ŞİİR 1894
VAROŞ – Serap Orhan Karabacak
Sokak başlarında cigara tellendirir on beş yaş üzeri, Sevdiğinin camındadır gözü, cigarası saygıdan elinin içinde gizli, Sahiplenir mahallesinin kızı diye fahişeleri, Ve ‘helalim’ dediğine bakanın oyulması muhtemel gözleri, Abileri vardır varoşun bileğine güvenilir, sözü dinlenir, Adı geçtimi mahalle arasında kediler bile gizlenir, Bir şişe ucuz şarap ve köprü altlarında recm edilen şiir, Yıkanır kirli sularda […]
Yıldız Çukuru – Berrin Efla Fırat
Rayları görüyor musun şimdi? Kanını kokla Bu senin yazdığın kendi sonundu! Suret eskitildi eksiltilerek. Zaman su çekti, Sırılsıklam. Çıkan ruh sitemsiz Düş de gör. Düş Ve Gör! Suret eksitildi eskitilerek ve Saklandı kandiller Ucuz ayrılıkların kötürüm şövalyelerinden. Sessizliğin kıyamında Yeşile boyanan dudaklar Asıldı GARİP AĞACI’na. Herkes kendi sürgününe gitti… Ve artık Ve şimdi Çıkar o […]
İstasyon -Gülderen Kılıç
Sesimi Sözümü soydum Çıplak. Batan nedir Göz kapaklarıma Anılar Soluksuz bir nefes gibi Atıyor başucumda Sensedim Yelken açtım Durgun bir denize yine Ellerimi kanatıyor gözlerin Uçmaya küsmüş Kuşlar gibiyim Bu gece. Aldım koynuma Sonsuz sessizliği Saçlarını tarıyorum gözlerimin Çocukluğumun yıpranmış şarkılarıyla Bir gemi yanaşıyor omuzlarıma Demir atıyorum dudaklarıma Mühürlemiştim oysa. Yol çıkarken Bir mendil olmalı […]
Bu Gece – Cennet Güvenç
Kalbimin parçalarını avuçlarımda tutuyorum, Cam kırıkları gibi batıyor ellerime Sızlıyor Yoksul bir adamın Gramofonundan çıkan cızırtılı sesler gibi kalbim Ve sanki biraz sonra pili bitecek Şarkı kesilecek gibi Sessizce bir sigara yakıyorum. Bırakıyorum kendimi yatağımın boşluğuna Ve kelimelerimden tutup Saçlarıma uzanıyorum Bu gece kendimi saçlarımdan asıyorum.
tavan arasında ki aşklar – Buse Ellidört
artık asma tavan mutluluğunda aşklar arıyorum kendime ne kadar yapaysa o kadar çok aklıma asıp dolanmaktan haykırdığım ışıklar aklım çıkmıyor yerinden, neyse ki bir mücahit’i aldım başıma alıp gidişlerim nedense çıkışlarım da ondandır bana kalan boynu uzun bu akşamın, şevki kırık saatlerden belli esirgenmiş zaman denen bu arsız çalı bitmiş yeşillerden çırpı çırpı ay kızılını […]
diapolitik – Yusuf Aba
votkadan sonra rakıya dönen gökyüzü parçacıklarının derde görünmez bir kilim var sessiz sakin yeşil sıvılardan belki aşka kıyamet eden azazil bıyıklarım koyunun çekme kuvveti posta kulumun körleşmiş parmaklarına değerken gazeteye ölmek için ilan veren sokak çocukları arkamdan tükürdüler biraz daha tatlı olsan babanı k/öldürürdüm denize bıraktığım midemin kolları kokuyu kadından alıp yazların farklı kelimelerde hasırlaşarak […]
Metrodan Bir Kare – Yasin Ertaş
