Netflix, 1997 yılından bu yana dizileriyle kalbimizde yer edinmiş bir platform. Yakın zamanda bu platformda herkesin izlemesi gereken belgeseller olduğunu fark ettim. Eminim ki bu gerçek hayat belgeselleri toplumda bazı değişikliklere –çok küçük bile olsa- yol açacaktır. İşte bu belgesellerden beni açık ara en çok etkileyeni ’’The Keepers’’.
‘’The Keepers’’ ilk başta klasik bir cinayet belgeseli gibi gözükse de bundan çok daha fazlası. Baltimore’da 1969 yılında bir cinayet işleniyor. Kurban Rahibe Catherine Cesnik. Yıllar geçiyor ama cinayet çözülmüyor. Ama sonunda Catherine’in iki öğrencisi olayı devralıyor ve olayın sadece cinayetle kalmadığını fark ediyorlar. ‘’Archdiocese of Baltimore’’ bir Katolik lisesi. Bu okulun hem rahibi hem de rehber öğretmeni olan Anthony Joseph Maskell adeta şeytanı vücut bulmuş hali. Okuldaki öğrencilerin büyük bir kısmına tecavüz etmiş. Şu anda o öğrenciler belli bir yaşta olmalarına rağmen bu konuda hala zorluk çekiyorlar. Çoğu travma sonrası hafıza kaybı yaşadığı için hatırlamıyor bile. Bunları, yaşadıkları şeyleri, birilerine anlatmaları için çok güçlü olmaları gerekiyor. Ama sonuç olarak bunu anlattılar ve yalnız olmadıklarını fark ettiler. Anlatmaları onlar için çok daha iyi oldu. Ayrıca rahibenin cinayeti de büyük ölçüde çözülmüş oldu. Maskell tecavüz ve öldürdüğü iddialarını 2001 yılındaki ölümüne kadar reddetti.
Bu olaylar 51 yıl önce yaşanmasına rağmen maalesef ki dünyada ve ülkemizde böle olaylar yaşanmaya devam ediyor. Türkiye’ de yapılan istatistiklere göre son 10 yılda cinsel istismar ile ilgili dava sayısı 2 bin 337’ den 14 bin 394’e yükseldi. Toplum ya kadınları suçluyor ya da sessiz kalıyor. Tecavüzcülerin birçoğu ya serbest kalıyor, ya da gereğinden hafif cezalara çarptırılıyor. Çoğunluk duyarlı olduğunu söyleyip duyarsız davranıyor. Tecavüze uğrayan kadınlar da çevrelerinin görüşlerinden, sürekli kendilerinin suçlanmasından korkup gizliyorlar. Ne kadar acıdır ki bazıları tecavüzcülerinin başına bir şey gelmesin diye bile susuyor. Benim burada kadınların suçu olduğunu söylemeye gerek duymam çok utanç verici bence. Sessiz kalmayın, sessiz kalmayalım. Çünkü sessiz kaldıkça tecavüzler artar, dünya daha kötü bir yer haline gelir. Sessiz kalmayın, çünkü siz sessiz kaldıkça herkes susar. Sadece kendiniz için değil o 14 bin 394 kadın ve çok daha fazlası için konuşun.
‘’Bunu da en çok maalesef ki kadınlar kadınlara yapmıştır. Oysaki bu durumda ayıp yaşatana aittir. Bu durumun mağduru olan kadına ait değil bu ayıp. Bunu neden bir türlü anlayamıyoruz?’’
Yıkanmak İstiyorum, Suna Aras
Bir cevap yazın