Güneşin solgun ve titrek ışıkları yaprakları iyice azalan ağaçların arasından süzülerek veda ediyordu güne. Sonbahar iyiden iyiye kendini hissettirmeye başlamıştı.
Bu gün ikindi sonrası kargalar yine şenlendirirdi ağaçları. Her gün hiç aksatmadan kara bir bulut gibi dallara üşüşür, birbirleriyle yarışırcasına bağrışarak bütün bahçeyi velveleye verirlerdi.
Birçok insan bu seslerden rahatsız olurken ben aksine severdim bu kuşları. Beni ziyarete gelen misafirler yerine koyardım onları. Hele bir de cevizleri kırıp yemeleri vardı ki, bunu hayretle karışık bir tebessümle seyrederdim.
Kargalar ağaçtan yere düşen veya dallardan kopardıkları cevizi alarak bir miktar havalanıp yukarıdan asfalt yola bırakıp çarpmanın şiddetiyle kırılan cevizin içini keyifle yerlerdi.
Bu güz mevsiminin ikindi vaktinde, gördüğüm manzara karşısında yaşadığım ruh hâli bana sonbaharın tabiatta cereyan eden hâdiselerinin tefekküre vesilesi olmalarını, varlıkların bizzat kendilerine bakan yönlerini de göstermektedir.
Edebiyatçılar, filozoflar ve şairler, sonbahardaki bu renk farklılaşmasını ihtiyarlamanın, ayrılık vaktinin ve yeni bir hayata hazırlanmanın habercisi olarak görürler ve bununla çeşitli insanî hakikatleri dile getirirler.
Yaprak dökümü sonbaharın en belirgin özelliğidir. Sarı, kırmızı yapraklardan bir renk varyasyonu oluşur bu mevsimde. Yerlerde sürüklenen yapraklar kupkuru ve çaresiz kalmış, ağaç dallarından ayrılışın türküsünü söyler gibi bir o yana bir bu yana uçuşurlar rüzgârın önünde. Artık yaz mevsiminin bütün izleri kaybolmuş, sonbaharın sapsarı ölüm rengi tabiat tablosunda yerini almıştır.
Sonbaharda yaprakların renk değiştirmesiyle tabiatta gözlenen muhteşem renk tablosu, insanların hislerine tesir etmekte, şair, yazar ve ressamlara ilham vermektedir. Bu renk değişikliği, yapraklar dökülmeye başladığında üst seviyeye çıkar, ağaç diplerinde insanı hayran bırakan rengârenk desenler sergilenir.
Güz mevsiminde ormanlardaki bu renk tablosu ve dökülen yapraklar üzerinde gezinmek, insanlara değişik hisler yaşatır. Sonbahar renkleri kişinin psikolojik durumuna göre, bazen insana dünyanın fânî yüzünü ve ayrılığı ihtar ederken, bazen de bekâyı arzulayan insana hüzünle karışık farklı duygular yaşatabilir.
Yeryüzünün büyük kısmını kaplayan bitki örtüsünün teşkil ettiği güzel manzaralar insan ruhunu okşarken, hâkim rengin yeşil olmasının da bazı hikmetleri vardır. Gözleri ve bedeni dinlendiren yeşil, insanı sakinleştirici bir tesire sahiptir.
Bu mekanizmanın içerisinde mevsimler tabiata ayrı bir renk ve ayrı bir hava katarlar Çocukluk, gençlik, ihtiyarlık ve ölüm safhaları, mevsimlerle adeta iç içedir. Her mevsim kendine has ses ve nağmesiyle gelir.
İlkbaharda tabiat uyanışa geçerken sonbaharda yeniden bir sessizliğe ve ıssızlığa bürünür. İnsana ihtiyarlık devresini hatırlatan sonbaharın ilk günlerinin başlama emrini almasıyla beraber, ağaçların büyük bir çoğunluğu yapraklarını dökmeye başlar.
Canlılara sonbaharda kışın gelişini sezme ve buna uygun hazırlık yaparak kışa öyle girme kabiliyeti bahşedilmiştir. Hatta kışın çetin geçip geçmeyeceği tahminlerini canlıların yaptığı hazırlıklardan anlayan birçok insan vardır. Sevk-i İlâhî ile hayvanlara kışın soğuklarını atlatabilmek için eko-sistemdeki şartları değerlendirip hazırlık yaptırılırken, bitkilere de çetin kış şartlarında canlılıklarını nasıl koruyabilecekleri ve nesillerinin devamını nasıl sağlayabilecekleri genetik program olarak kaydedilmiş ve Sevk-i İlâhî ile bu program yürütülmektedir.
Pek severim bu mevsimi ben. Gönlüme çığlık attırır. Ruhuma feryat kopartır. Ümidi aşkı yaşama sevincini ve gayesini serper tohum tohum his ve düşünce tarlamıza. Bütün mevsimleri severim ama sonbaharın yeri bambaşka.