ŞİİR 1896
DİKİŞİ SEYRELMİŞ YARA – Süheyla Altinkaya.
Ben çok sesli sustum Sofia, Ay suya düşmüştü, İçime kurduğun krallığın, Ve sofistike bir gündü, O sabah, Güvercinlerin, Bayat ekmek kırıntıları, Toplaması kaldırım uçlarından, Yarım ağızdan şarkılar söyleyen, Çocuklar gördüm, Tütün kokan bir kadın, Karanlığa mum yakan, Dişi bir yarasa, Suyun üstünde selamımı alan, Gümüş renkli balıklar gördüm. Her şeyi gördüm Sofia! Ama onu görmedim, […]
ZAMANIN YOLCUSU – Cennet Güvenç
Yalnızlığın başkenti yine yüreğim Bir kadeh, bir sigara külü, İçim ürpertiyle dolu Hem boşluktan çıkma Hem boşluğa dalma Çıksam değişirim korkusu Çıkmazsam boğulurum endişesi Öyle bir ikilem ki bu Yalnızlıkla örülmüş duvarları Zamanın tik takları Yakıp kavuran bir hasret Bir duvar saati Eski bir fotoğraf Ve gri Soğuk bir kent Her yanımı sarmış bu […]
Hu! -Mehmet Özgür Ersan
O’nun benzeri hiçbir şey yoktur. O, işiten ve görendir. Cismi, kalıbı, cüssesi, şekli, eti, kanı, şahsı yoktur. Cevher ve araz değildir. Rengi, tadı, kokusu ve duyargası yoktur. Sıcaklığı, soğukluğu, nemi, kuruluğu, uzunluğu, eni ve derinliği yoktur. Birleşmez ve ayrılmaz. Hareketli, sakin ve bölünen değildir. Boyutları, cüzleri, organları ve uzuvları yoktur. Yönleri yoktur. Sağı, solu, […]
Akrep -Efla Berrin Fırat
Uluorta söz verene, Göz ucu kalp. Kesmez katran tuz ve kan, Olmayanı. Ayrılığa sadakattendir Köze toz Butimar! Yoksa hep aynı yerde Aynı yerinde, çizik plak taşımazdı Kavafis’in biri. Sokaklarda milyarlarca ayakkabı numarası, Kabusla uyku çiftleşmezdi. Şüphesiz sevdadandı toza da köz. Gidişi, Ölüşü bile güzel olmazdı yoksa bahçesi olan denizin! Kovulduğun, gömüldüğün… Butimar, senden sonra sahte […]
ÖLÜM NEDEN SOĞUK ANNE -Zeynel KÜRKÇÜ
Özgürlük adına çıkılan yolda Buz gibi denizden geldiğinden mi? Beton duvarların göçüğü altında Güneş doğmadığından mı? Habersizce sokaktan gelen Hain merminin çeliğinden mi? İdam sehpasında sallanan Urganın yağından mı? Cehalet ateşinde yanan bedenlerin Musalla taşıyla tanışmasından mı? Boşu boşuna inatlaştığımız Karanlık azrailin nefesinden mi? Ölüm neden soğuk anne Sen olmadığından mı? Ölüm soğuk […]
KÖY -Hikmet Güzelkokar
Hiç gitmediğim köylerden geçtim Aç mısın diye sormadılar Ekmek su verdiler Yorgunluğumu sakladım sofalarında Hasır serdiler döşek serdiler En koyu muhabbet Toprak ve yağmur ve bereket üstüneydi Ve bir ağaç için bin yıl savaşmış bedenlerin Bir de hasret ve özlemini bağladık sazın teline Bir karış toprak, bir damla su, bir fidan uğruna gidenlerin […]
Kırmızı Pazartesi -Josef Kılçıksız
ne zaman seni hatırlasam bir ‘kırmızı pazartesi’de deşilir bağırsakları nasar’ın ve ıslak gagalı akbabalar vefanın ulaşmadığı kuytularda… seninkilerle bitişmeyen korkularım artık toz içinde yaradır… ne zaman seni hatırlasam susar kuru güllerle örttüğüm veda… susar şeyh bedreddin serez çarşısında vakitsiz yağmurlar ve sükûta direnen hayallerim… mağrip’te yılanın dansı başlar usulca… tibetli keşişler bakar yaslı yüzleriyle… […]
Belizya – Buse Ellidört
İnsanlardan başka hayatlar dokunuyor daha dün gözümde benimken denizler iklimler , şehirler ve bu aşk nasıl değişir birden anlayamadım Ve pul pul dökülüyor bak mavinin karanlığında belizya Çarpışırken gördüm gündüzdü belki karanlık mürekkep tenli balıkçı çocukları kavrulmaya yakın beyaz bir beden var diş izleri büyükce yumruğundan insanın Ağlıyordu , yanılıyor da olabilirim sevmiyor da olabilirim! […]
eylül kapıda -Neval Savak
-arada yaşamak da gelir belki aklımıza- önce bulut geçti üstümüzden saçlarımızı okşayarak sonra eylül çaldı kapıyı tuzlu bir maviye kapanan yüzüyle aklımızda yazdan kalmışlık kuşlar seslerini alıp gitti şimdi yorma kendini hükmü verilmiş […]
SESSİZLİK İHTİLALİ – Erçağ Akarca
Gözler derinliklerde bulmuştu bir yolunu kapkara gecelerde gezinirken viranda […]
KIYAMETE GÖÇ EDEN RUHLAR-muammer gündüz
I Var oldum, kıyamete göç eden ruhlarla beraber Devrim olmadı içinde nefes aldığım cemiyetin Kuş sürüleri, sual edenler ve gökyüzü Sahip çıktı günahlarıma boyun eğenler Kadın sürme çekti geçmişine Hafızamdan hafızlar haram kıldı okunmayı Ne menem bir şeydir ki bu? Kader dedikleri çıkmazın içinde buldum kendimi Olmaz, olamaz cennette gün yüzü Cehenneme katılacak […]
Eminim – Sumru YILDIRGI
En çok anlattıklarıyla susardı huysuz gecelerde Bazen de sesi arşa değerdi sustuklarıyla Anlayamazdım o sebepsiz ciddiyetini Ama en çok o hallerini severdim Sebebini bilemezdim Kör kötülüklerden sakınırdı kendisini Balkondaki ahşap saksıların dili olsaydı Anlatırlardı size Eminim Yorulduğuna bakmadan koşardı sahil boyu Kuru elleri bile o an acırdı ona Kör kuyulardaki sessizliği yüzüne maske taksa […]
Kıyıya Vuran Mucize – emre akdoğan
İnsan bir mucize arıyor Tanrım Yoksa sabah sabah kim kalkıp boyar gökyüzünü maviye Bir çocuğun rüyalarını hangi yönetmen çekebilir? Leyleklerin cebinde pusula mı var? Aslan ceylan kovalamakta Ceylan aslandan kaçmakta Her canlı vazifeli memur gibi Verilmiş görevi yapmakta Ya insan? İnsan niye hep kendi kuyruğuna basar Sonsuzluk acı versede Sahil kenarında biri […]
Son Yorumlar