Söylemek istediğim öyle çok şey var ki hala, diğer taraftan da konuşulacak her şey konuşuldu, son sözler söylendi, duyulması, gerekenler duyuldu, anlaşılması gerekenler anlaşıldı. İçine düştüğümden beri giderek dibe çekildiğimi bildiğim ama hareket edemediğim, karsı koymadığım bataklık misali askından kurtulmam için görünmeyen bir el uzandı.
İki yıldır sana yalvarışlarım sonuç buldu ve sevgisizliğini kabul edip beni iniş çıkışlı, gelgitli, duygu değişikliklerinden kurtaracak cümleleri kurdun sonunda. Umarım bu sefer sana olan acınası aşkımdan kurtarabilirim kendimi.
Aslında daha önce bir kaç kez daha bu aşamaya geldim fakat her seferinde beni tekrar girdabına çekmeyi basardın. Gerçi, ben izin verdim buna çünkü sana karsı öyle acizim ki. Sevginin güçsüzlük ve acizlik olduğunu düşünmek tatsız hissettirse de sana olan duygulanımlarımın beni bu denli iradesiz bir insana dönüştürdüğünü kabul etmem gerek.
Sana duyduğum hayranlığın, ilginin gücü sonunda beni güçsüz bıraktı. Hâlbuki seni keyifli görmek tek yasam amacımdı bir dönem. İnsan olduğumu ve benim de görülme, anlaşılma, sevilme ihtiyacım olduğunu unuturcasına, seni mutlu etmeye adadım kendimi. İçimden bir yerlerden hep “sonunda anlayacak ve sevecek “ diye bir beklentim de oldu, ne yalan söyleyeyim.
Senin sevgiyi anlama seklinin benimkinden çok farklı olduğunu çözümlemem vakit aldı. Çokça kazanım ve bir o kadar da kaybediş yaşadım seninle. İlişkimiz gerçekten hayata dairdi. Daha önce hayatıma giren adamlara yaklaşık olarak neler yasattığımı anladım sayende, Neden benden uzaklaşmak için çirkinleşmeyi, artık çok zor kurulan o güven bağını paramparça edip gitmeyi tercih ettiklerini anladım.
O zamanlar hep şunu soruyordum kendime; neden böyle olmak zorunda, neden yaşanan onca an’ı sonunda kurulan acıtıcı cümlelerle örterek rafa kaldırmak zorundayız? Meğer, kaybetmek, aslında zaten sahip olmadığını bildiğin bir şeyden vazgeçmek, güzellikle olamıyormuş. Seni yaşadığımız tüm o tatlı anlarla düşündüğüm zaman aklımdan çıkaramıyor, vazgeçemiyorum ve bu acıyla yasamak çok zor, çok ağır.
Bir yandan da içimdeki karanlık tarafa direnebildiğim ve
seni bana istemeden hissettirip yasattıkların için cezalandırmaya, yaşadıklarımı
anlaman için seni de beni acıttığın gibi acıtmaya direnebildiğim için mutlu ve
huzurluyum. Asil doğruluk ve iyiliğin, seni her hangi bir şekilde yaralayan,
canını yakan insanlara karşı dahi kabullenici ve affedici olmaktan geçtiğini
anlamama yardımcı olman bu ilişkiden aldığım en önemli ve olumlu tecrübe oldu sanırım
benim için.
Daima söylediğim ve tabi birçok öğretinin de söylediği gibi; hayattaki her deneyim, tanıdığımız, bir şekilde yollarımızın çakıştığı her insan, aslında bize yolumuzu çizmemizde yardımcı olmak ve öğrenmemiz gerekenleri göstermek için var oluyorlar. Senin de böyle biri olduğun gerçeğini kabul etmek, düşündüğüm, düşlediğim yol arkadaşı olmadığına inanmak, sindirmek yaklaşık iki buçuk sene sürdü. Bu sürenin uzamasında bir miktar payın olduğunu söylemek sana haksızlık olmaz diye düşünüyorum.
O güzel kafanın içinde olup bitenlerle sürüklendim bunca süre çünkü. Hep gitmeye teşebbüslerimde tutup kolumdan yolumdan çevirdin beni. Senin tarafından kandırılmaya ne hevesliydim daima. Böyle de giderdi büyük olasılıkla. Seni anlamaya, tanımaya çalışarak bir omur geçirebilirdim bana kalsa, neyse ki sen beni, benim seni anlamamdan önce anladın ve merakın bitince, bu sonu görünmeyen girdaptan ikimizi de çekip çıkardın sevgilim. O görünmez el oldun. Teşekkür ederim ..
Ve şimdi uzun zaman önce kendime verdiğim sözü tutma vakti geldi. “Kendimi değersiz hissettiğim hiç bir yerde kalmamaya dair. Sana karşı olan acizliğim ve tutkum yüzünden, beni defalarca böyle hissettirmene rağmen yanında kaldım ve sonunda kendime olan saygımı kaybettim. Simdi tekrar bunu toparlamak için zamana ihtiyacım var ve sana direnmem gerekiyor bu süreçte. Daha fazla kendime bunu yapamam. Bir vakit sonra tekrar görüşebilmek dileğiyle. İyi ve güzel kal.
Bir cevap yazın