Hepimiz ciddi bir sınavdayız, hayat aniden “çıkarın kağıtları, yazılı yapacağım. ” dedi, sorular hep çalışmadığımız yerden ; yöneticiler, liderler, hükumetler sınavda; her şey yolundayken yönetmek çok zor değil, şirket de yönetilir, holding de, ülke de, hah, şimdi bir de bunu çok ciddi bir krizdeyken yap, herkesin ödü patlıyorken yap, çalışma motivasyonu çok düşükken yap, ölüm korkusu havayı kokutmuşken yap, tam da bu zamanlar akıl, bilim ve cesaretin peşine düşerek yap, kriz zamanlarında yönetim konulu çok kitap var ama bu iş öyle değil, bu farklı, bunu henüz kitabı yazılmadı, hep birlikte yazacağız…
Evliler, sevgililer, partneriyle aynı evde yaşayanlar sınavda; cicim ya da bal aylarında değilsen sayısı belirsiz 24 saatleri birlikte geçirmek zor, herkese zor, tüm taraflara zor, insanın gazını alan o “ amaaan, en kötü çeker giderim” düşüncesini de büyütemiyorsun zihninde, olduğun yerde kalacaksın, ama nasıl kalacaksın, kendin için çalıştığın o sabrı sevgiline de göstereceksin, kendi endişelerini haklı görüyorken bir zahmet onunkileri de göreceksin, dar alanda kısa kısa paslaşacaksın ama amacın gol atmak olmayacak, bu bir maç değil, bu bir sınav, kaleminden sevgi damlayacak, kopya çekmeyeceksin, bildiğin kadar yapacaksın ama dürüst olacaksın, içinde değil belki ama dışında susacaksın, gerekirse aç pencereyi içindekileri dışarı bağır, nasılsa bu aralar az delilik normal kabul ediliyor, kendininkinden önce onun sancılarına anlayış gösterirsen ağrılar karşılıklı daha çabuk azalır sanki…
Çocuklarla yaşam sınavda; yeşil kırmızı turuncu renkli yuvarlacık şeyleri biz daha tam anlayamamışken onlar nasıl anlasınlar, güzelim dünyalarına yeni korkular eklemeyeceksin, var olan korkularını büyütmeyeceksin, yataklarının altındaki canavarlara birlikte fener tutacaksın, tutacaksın ki orada canavar olmadığını görsünler, öyle “ yok öyle bi şii,” demekle olmuyor, kendi içindeki canavarları susturup onlara anlatacaksın, hep yanlarında olacağına inanmaya ve o fenerin ışığına ihtiyaçları var, şu aralar her zamankinden daha çok var…
Gençlerle yaşam sınavda; boyları uzadı, bıyıkları terledi ama onlar bile korkularını yönetmeyi tam öğrenemediler, yataklarının altına canavar olmadığını artık biliyorlar ama ışık onlara da lazım, hepsinin hayalleri, planları, aşkları var, bunların azının ya da çoğunun gerçekleşmeme ihtimali çok ani geldi, hayal kırıklıklarıyla mücadele etmeyi henüz tam olarak bilmiyorlar, pes etmemeyi, sıfırdan yeniden başlamayı henüz deneyimlemediler, şu aralar berbat giden bazı şeyleri düzeltmenin gücünün kendilerinde olduğunun farkında değiller, öğrenecekler ama zamana ve desteğe ihtiyaçları var, hepimizin desteğine…
Kendimizle yaşam sınavda ; ucu açık bir zamanda her zamankinden çok kendimizle kalıyoruz, kalacağız, bu soru da çok kazık, kendimizi nasıl disipline ediyoruz, yetişmek, yapmak zorunda olduğumuz işlerimiz yokken her saniyesi aniden bize kalıveren kişisel zamanlarımızı nasıl yönetiyoruz, geceyle gündüzü birbirine karıştırıp ipin ucunu kaçırıyor muyuz yoksa uykularımızı olabildiğince düzene mi koyuyoruz, ödümüz patlaya patlaya gıda alışverişlerimizi yapıp açlıkla sınanıyormuşuz gibi bulduğumuzu midemize mi indiriyoruz yoksa öğünlerimizi olabildiğince düzenlemeye mi çalışıyoruz, hareketsizlikten göbek katlarımıza kat mı ekliyoruz yoksa nohut oda bakla sofa evcağızlarımızda adımlarımızı mı sayıyoruz, e malum, bir dünya aidat ödediğimiz gymlerde marka taytlarımızla şov yapma şansımız bir süreliğine askıya alındı, iş dizi çıkmış ev eşofmanlarımıza kaldı, ama onların da gideri var, eğer istersek…
Vicdanlar sınavda; marketlerde makarna rafları boşalmış, paket paket un alanlar var, ekmekler üçerli beşerli derin donduruculara atılıyor sanki ama karşı komşumuz elindekilerle idare etmeye çalışırken biz o makarnaları nasıl mideye indireceğiz, birileri açken biz nasıl doyacağız, virüssüz zamanlarda hepimizin ihtiyacından fazla yediği gerçeğiyle yüzleşip hiç değilse bu zor günlerde ihtiyacımız kadar alsak, ihtiyacımız kadar yesek, bu soruda gidiş yolundan puan alırmışız gibi geliyor bana…
hoş görüler sınavda; sosyal medyada dolaşan paylaşımlar, yapılan yorumlardan tam da hoş görüye en çok ihtiyacımız olan bir dönemde hâlâ korkunç bir öfke yayılıyor ortalığa, evde kalmak sadece kendimiz için değil hepimiz için yapmamız gereken en önemli eylem, koşullarımız ölçüsünde bunu mutlaka yapmalıyız evet ama sanki yapamayanlar da var, günübirlik kazançlarıyla çoluğunu çocuğunu geçindirmeye çalışanlar var bu topraklarda, hiç mi farkında değiliz, o kadar mı gözlerimiz kapalı, evde kalırsak da aç kalıp öleceğiz, diyor pazarda kendi yaptığı ekmekleri satmaya çalışan kadın, onlara da anlatalım işin ciddiyetini, ama bağırıp çağırmadan, itip kakmadan, klavye başında höt zöt atıp tutmadan, bu sorunun cevabı bu sanki…
Korku dağları ele geçirmek üzere, hepimiz fırına odun atıp duruyoruz, doğruluğu tartışmalı hatta aslı astarı olmayan bilgiler dolaşıyor ortalıkta, tuhaftır, bilgi artık elle tutulur hale geldi ama bazı bilgiler o yıkamaktan kuruyan ellerimizi, zihinlerimizi kirletiyor, farkında mı değiliz yoksa umursamıyor muyuz, bir dursak, bir düşünsek, her bize geleni oraya buraya yollamasak, yakınlarımızın endişelerini büyütmesek, her bilgi, doğru bile olsa, şu aralar işe yaramıyor…
Dünya durdu zaten ama biz de dursak, düşünce, disiplin, empati, hoşgörü sepetlerimizi doldursak, sadece hayatta kalmanın değil, o hayatta nasıl kalındığının da önemli olduğunu bir kavrasak, bu sınavdan geçeceğiz, senaryosu berbat yazılmış bu filmin sonunu daha çabuk getireceğiz ve dışarıda tam gaz gelen bahara daha çok yakışacağız galiba…
Bir cevap yazın