Şiir, dil ve yazı icat edilmeden önce ilk insanların mağara duvarlarında vardı belki, biraz resim biraz emojilerle olsa da; başlangıçta estetik ve sanat olmasa da konu vardı, mesaj vardı, anlam vardı. Dil bulununca nasıl olsa estetikle birlikte sözcükler de yerini alacaktı. Şiirler sabırsızdı ve yazının hatta dilin bile bulunmasını bekleyememişlerdi; zaten şair her çağda acelesi olan bir kahin, bir bilen veya bir önce gören değil midir?
Tarihte bilinen yazılı ilk şiir 4000 yıl önce, Mezapotamya’da yaşamış Sümerli bir kadın tarafından çivi yazısı ile kil bir tablete kazınmış; kocasına, kralına yazılmış bir aşk şiiriydi. Şiir ilk ve orta çağlarda, tanrılara ve krallara yazılırdı, sanat ve şiire parayı ancak kilise, imparator ve soylular ödeyebilirler, sanatçıya zaman satın alabilirlerdi . Bu sebeple, şiir de güçlüler ve zenginler için yazılıyordu.
İnsanların değişen üretim modelleri ve iletişim yöntemleri ile birlikte sanat ve şiir de insanlık tarihi boyunca hep değişmişti. Bu büyük değişimleri ve devrimleri bazı sanatçı ve şairler önceden görmüşler ve geleceğe, geleceği yazmışlardı. Tarihin başından beri gelen yüz yirmi dokuz bin peygamberin zaten bir çoğu şair değil miydi, ya da şairler peygamber?
Klasik Dönemde şiir, Grek-Roma Yahudi-Hiristiyan dünyası disiplinli, imparatorluklar döneminde ise sanat ve şiir kurallara bağlıydı.. Tanrıların dili ile yazılmıştı.
Romantik Dönemde, Sanayi Devrimi ile birlikte pazara ve daha çok ve ucuz üretime ihtiyaç duyan Sanayi 2.0 ile yaşam, insan ilişkileri, iletişim her şey değişti. Yalnız insan diğerini keşfetti, kendini ve ötekini dinlemeye başladı. Yüreklerin dili ile yazıldı şiir.
Modern Dönemde yaşam biçimi ilişkiler ve hızlanan iletişim ile bilişim çağı, Sanayi 3.0 sahneye çıktı.
Sanat ve şiir gibi insan da kalıplardan, kurallardan kurtuldu, şair kahinler geleceği gördü ve yeni bir dil yarattılar. Yaşamın dili ile yazmaya başladılar şiiri ve geleceği.
Post Modern Dönem: Sanayi 4.0 ile insan ve üretim biçimi, ilişkiler, iletişim yeniden tanımlanıyor, yirmi yıl içinde parçaları değiştirilmiş milyonlarca siborg insan, silikon yedek parçalarla aramızda olacak. Nesnelerin interneti başladı. Nesneler kendi aralarında ve yapay zekalarla konuşuyorlar. Tarihin başından beri kendini en mükemmel ve tanrı tarafından yaratılmış en kutsal varlık olarak gören insan yeni bir dilemma ile karşı karşıya, kendinden daha iyi ve sağlam olanlar kendisi tarafından üretilecek. İnsanın kendini nesneleştirme süreci başlıyor.
Yoksa artık şiir ve sanat yapay zeka tarafından mı yapılacak? Algılarımızı zorla belirleyen ve belirleyecek ‘Büyük Veri’nin sahipleri mi sanatın, yazının ve şiirin yeni patronları olacak? Sanat ve şiir en sonunda George Orwell”in Büyük Ağabey’inin kontrolüne mi girecek ya da bu hegemonyaya karşı bireyler tarafından muhalif bir sanat mı yaratılacak? Bilinç dışının ve eğer varsa dördüncü gözün olduğu çekmeceleri kim açacak? Günümüzde yapay zeka ve yazılımlar ile yapılan müzik gibi şiir de yapay zekanın kontrolü ve yardımına mı ihtiyaç duyacak? Yoksa bir zamanlar yaşandığı gibi yeni bir Altın Çağ’ı yaratacak sanatçı ve şair peygamberler şu anda aramızda mı geziyorlar?
Kötümserlerin iddia ettiği gibi belki de sanat ve şiir bitti: Ortak bilinç dediğimiz şey belki gelecekte bir yapay zekanın ağzından dökülecek dizelerde bulacak anlamını. İnsan üstünlüğünü ilk kez bu kadar açık ara kaybediyor ve nesnelerle eşitleniyor ya da kendi kendini eşitliyor hatta çok yakında yaratacağı yapay zekaya bağlı nesneler, insandan daha bilgili olacak ve daha iyi iletişecek, belki sanatta da daha önde olacak.Üretim araçlarının ve sahipliğinin her değişiminde bunun altından kalkabilen insan, bu sefer kesinlikle daha da zorlanacak. Bundan sonra Siborglar, insanın yarattığı nesneler sanat üretecek ve yapacak; vekalet savaşları başlayacak, belki de hangi okul veya kim bu sanatçı diye değil, hangi yapay zeka ürünü diye soracağımız siborg sanatçı ve yapay zekanın bize kabul ettirdiği sanat dalları öne çıkacak. Bardağın yarısı dolu diyenler ise farklı düşünecekler ve dileyecekler: Her çağda olduğu gibi umut ve sanat kazanacak geleceği, diller ortadan kaybolup yerine emojilere geçilse bile, insanın gözünde ve gönlünde yarının şiiri bir şekilde ve formda mutlaka ‘insanca yazılacaktır.
Bu yeni çağda sanatçılar, sanat yapabilmek için yeniden yeni formlarda doğmak, şairler de yeni bir dil yaratmak zorundalar. Belki de şu anda bir yerlerde bugün ismini bildiğimiz ya da bilmediklerimiz tarafından sanatçıların ve şairlerin bugün yarattıklarını, yeni sanatı ve dili yıllar sonra fark edecek insanlar. Simyacının da, kahininin de buluştuğu sihirler, şiirler ve şairler sıradanlaşacak. Şaire tanrıyı görmek yetmeyecek sanat yaratmak için, tanrı olmak gerekecek, insanın kendi yarattığı nesnelerle olan yarışında.
Her devrimde değişimin altından çıkan ve suyun üstüne yazabilen insan bir kez daha Kahin Şairler ile yeni bir dil, yeni bir sanat yaratmak zorunda kalacak.
Yeniden doğacak ve ümit olacak şiirler, kahin şairler yeniden ulaşacak insanlara. Kimin tarafından yapılacağı ya da yaratılacağı bilinmese de, gerçek olan, yeni çağın ve bu büyük değişimin eşiğinde şiirin artık insanın kaçınılmaz olarak kendisinin dönüşeceği nesnelerin dili ile yazılacağı gerçeğidir.
Kalgayhan Dönmez
22 Mart 20/20
Bir cevap yazın