözünü kapamadan da düş görebiliyorsa belki bu yaşlı çiftte gözlerini kapanmadan düş görme yeteneklerini geliştirmişler, belki de gözleri açık görülen düşlerin yan etkisidir bu soğukluk bu uzaklık.
Uyuyabilmek için son trenin geçmesini bekleye dursun, başkalarının düşsüzlüğünü düşleyen yazar. Gerçeğin soğukluğundan uzak , o gerçek ki öyle soğuk öyle uzak ki; sağır dilsiz bir yaşlı çiftin hayatı gibi …
Bir cevap yazın