metrodayım. kitabımı getirmedim -kitabım memleketimden insan manzaraları- nazım’ın olsun. ne zamandır aklımda boş bir kitap yazmak okuyanlara inat eğer ben kitap okusaydım şimdi şu soldaki bayan gibi metroda bu karşımdaki tek ayaklı -sağ bacağı solun üstünde- başında kasketi bej rengi siyah kunduralı belki galip ismi göremecektim kuşkusuz galib abiyi biri oturdu yanıma kitaplı otursun bakıyorum […]
GÖÇEBE – Ayhan KELAM
Göçebe yaşıyorum Göçebe… Evsiz , yurtsuz, ülkesiz Sınırlarımı aştım aşalı Girmek istemiyorum dar kabuğuna Penceresiz kalbimin Ben den öte beni yaşıyorum bugünlerde Yani göçebeyim, Göçebe… Kiralık kondularından yurt edindim bulutun Güneşin mavi ışığından battaniye Birde yanımda çocukluk hayallerim; Göçebe yaşıyorum Göçebe
YÜREKTEN BİR HİKAYE DÜŞER MÜREKKEBE – Sahibe Şeker
İNSAN, denizin altındaki inciyi çıkarmak için uğraşır durur, Ve sonunda çıkarır büyük bir heyecanla ve yavaşça inciyi denizden. Etrafındakilere çok değerli olduğunu söyler elindeki incinin. İnci ise şaşkın ve korkaktır yabancısı olduğu o yerde İNSANIN avuçları arasında… Ama çıkmıştır bir kez ve ilk kez kabuğundan… Bir insanın avucundan bakar yabancısı olduğu dünyaya, Başta korkar bu […]
Adam, Kadın ve Ayrılıkları – DURMUŞ YALÇIN
Küçücük bir kulübe, Bir adam. Adam küçük bir taburede, Tabure yarı sağlam. Duvarda eskimiş bir tablo. Tabloda zeytin gözlü bir kadın. Kadın durgun biraz, biraz ağlamaklı o. Küçücük kalbi aşk dolu, adamın kalbi yangın. İçli bir türkü söylüyor rüzgâr. Rüzgâr soğuk mu soğuk, bu tenha yerde. Yerde kırık dökük biblolar, Biblolar, kadınından adama birer hediye. […]
‘’KUYUCAKLI YUSUF’’ – Alican Bayar
zaman çukur kazıyor benim için ikiye bir boyutlarında akrep ve yelkovan bir cesedin iç cebinde esareti haykırıyor tik-tak ben Küba’da puro işçisiyim yahut Eiffel kulesinde sallanan kızıl bayrak dünya büyük,acımasız oysa küçücük ellerinin arasına Kuyucaklı Yusuf gibi gizlenebilirim yüksek kayalıklara esir deniz fenerleriyle dolu kalbim ve boynumda dalga dalga soğuk,paslı zincir sevgilim… buda böyle bilinsin […]
SİYAH SES PEMPE KURDELE – Burak Savaş
Bana bu saatten sonra kim seslenecekti ki? Hangi pembe kurdele bilecekti, Bendeki esintiyle solduğunu? Hangi neden döndüre bilecekti beni yolumdan? Bir vukuat olsaydı diye yanacak içim şimdi. Keşkelerle son buldu yine, Sonların en korkuncuydu… Bahsetmeyin artık yazların böylesinden. Güçtür son demde kıskanması Ve zordur böyle gecelerde şafağın ılık yelini beklemesi. Ah bu gece ki ızdırapların […]
NE GECE GECE OLABİLİYOR NE DE GÜNDÜZE İZİN VERİYOR GECE – ÖMER HARMANKAL
bir gündüz ile bir gecenin en kavgalı olduğu zamandı o zaman zamanın adı akşamüstü olacak kadar basit değildi zaman esrik kuransız ve bu endekste de kuralsızdı dışarının koridorundan geldin kapıyı çalmadan girdin anlamının çokta önemi kalmayan birkaç şey zırvaladın ve gittin işte o zaman bir gündüz ile bir gecenin en kavgalı olduğu […]
Son Yorumlar